İşyerlerinde gün içinde pek çok olumsuzlukla karşılaşıyoruz. Zaman zaman öfkemiz artıyor, bazen birileriyle tartışıyoruz, bazen de stresten her tarafımıza ağrılar giriyor. Aslında bu gibi muzsuzluğa neden olan olumsuzluklarla başa çıkabilirsiniz. Kişisel gelişim uzmanı Alexandra Levit'in marijinal.com'da yayınlanan makalesi, işyerinde daha mutlu olmanın sırrını veriyor:
İş hayatının gerçeklerinden biri sizi hayal kırıklığına uğrattığında, şöyle bağırmak istersiniz: "Bu haksızlık, çok anlamsız, yanlış!" Üst üste gelen olaylar, size yöneticilerinizin aklını kaçırmış olduklarını ve ne tarafa dönseniz, birinin ya da birşeyin işyerinde başarılı olmanızı engellediğini düşündürtür. Sonuçlarını hesap etmeden, hemen kötü bir tavır geliştirirsiniz.
Öfkeyle başa çıkmak
Kariyerimin başında ben de bu tuzağa düştüm. İş dünyasının nasıl yürümesi gerektiğine dair kafamda bir resim vardı ve şirketimdeki verimsizlikleri kişisel bir trajedi olarak görüyordum. Ne zaman hedeflerime ilerleyişim engellense, kızgınlığım artıyordu ve ben duygularını anında açığa vuran bir insanım. O zamanlar ekipteki belki de en yetenekli kişiydim, terfi mi almıştım? Hayır. Olduğum yerde kalmış ve benim yarım kadar yetenekli arkadaşlarımın atanmalarını seyretmiştim. Sorunun şirkette olduğuna inanarak işi bıraktım. İki iş sonra durumun her yerde aynı olduğunu, sorunun işimde değil, benim tavrımda olduğunu anladım.
Olumsuzluk, hayal kırıklığına doğal bir tepki olabilir. Ama bu, doğru bir tepki olduğunu göstermez. Kötümser insanlar, mutsuz olarak, çok fazla enerji harcarlar. İş arkadaşları arasında sevilmezler çünkü çevrelerindekilerin yaşam enerjisini adeta emerler. İlk müdürlerimden biri, her zaman kötü tavrın kolera gibi olduğunu söylerdi. Bu hastalığa yakalanan kişi, ölmeden önce hastalığı etrafındaki herkese bulaştırır. Kariyerinizin zamansız bitmesini istemiyorsanız, stratejiniz, olumsuzluk sizi öldürmeden sizin onu öldürmeniz olmalıdır.
Motivasyonu kıran durumlarla karşılaşıldığında, olumlu bir tavır sergilemek kolay değildir, ama kontrolünüz altındadır. İşyerinde öfke, endişe ve stresten uzaklaşmayı öğrenerek, gerçekten daha mutlu ve huzurlu biri olabilirsiniz.
Hayal kırıklığı yaratan durumlar genellikle öfkeye yol açar. Ne var ki, işyerinde öfkenizi göstermekten kaçınmak yararınıza olacaktır. Geçerli bir nedeniniz bile olsa, olumsuz bir tepki hiçbir zaman size iyi yansımaz. Bu duyguyu kontrol edememek, ciddi sonuçlar doğurabilir.
Endişeyle başa çıkmak
Bütün çabalarınıza rağmen, bazen öfke taşma tehlikesi gösterir. Yapılması gereken, onu yönetmektir. Hararetli bir tartışmanın ortasında kontrolü ne zaman yitirdiğinizi anlamaya çalışın. Tartıştığınız kişi ya da kişilere mola vermeniz ve o ortamdan geçici olarak uzaklaşmanız gerektiğini söyleyin. Odanıza dönün ve rahatlayın, sakinleşin ve olumsuzluğunuzun bir kısmını yenmek için fikirlerinizi yeniden değerlendirin. Sonra da meslektaşlarınızın yanına dönüp uygar bir tonda tartışmaya devam edin. Bazen öfkemizi fiziksel olarak ifade etme ihtiyacı duyarız. Süreç içinde şirketin herhangi bir malına zarar vermediğiniz sürece bu kabul edilebilir.
