1 hafta aradan sonra tekrar beraberiz. Yine NY'tan, yine renkli haberlerle. Geçtiğimiz haftalarda 2 başarılı Türk-Amerikan eventi vardı. İkisi de göğsümüzü kabartacak cinsten. İlki ATS yani American Turkish Society Derneği'nin çok başarılı, çok şık galasıydı. 1949'da kurulan bu dernek Amerka ile Türkiye arasındaki kültürel, ekonomik ve de iş dünyası alanlarınadaki bağları geliştirmek ve de yüksek tutmak için faaliyet gösteriyor. Amerika'da kurulmuş en köklü Türk sivil toplumudur. Diplomatlar, iş adamları, sanatçılar bu derneği temsil etmektedir. 350'nin üzerinde misafirin katıldığı bu çok özel ve başarılı geceden elde edilen kazancın birçok eğitim, iş dünyası, sanat dünyasına gideceği açıklandı. Derneğin Onursal Başkanı Mica Ertegün ve gala yemeğinin başkanı Coca Cola'nın CEO'su Muhtar Kent geceye büyük katkılarda bulundular. Manhattan'ın en şık yerlerinden biri 'The Piere'de gerçekleşen gecede şıklık önde geliyordu. Gecenin onur ödülleri Hüsnü Özyeğin ve Hamdi Ulukaya'ya verildi.
Geçen sene Türkiye sınırında yaşanan şiddetten kaçan göçmenlere 2 milyon dolar bağışlayan Cobani'nin CEO'su Hamdi Ulukaya'ya İnsanlık ödülü ve Türkiye'de ve sağlık destekleri, sosyal eşitsizliği yok etme odaklı 420 milyon dolar üzerindeki bağışları, 65 okul ve de kız yurdunun açılışı için, ve de 12 binin üzerinde öğrenciye verdiği burslar, ayrıca 1 milyonun üzerinde aileye yaptığı yardımlardan dolayı Fiba Holding kurucusu Hüsnü Özyeğin'e 'onur' ödülü verildi. Dileğim bu kaliteli gecelerin devam etmesi ve de bizlerin ne kadar aydın olduğumuzu Amerika ve de dünyaya göstermemiz.
EN ETKİN 50 AMERİKALI TÜRK
Hemen bu galanın ardından bu kez 'Marriot'ta toplumumuzun 3 değerli kişisi Cüneyt Gürkan, Cemil Özyurt ve Ali Çınar'ın hazırladığı "Turkish Americans Award Ceremony" galasına gittik. Gecenin özelliği 'The 50 Most Influential Turkish Americans Award Ceremony" yani En Etkin 50 Amerikalı Türk'e ödül galası olmasıydı. Mehmet Öz'den Muhtar Kent'e, Hikmet Ersek'ten Aydın Şenkal'a, Ayşegül İldeniz'den Murat Demir'e epey isim vardı. Bazı isimlerin gelmemesi üzdü beni. Bunlara karşılık Türkiye'den gelen kadınların iş dünyasını aydınlatması konusunu işleyen kısa bir konuşma yapan Demet Sabancı'yı tebrik ediyorum. Veeeee ödül alanları candan kutlarım. Veee benim buradaki en büyük dostum, değerli kelimesini kendisine az bulduğum iyilik, güzellik, insanlık abidesi Ekmel Anda ödülünü aldığında inanın gözyaşlarımı tutamadım. Bence tüm ödül, kutlama, tebrik toplantılarının en başta gelen en önemli isimlerinden biri Ekmel Anda... O kadar tevazu sahibi ki onu anlatmak cümlelere sığmaz. İnsan hep mi pozitif düşünür ve pozitif hareket eder. Seni kutluyorum Ekmel Anda....
Yine dileğim bu toplantıların daha sık olması ve pek gözükmeyen iyi, kaliteli Türklerin biraz daha bu toplantılara katılmaları ve güzel Türkiye'mizi iftiharla temsil etmeleri...
Mehveş'e 3 gün 3 gece kutlama
Bu arada ülkemin adetleri tam gaz devam. Benim canım, kardeşim gibi gördüğüm Mehveş'imin (Koçak) doğum günü 3 gün 3 gece kutlandı. Şu an Turkiye'de olan canım arkadaşımın iş hayatı olsun tenis çevresi olsun FB camiasi olsun... Tüm arkadaşlarıyla yaptığı kutlamalara gün yetmedi. Şimdi eminim Turkiye'de arkadaş ve akrabaları hazırlamıştır özel sürprizler. Nice mutlu, başarılı, sağlıklı yıllara
"Keira'ya sahnede evlilik teklifi"
2 büyük eventten her zamanki gibi bir sanat etkinliğine, Broadway'e geçelim derim. Önce sayısız ödül sahibi ve 'Pride and Precudice' ve geçen yıl 'ımitation game' ile Oscar'a aday olan Keira Knightley ve 'The Tudors', 'Criminal Minds' gibi diziler ve başta Jude Law ile Broadway'de beraber oynadığı ve de birçok başarılı oyunun unutulmaz oyuncusu Matt Ryan'ın oynadıkları 'Therese Raquin'... Süper bir klasik. 3. gösteriminde gittiğim oyunda ilk gece çok ilginç bir olay olmuş. Knightley'in en ciddi performans verdiği sahnelerden birinde balkondan oyunu durduran bir erkek sesi gelmiş. "Artık sahne, film yok. Benimle evlenir misin?"... Meğer yıldızın koyu bir hayranı imiş oyunu durduran...
Sadık'la Broadway gecesi
Bu arada benim can arkadaşım, sırdaşım, arkadaşım, sanatçı arkadaşım , yılların çocukluk arkadaşım Sadık, Sadık Kızılağaç geldi NY'a. Sadık gelir de başta Broadway taranmaz mı? İlk olarak yıllardır kapalı gişe oynayan 'Kinky Boots'a gidildi. Bir ayakkabı fabrikası kalıyor bir gence babasının vefatı ile. Zamanın, zevklerin, renklerin değiştiği bu dünyaya ayak uydurmak gerekiyor. Gece kulübünde tanıştığı başta tüm fabrikaya ters düşen kişinin fabrikaya gelmesi renkli komedi müzikal başlıyor. Ve çok renkli olarak finale kadar doyuruyor sizi. müzikali izledikten sonra daha evvel defalarca gitmeme rağmen tadına varamadığım 'Carmins'a yemeğe geçtik. Tam bir Broadway gecesi yani.