Bu hizmeti sağlık ihraç ederek, yurt dışında karaciğer bekleyen hastalara da canlı vericisi olmak kaydıyla götürebiliriz. Bundan herkes kazanır. Ülkemizin de adının duyurulmasını sağlar''dedi. Öncelikle yurt dışındaki sigorta şirketleriyle anlaşılması gerektiğini, bu konuda girişimlerin bulunduğunu duyduğunu bildiren Doç. Dr. Astarcıoğlu, ''Sigorta şirketleri, karaciğer nakli olacak hastaya yurt dışında 300 bin dolar ödeyecek iken, burada 50 bin dolara bu işin halledilebildiği belirtilirse, anlaşmaya gidebilirler'' diye konuştu. BU
NORMAL BİR TURİZMDEN FARKLI DEĞİL
Bu anlaşmanın özel sektörde daha kolay olabileceğini, üniversite bünyesinde bazı bürokratik engeller yaşanabileceğini dile getiren Doç. Dr. Astarcıoğlu, ancak bunların çözümünün zor olmadığını belirtti. Doç. Dr. Astarcıoğlu, şöyle devam etti: ''Öncelikle tanıtım geliyor. Oradaki hastalar ve sağlık kurumlarının, burada bu işin gerçekten iyi ve aynı kalitede yapılabildiğini, sağ kalım oranlarının iyi olduğunu, altyapı sorunu bulunmadığını bilmesi, bizim kendimizi tanıtmamız lazım. Bu, normal turizmden farklı değil. Turizm şirketleri nasıl (Çok güzel otellerimiz, tertemiz denizimiz, güneşli havamız var, gelin, burada tatil yapın) diye reklam yapıyorsa, biz de (Çok güzel hastanemiz, deneyimli ekibimiz, sağ kalım sonuçlarımız var, biz bu hastaları daha az maliyetle sağlığına kavuşturabiliriz) diye kendimizi tanıtabiliriz.''
Bunun ciddiye alınması gereken bir öneri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Astarcıoğlu, böyle bir çalışma için özerk yapıya sahip bir merkez, vakıf veya transplantasyon hastanesi kurulabileceğini söyledi. DEÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu'nun konuyla ilgili olarak yetkililerle görüşmelerde bulunarak, bu öneriyi dile getirdiğini ifade eden Doç. Dr. Astarcıoğlu, ancak bunu hayata geçirmenin farklı maddi kaynaklar gerektirdiğini de belirtti. Doç. Dr. Astarcıoğlu, karaciğer nakillerinde DEÜ'deki sağ kalım oranlarının yıllık bazda yüzde 90'larda bulunduğunu sözlerine ekledi.