Başbakan Ahmet Davutoğlu, 10 maddelik terörle mücadele eylem planından netice almak ve kamu düzenini tesis etmek için "tam saha pres yapacağını" söyledi. Başbakan, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ilçe belediyelerine hizmet götürmeyen büyükşehirlerle ilgili özel önlem alınacağını açıkladı. Buna göre, hizmet Ankara tarafından yapılacak parası, belediyenin ödeneğinden kesilecek. Davutoğlu, Kazakistan'dan dönüş yolunda gündeme ilişkin soruları şöyle yanıtladı:
TERÖR EYLEM PLANI: İlk tepkilere baktığımda, olumlu olduğunu görüyorum. Bir sürecin sonucu bu. Çayın demlenmesi gibi. Şu nokta algılandı: Biz, bunu güvenlikçi bir anlayışla ortaya koymuş değiliz. HDP tarafından bize yüklenmeye çalışılan, "90'lı yıllara, güvenlikçi politikalara dönüyor" iddiasını sarsan bir noktaydı ve bunun sarsıldığını görmüş olmaktan memnunum.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ: Bizim iktidarımızda demokratikleşme süreci hiç bitmedi. En fazla tenkit edilen Gezi olaylarından sonra bile devrim mahiyetinde adımları Cumhurbaşkanımız, o sene 30 Eylül'de açıkladı. Şu anda, şu maddelerden oluşan bir paket şeklinden daha çok demokrasinin yaygınlaşması bir süreç meselesi. Demokrasinin derinleşmesi anlamında reform paketleri açıklayacağız. Aleviler ile ilgili çalışmalar yürüyor. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu var.
ÇÖZÜM SÜRECİ: Çözüm Süreci'nin iki büyük zaafı oldu. Birisi, bürokrasinin ve devletin algısıyla ilgili. Başbakan olduktan sonra söyledim. Daha önce Cumhurbaşkanımız da vurguladı. Bizim bürokrasi çözüm süreci ile kamu düzeni arasındaki tamamlayıcılık ilişkisini göremedi. Valilere, "çözüm süreci, kamu düzeninin alternatifi değil. Eğer bir yerden bir yere silah aktarıldığını görüyorsanız, müdahale edin" dedik. Çözüm süreci zaafa uğrar diye ortaya çıkan algı sebebiyle kamu düzeni yavaş yavaş tırtıklandı tabiri caizse. İkinci algı halk nezdinde idi. Tek muhatabın HDP-PKK gibi algılanması toplumun diğer kesimlerinin çözüm sürecine şüpheyle bakmasına veya PKK'ya karşı kendisini zayıf hissetmesine yol açtı. "Devlet bizi terk mi ediyor? PKK'ya mı bırakacak?" algısı oluşturuluyor. Birinci algıyı çökerttik. "Önce kamu düzeni, sonra çözüm süreci." Kamu düzeninin olmadığı yerde özgürlükler de yaşanmaz, herhangi bir süreç de olmaz. Şimdi ikinciyi algıyı düzeltiyoruz. Çağırdığım STK'lar içinde "Biz, ilk defa devlet tarafından muhatap alındık" diyenler oldu. Valilere de söyledim. Her biriniz, her hafta düzenli olarak STK'larla toplanacaksınız. Bir kısmı şu, bir kısmı bu siyasi görüşe yakın olabilir. Ama öyle bir tablo göreceğim ki buluşmak istediğimde bütün şehri algılayacağım.
İSTİŞARE MECLİSLERİ: Şu anda arkadaşların çoğu çok iyi yönetiyor, risk alıyorlar. Valilere de söyledim. Bir lider kamu yönetici tereddüt ettiği anda kaybeder. Tereddüt etmeyeceksiniz. Valiler İstişare Meclisleri'ni yapacaklar. Nasıl başarılı yaptıklarını gittiğimde göreceğim. İki hafta sonra Van'dayım. Van Valisi'nin performansını topladığı Meclis'te ben göreceğim. Her hafta bir şehre gideceğim. Tabiri caizse tam saha pres uygulayacağım. Valilere dönük demiyorum. PKK'ya dönük de tam saha pres, kamu yönetiminde de tam saha pres...
YATIRIMI ANKARA YAPACAK
YEREL YÖNETİMLER: Büyükşehir uygulamalarının istismarı ile ilgili şikayetler oldu. Cumhurbaşkanımızın yaptığı önemli reformlardan biriydi. Fakat büyükşehir belediye başkanı bir partiden özellikle muhalefetten ise oradaki ilçe belediyelerini neredeyse yok sayıyor. Mesela Mardin'de. Yeşilli ilçesi merkeze 8 km. Yeşilli'nin suyunu Mardin Büyükşehir Belediyesi vermek zorunda. Mardin Belediyesi'nin kaynağının yüzde 96.7'si merkezden gidiyor. Yani kendi kaynak üretip kullanmıyor. Bunun sadece yüzde 7'sini yatırıma ayırıyor. Gidiyorum Yeşilli'ye. Belediye Başkanı AK Parti'den diye su yok. Midyat'a gittik, yollar perişan. Soruyorum belediye başkanına. "Efendim büyükşehrin yapması gerekiyor, yapmıyor." Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'a söyledim. Bütün yollarını yapalım diye. Bu tecrübe yaşandıktan sonra yerel yönetimlerin yetkisinin genişletilmesi gündeme geldiğinde, kim daha da genişletelim diye bir sonuca varır?
ÖRGÜT ELEMANI PERSONEL: Mardin'de belediye kaynaklarının yüzde 65'i personele gidiyor. O zaman sormaz mıyız biz? Bir belediyenin ne kadar personel ihtiyacı olur ki kaynaklarının yüzde 65'i personele gider? Niye personel? Örgütün elemanları. Yoksa personel o kadar ihtiyaç değil. Önce bunlara bakacağız. Büyükşehir Belediyesi Yasası'nın uygulaması dahil. Partide Mehmet Özhaseki koordinasyonunda bir heyet çalışıyor. Soyut şekilde AB Yerel Yönetimler Şartı'nı getirmek değil konu. Bunun nasıl uygulanacağına bakmak... Bütün bunları ilçelere kadar gidecek bir paylaşımı da düşünerek yapmanın icap ettiğini düşünüyoruz. Bir ilçe belediyesi "Büyükşehir belediyesi şu şu görevlerini yapmıyor" diye bildirdiğinde... Bu memleketin evladı değil mi? Suçları, HDP dışında bir partiye oy vermiş olmak mı? O zaman biz ne yapıyoruz? Merkezden büyükşehir belediyesine ayrılan kaynaktan alıp yatırımı biz yapıyoruz.
KAZAKLARIN ROLÜ: Sn. Nazarbayev sadece Avrasya'nın değil, dünyanın en tecrübeli liderlerinden. Sovyet dönemini görüp ayakta kalmış, ayakta kalmanın ötesinde ülkesini dönüştürmüş, ileriye taşımış lider çok az. Onun kanaatleri bizim için önem taşır. Kendisi Sn Cumhurbaşkanımızı da bizleri de Sn Putin'i de en iyi tanıyan liderlerden biri. Türkiye- Rusya ilişkilerinin olumlu veya olumsuz yönlerini görebilecek birisi. Yapacağı katkıyı olumlu görürüz. Ama daha çok istişare ettik. Ümit ederim ki Rusya rasyonel bir zeminde düşünür.
OKAN MÜDERRİSOĞLU/ASTANA