Bir dönem, zamanımın önemli bir bölümünü geçmiş ve gelecek hakkında endişe duyarak geçiriyordum. Bir gün büyükannem enerjimi boşa harcadığımı, çünkü endişelendiğim konuların büyük bir bölümünün asla bitmediğini söyledi. Eve gidip endişe duyduğum konuları yazdım. Bir ay sonra listeye baktım ve güldüm. Üzücü olaylar çoktan zararsız anılara dönüşmüştü ve başka pek çok şey hiç olmamıştı. Büyükannem haklıydı. Neredeyse nedensiz yere zihinsel ve fiziksel sağlığımı harap ediyordum!
Yalnızca şu an içinde olduğunuz anı kontrol edebilirsiniz. Geçmişi değiştiremeyeceğinize, geleceğin de ne getireceğini bilemeyeceğinize göre, bunlar hakkında endişelenmenin anlamı ne? Yalnızca içinde bulunduğunuz ana odaklandığınızda olumsuz enerjinin ne kadar azaldığına şaşıracaksınız. Önünüze her zaman engeller çıkacaktır onu düşünürseniz, endişelenebileceğiniz konuların sonu yoktur. Unutmayın, endişelenme huyunu geride bırakanlar daha uzun ve mutlu yaşarlar.
Stresle başa çıkmak
Dünya Sağlık Örgütü, iş stresini dünya çapında bir salgın olarak adlandırıyor. Kariyerimin ilk yıllarında öyle stres yaşıyordum ki işten eve geldiğim gibi koltuğa yığılıyordum. Ayağa kalktığımda çoktan yatma vakti gelmiş oluyordu ve ben bütün geceyi harcamış oluyordum. Ağrı, acı, öksürük, soğuk algınlığı gibi gerekçelerle sürekli doktora gidiyordum. Bir kişisel gelişim kursuna yazılıncaya kadar hep zayıf bünyeme küfrettim. Sonunda, sorumluluğu hak ettiği yere yükleyebildim. Sorun, sağlığım değildi. Stres yönetimi becerimi geliştirmem gerekiyordu.
İnsanların sıkıntı, hayal kırıklığı ve endişe gibi duygusal faktörlerden dolayı fiziksel yorgunluk çektiğini biliyor muydunuz? Öte yandan, doğru entelektüel uyarım, bizi yormuyor. Günün sonunda tükenmişseniz, bunun nedeni yaptığınız zihinsel iş değil, bu işi yapma şeklinizdir. Bunu ilk duyduğumda her şey netleşti. 8 saat durmadan yazabilir ve hemen arkasından bir o kadar daha yazabilirdim; ama şirkette birkaç saat geçirdikten sonra, metro istasyonuna sürünerek gidiyordum. Şimdi stresi azaltmaya öncelik veriyorum ve günün sonunda yeterince enerjim kalmadıysa, o günü verimli saymıyorum.
Sıkıcı ve tatminsiz
Dengeli bir yaşam sürmenin yerini hiçbir şey tutmaz. İşinizi çok sevseniz bile unutmayın ki sürekli çalışan insanlar sıkıcı, tek boyutlu ve sonuçta tatminsiz olurlar. İş dünyasında kariyer çaba ister ama entelektüel, sosyal ve tinsel ihtiyaçlarınızın, çatlaklardan sızıp gitmesine izin vermeyin. Dünyamızı güzelleştirmeye katkıda bulunmak, kendimizi daha iyi hissettirir. Hangi dine inanırsanız inanın, dua etmeyi unutmayın.
Üç yıl önce, oda arkadaşlarım, iki yaşındaki bir çocuktan daha çok uyuduğum için benimle dalga geçerlerdi. Şimdi eşim, beni geceyarısı yatağa götürmek için ikna etmek zorunda kalıyor. Şirketteki işim, o zamanlar bugün olduğundan daha mı zordu da daha çok uyuma ihtiyacı duymama neden oluyordu? Kesinlikle hayır. Aslında, merdiveni biraz tırmandım ve şu anki pozisyonumla birlikte sorumluluklarım da arttı. Her gün kendime, stresin bir zamanlar sağlığımı nasıl bozduğunu hatırlatıyorum ve kazanmasına izin vermiyorum.
STRESİ AZALTABİLİRSİNİZ
Sizi neyin strese soktuğunu belirleyin ve onunla önceden başa çıkmayı planlayın.
Rahat bir konumda çalışın.
Gün içinde sık ve kısa aralar verin.
Gerinin, şakaklarınıza masaj yapın ya da su için.
Bir spor salonuna kaydolun ve öğle arasında buraya gidin.
Seçiminizi yapın; uğraşmaya değmiyorsa, bırakın.