İzmirli sanatseverlerin yeni tiyatro sezonunda izleyeceği birçok oyun arasında bir de sürpriz var. Bu sürpriz oyun kuruluşunun elli beşinci yılını yaşayacak olan İzmir Devlet Tiyatrosu'ndan geliyor. Müzikaller ve müzikli oyunlar konusunda ülkemizde özel bir yeri olan İzmir Devlet Tiyatrosu sanat sezonuna yepyeni bir müzikli oyunla imza atmaya hazırlanıyor.
ÖLDÜRÜLEN KADINLAR
Ülkemizin dört bir yanında olmadık nedenlerle kadınlar öldürülüyor, her türlü işkenceye maruz bırakılıyor, dövülüyor, hatta yakılıyor. Kadınlara şiddet uygulayan erkeklerle ilgili haberler yoğun biçimde gündemden düşmüyor. Toplumumuz adeta bir çılgınlık yaşıyor. İzmir Devlet Tiyatrosu'nda provalarına başlanan yeni müzikli oyun olan "Anam, Bacım, Avradım" işte bu çılgınlığı oldukça değişik bir biçimde ele alıyor.
Yönetmenliğini Yaşar Ürük'ün yaptığı oyunda kalabalık bir oyuncu kadrosu görev alıyor. Başlıca rollerini Fulya Yalçın, Evren Serter, Alptekin Ertürk, Nalan Örgüt, Recep Ayyıldız, Serpil Çağıran, Şuayip Ünsal, Çağatay Özçelik, Menekşe Bendeş Özyiğit, Nevzat Hakan Dönmez ve Ekrem Kocaçal'ın paylaştıkları oyunun yazarı İnanç Yılan... Müziklerini Cem İdiz, dans düzeni Şenay Sönmez, dekor tasarımı Savaş Çevirel, kostümleri Buket Akkaya ve Işık tasarımını ise M. Kemal Gürgün hazırladı.
DRAMATİK ÖYKÜ
Ülkemizin son zamanlarda yetiştirdiği en genç yazarlardan biri olan İnanç Yılan'a ait "Anam, Bacım, Avradım" oyununun kahramanı olan kenar mahalle kızı Zehra, yoz TV kültürünün biçimlendirdiği düşünceleri içinde tüm direnmesine karşın düştüğü girdaptan kurtulmak için çabalamakta, çabaladıkça da kaderinin rüzgarının onu sürüklediği kaçınılmaz sondan kaçamamanın kabusunu yaşamaktadır. Erkeklerin annesi, bacısı ya da avradı olan kadınlara şiddet içeren yaklaşımlarını eleştiren oyunun provalarını yoğun biçimde sürdüren oyuncular, heyecanla İzmirlilerin karşısına çıkacağı 18 Ekim tarihini beklerken, Zehra'nın trajedisini dile getirdikleri şarkıları tiyatronun dışına taşıyordu:
"... ama ağlamayın
ağlamak değil kaderi anlamak gerek
iyi şeyler söylemek gerek ölenin ardından
hikayesini güle oynaya anlatmak gerek
neşeyle başlayıp
neşeyle sürecek bir oyun
ağlamak değil"