BESİM KAZADO
Çok renkli bir dost kitlem olduğu için her zaman mutluluk duyarım. Bu kitlemdeki çoğu kişinin kendi alanlarının en iyileri olması ile de ayrıca gurur duyarım. İşte bu şahsiyetlerden biri de Eren Yorulmazer'dir. Eren'le birkaç kere birkaç cemiyette görüştük. Taaa Ahu'mun teknesiyle çıktığımız bir uzun tura kadar... Yaş farkımız olmasına rağmen çok kısa zamanda yıllardır tanışan yakın dostlardan daha yakın olduk. Dünyanın değişik birtakım yerlerine seyahat ettik, güzel toplantılarda bulunduk, saatlerce evde tavla oynadık... Her aktivitemiz güzel anılarla bir yenisini geçirmek üzere bitti. Benim için çok sağlam bir dost olduğu kadar, çok başarılı, en iyilerin arasında anılacak bir mimar, bir dekorasyon duayeni, bir beyefendi ve en mühimi bir hakiki dost. Geçen hafta bir yemekte beraberdik. Bu söyleşiyi yapmak üzere sabaha randevulaştık. Çok sevdiğim evinin simetriği ofisinde (saray yavrusu mimari butiğinde demek daha yerinde olur) buluştuk...
- Ne mezunusun?
İTÜ Mimarlık, 1991 mezunuyum.
- Piyasaya nasıl geçtin?
Besim'cim, önce Mustafa Toner ve Reşit Sole'nin yanında staj gördüm. İlk beş senemi amatör dönemim olarak kabul ettim, hiçbir çalışmamdan para almadım. Bu arada, yurt dışını tanıdım. İlk beş seneyi kendimi tanıma ve tartma dönemi kabul ettim, sen bunu benden iyi bilirsin.
- İyi bir benzetme oldu bu. Hangi meslek olursa olsun, stajın iyi geçti mi, işe başladığında sağlam altyapın olur.
Aynen. Ben de ilk önce malzemeleri öğrendim. Müşteri dialoğu, mekan, ölçme biçme, konumlandırmaları öğrendim. O dönem AD(Art Decor) dergisi vardı. 1994 senesinde 6 kere kapak oldum. Medya ve piyasa beni tanımaya başladı.
- İlk projeni hatırlıyormusun?
Tabii ki. Naciye Sultan'da bir ev idi. Apartman katları ile devam ettim. Sonra da Bursa'da çok sayıda ev ve ofis yaptım.
- Ve profesyonel anlamda Eren Yorulmazer oldun...
Evet. İlk beşe girdim. Hasan Mengü, Eren Talu, Mustafa Toner ile beraber.
- Eren'cim, yaptıklarına bakınca bu Eren'in tarzı deriz...
Kimseyi kopya etmedim. Bunlar benim yorumum. Bir şarkı gibi. Önce avangart, sonra klasiği ders gibi çalıştım.
- Bu çalışmaları nerelerde yaptın?
3 sene Paris, Londra, Venedik ve en kuvvetlisi İstanbul. Bizans, Osmanlı tarzını Fransız, Venedik ile miksledim, dünü bu güne getirdim. Bugünü de yarına taşımaya çalışıyorum. Mesela kadife, ipek dünden gelir. Bugün tasarımcılara yön veren kumaşlara yenilikler yapıyorum. Diğer yandan, bir vazo bir binaya, bir sutun bir eve ilham kaynağı oluyor.
- Başına gelen enteresan olaylar vardır değil mi?
- Olmaz mı? Birgün havaalanında idim, çok şeker bir çift yanıma geldi ve "Yeni evlendik ev döşüyoruz, size evimizi anlatsak, masa abajur falan birşeyler tavsiye etmezsiniz değil mi" dediler. Çok hoşuma gitti, güzel birşeyler de çizip verdim ellerine, 30 yaşında idim. Bugün 40 yaşındayım, yüzlerce mail alıyorum.
- Gelelim eserlerine.
Besim'cim benim bu meslek şov dünyası ile birleşti. Sektörü halk ile birleştirdiğimi sanıyorum. Çok ev yaptım. Bu arada Batum Sheraton, Antalya Atelie Shine şu anda Ortadoğu'da büyük bir hotel zinciri ve senle beraber oluşan Bodrum Grand Yazıcı Oteli. Hepsi ile onur duydum. insanlar beni kabul ettiler ve her zaman karşılığını aldım. Sana yeni ve enteresan projeden bahsetmek istiyorum. Adnan Saruhan isimli bir işkembeci aradı beni. "Günde 1700 porsiyon yemek satıyorum dedi. Zekeriyaköy'den bile geliyorlar, ben insanların güzel bir yerde yemek yemeleri için Etiler'e geçiyorum, sizinle çalışabilirmiyiz" dedi. Heyecanlandım ve kabul ettim. Benim müşterilerim tradisyoneldir. Bu yüzden Kaşıbeyaz'ın da boğazdaki yeni yerine başladım. İstanbul'a bu lokantaları sunacağım için de çok mutluyum.
