Bir hafta daha dolu dolu geçti. Sonbaharın başladığı bugünlerde Adana ve Bodrum'dan gelen kötü sel haberleri var. Dilerim tekrarlamaz. Uzun bir bayram tatilinden sona kalan bugün umarım bol bol dinlenmeyla geçer. Yarın yeni okul dönemine başlayacak çocuklarımıza zihin açıklığı ve başarı, anne babalara bol bol sabır ve güzellikler dilerim.
ŞENAY VE KARDEŞLERİ
Geçen hafta buralarda epey Türk arkadaşa raslamak mümkündü. Bizimkilerin genelde gittikleri başta 'Nello', 'Cipriani' gibi restoranlar, 'Saks Fifth Avenue', 'Blumingdales', 'Barneys', gibi magazalarda bol bol Türkçe konuşmalar duymak mümkündü. Benim tek düşüncem neden bizim halkımızın belledikleri aynı mekanlara gittikleri. Halbuki New York'ta buraların dışında o kadar çok yer var ki doyamazsınız. Neyse bu kadar ukalalık fazla diyeyim ve gezmelerimize geçeyim. Bu haftaki en güzel sürpriz, bayram hediyesi gibi geldi bana. Benim çok eski, çok değerli, çok saydığım, çok sevdiğim, kardeşim dediğim Şenay'ım (Düdek) buradaydı. Tabii ki 1 tüm gün yetmedi hasret gidermemize. Kızkardeşleri Tülay ve Nuray ile kısa bir Amerika turnesine çıktılar. Benim çok sevip saydığım canıım annelerinin kaybının ardından 3 kardeş birbirlerine sarılıp minik bir bayram gezisine çıkmaya karar verdiler çok üzüldükleri acılarının ardından. Beni de abileri gibi gördüklerinden epey nostaljik bir gün geçirdik. Yakınlara yapılan hızlı alışveriş ve 'Simit Sarayı'nda çay molası.
VAZGEÇİLMEZİ DONDURMA
Ardından 5. Avenu ve Madison turunun devamında gece moduna girip ver elini İstanbul'da da açılan 'Sarafina'. Buradaki 'Sarafina' safamız daha güzeldi, çünkü restoranın işletmecisi Ati, Şenay'ın ve benim çok sevdiğim kardeşimiz. Harika bir gece geçirdik Ati ile hatıra dolu. Şenay'ı tanıyanlar iyi bilir kardeşimin vazgeçilmezi dondurmadır. Eeeee biz de soluğu Columbus'ta 'Grom'da aldık. Çok beğenildi bu İtalyan dondurması ama 'Kahve Dünyası'nınki de anılmadan geçilmedi. Oralara gelir gelmez 'Kahve Dünyası'ndayım Şenay'la. Washington, Los Angeles, Vegas, San Fransisco'ya devam eden 3 kardeşime iyi yolculuklar diliyorum. Çok özleyeceğim ama Şenay'dan en yakın zamanda geleceğine dair söz aldım.
BAYRAM TRAŞI VE KAHVALTISI
Bayramın ilk günü Ekmel Anda, tüm firmasına küş sütü harici ne isterseniz olan bir kahvaltı verdi. Bayram coşkusunu tattık buralarda. Bunu yazmadan da edemeyeceğim. Bayramdan önce Cihanna ile sıkı bir bayram traşına gittik. Buradaki başarılı kuaförlerden Ali, harika bir iş çıkardı. Biz de mutlu mutlu bayrama geçtik. Elimizden geldiği kadar adetleri yerine getirerek.
PAPA İLE SELFIE
Şu günlerde Wahington'dan New York'a gelen Papa Fracis'i konuşuyor herkes. 6.000 kişilik bir koruma ile şehre girdi. 5. Avenu'deki St.Patrick Klisesi'ne geçişinde nerdeyse tüm NY yolları doldurdu. Onbinlerce NY'lu da Central Park'taki konuşmasına katıldı. Buraya ancak hakiki York'lular katılabiliyor. Papa halkın arasına karışıp gençlerle rahat rahat konuşması hatta selfie resim çektirmesi ile de dikkati çekti.
90'LIK OPERACIDAN NEFİS KONSER
Yılların arkadaşı çok sevdiğim Merih Ergürbüz de NY konuklarım arasında. Benim hakikaten yıllar geçse de hani bir gün önce berabermişiz gibi sevdiğim Merih'cim kızının düğününden sonra düğünde Yeşim Salkım ile sahne alan müşterek dostumuz Nükhet Duru'nun İstanbul Harbiye'de verdiği harika konserden havaalanına geçip buraya geldi. Geldiği gece nefis bir restorana gittik. 6 operacı ve restonun şefi sıra ile ve de bazen hepbirlikte harika bir müzik ziyafeti çektiler. Her türlü vazgeçilmez klasiği okuyan birbirinden güzel seslere tek kişi eşlik etti. Piyanoda Sibiryalı bir kadın. Tüm gece harika çaldı harika. Kendi 85 dedi ama şeften öğrendik tam 90 yaşındaymış. İşte bu yaşama bağlanmadır. Tek yanlış yapmadan 2.5 saat süresince şahane bir müzik bir piyano şöleni bu yaşta güleryüzü ile altın elleri ile harika bir sanatçı... İnanılmaz güzel bir gecenin ardından pazar günü Astoria'da Mehveş (Koçak) ile gittiğimiz brunch, pazarımızı daha da güzelleştirdi. Ertesi gün Unique Setting'e gelen güzel arkadaşım bizim mücevherlerle bol bol poz verdi, yeni gelen eşinin yanına gitmeden.
VE MADONNA SAHNEDE
Özlediğim kişilerin devamında çok sevdiğim Hüseyin Başaran'ın güzel kızı Mina'nın da buralara gelişi çok sevindirdi beni. Veeee geçen haftanın en en en olaylarından biri zirvedeki yerini kendi rekoruyla her seyrettiğimde daha üst seviyede tutan Madonna'nın konseri idi. 22.000 kişinin izlediği Madison Square Garden'daki 2. gecesinde gittiğim konser muhteşemdi. Uzakdoğu havasında başlayan konserde İspanya'dan, 50'lerin havalarına, tüm dünya tablosuna hatta Edith Piaf'ın Fransızca okuduğu şarkısı 'Quand il me prend en se bras'ına götüren Madonna, 7 kostüm değiştirdi. Harika zımba gibi dansçıları ve vokalleri de kendisi ile değişen kıyafetlere uydu. En mühimi de onu yıllarca bırakmayacak sağlam seyircisinin katılımları idi.
GURBET ZOR
Her şeyin bir başı vardır. Ama bizde sonu olmuyor. Ahum (Aysal Kerimoğlu) döndü dün. Çok üzüldüm çünkü benim hayat dostlarımdan biridir. Dediğim gibi hani 2 ayda geleceği için avunabiliyorum... Tabii ki çok özleyeceğim. Gurbet böyle bir şey olsa gerek... Epey uzun oldu galiba. Sıkmadımsa sizi haftaya tüm yeni eventlerle mektubumu yazmaya başlıyorum. Perşembeye Amerika'daki İzmirli kardeşlerimiz ve derneğimizin başkanı Ali Onur Sözen.