- Hatırladığıma göre mühim ödüller de aldın değil mi?
Yıllarca önce Andrew Martin ödülünü kazanmıştım, almaya gitmedim. Sonradan ne kadar önemli olduğunu anladım. "Architectuarl Digest" adlı Amerikan dergisi, Milano, Paris, Syndey, LA, dergisinde ilk 100'e girmişim. Gala gecesinde, 2500 ünlü kişi olacak. 15 Mart'ta gerçekleşiyor. New York'da herkese 9'ar metrakarelik stant tanınmış bana 36 metrekare verdiler.
- En son projelerin?
Büyük bir inşaat grubu ile birlikte ev otel konseptlerine girişiyoruz. İzmir, İstanbul, Antalya, Marmaris. Bu residance projeleri için müşterilere anket yapmışlar. "Evini kim yapsın sorusuna" yüzde70 Eren Yorulmazer cevabı verilmiş. Sana bir tüyo vereyim. Projede Alsancak da var.
- Eren'cim buradaki objelerin hepsi senin mi yoksa sergilemek için mi buradalar sadece?
Hepsi benim. Bu sanatçıların eserleri ilham kaynağımdır. Bunların arasında bronz, celedon, resim, cam, blue-blanc moda fotograf ve yapı kitapları. Besim'cim bir de Osmanlı eski yazılarını topluyorum. Önümüzdeki yıllarda Ahmet Ertu ile çok kapsamlı bir kitap hazırlıyoruz. "10 Years of Eren Yorulmazer" idi kitabın adı ama bu gidişle sanırım 15 olacak.
- Projelerin için yaptığın hazırlıklardan bahseder misin?
Çok soruyorlar bu soruyu. İnan sabah saat 5'te kalkıp düşündüğüm çoktur. Neyi düşündüğünü bilince içinden gelen duygu yoğunluklarının patlamasıyla güzel şeyler meydana geliyor.
- Eren Yorulmazer markası olacak mı?
Bu projeyi ilk sana söylüyorum. İki firma ile görüşüyorum. Protatif dönemim için iki sene içinde titizlikle yapılmış, iyi bir ürün koleksiyonu yapmayı düşünüyorum. Biraz sakin olmam lazım. Modern ve Osmanlı kökenli olacak.
- Çok şık giyiniyorsun...! Sevdiğin modacı ve koku?
Tom Ford, Botega Venetta, Milan Mucrimovic, Lara Piano ve Trusardi'nin son koleksiyonu. Gündüz formal takım elbise, müşteri ziyaretinde jean, gömlek ve smokin ceket tarzımdır diyebilirm. Ayakkabı Tom Ford, koku olarak ise 4 farklı kokuyu tercih ediyorum. Tom Ford Private Blend'den Chamagne Absolut, Bois Rouge, Tobacco Vanille ve Purple Pacciolli favorilerimdir.
- Gece hayatın ve sevdiğin kulüpler?
Gece hayatını sevmem ama samimi bir grupla 40 yılda bir eğlenebilirm. İstanbul'da Papermoon, X Restaurant, Ahu'cuğumun Les Ottaman'ında, Kıyı ve Dragon. Milano'da Da Giaccano, Paris de La Societe ve New York da Vaverly. Güzel bir yemek ortamını seviyorum. İçki pek sevmem.
-Ne yer ne içersin?
Günlük tempomda hafif yer, sağlığıma dikkat ederim. Kekik çayını severim. Sabah haşlanmış üç yumurta beyazı, domates, salatalık, yeşil çay yada kekik çayı ve bir elma, öğlen, salata, tavuk veya yağsız makarna ile ızgara et, akşam ise, balık salata tatlı. Tatlı olarak favorim de dondurmalı kabak tatlısı.
"Uçak yolculuğu bana detoks gibi geliyor"
- Yurt dışına çok gidiyorsun değil mi?
Evet. Mesela Zurih de beraber çalıştığım peyzaj mimarları Venedik ve Napoli'de kumaş yaptırttığım fabrikalar, Paris ve Cenevre projeleri, Gürcistan, Bahreyn ve Lübnan vs. iş için akşam yemeğine gidip döndüğümü biliyorsun. Senin gibi uçakta olmayı çok seviyorum. Bir de telefon çalmadığı için kendimi süzgeçten geçiriyorum. Detoks gibi oluyor yani.
"Ortak çalışmaları severim"
- Çalıştığın meslektaşlarında ne gibi özellikler ararsın?
Normalde bakış açısı farklı olan herkes ile çalışırım ancak farklı olan tarafı çizgileri olmalı. Meslektaşlarımla çok uyumluyumdur. Sen de biliyorsun Hayri Yazıcı'ya gel odaları 5 ayrı mimar yapalım demiştim. Borusan'ın fuar standında Dice Kayek(Mini Cooper), Gökhan Avcıoğlu(BMW), ben de Range Rover'ı yaptım. Aynı standı paylaşmış olduk. Hatta Güneri Civaoğlu "Ahh Eren 3 gün için böyle bir şaheseri nasıl yaptın, İstanbul'da böyle bir bar yoktu" demişti.