BESİM KAZADO
Bir hafta daha geçti. Umarım ki sizinki de benimki gibi dolu dolu istediğiniz güzellikte geçmiş olsun. NY'un en kalabalık, en canlı, en aydınlık ayına girdik. Geçtiğimiz ayın 25'inden başlayan bu hareket yılbaşına kadar devam ediyor. Her yıldan biraz daha canlı olmasına sebep havaların da çok iyi gitmesi.
KENDİMLE YARIŞTIM
Bana gelince birbirinden güzel 4 film, 2 tiyatro, 3 konser, 1 bale, 1 müzikal ve 1 ilüzyon gösterisini son 2 haftama sıkıştırdım. Size bu gün bu faaliyetlerden bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz pazar gecesi gittiğim baleden soluğu evde aldım. Televizyonda NY'un, Amerika'nın unutulmazlarından Frank Sinatra'nın doğumunun 100'üncü yılının kutlaması için yapılan programa yetiştim. Başta Celine Dion olmak üzere çok sayıda ünlü sanatçı Frankie şarkıları ile Sinatra'nın en sevdiği yer Las Vegas'ta yapılan harika geceye katıldı. En dokunaklı anlardan biri ünlü sanatçının şu an 92 yaşında olan samimi dostu Tony Bennett'in yaptığı konuşma ve dostuna söylediği şarkı idi. Final ise Frankie'nin ünlü şarkısı "New York New York'la sahne alan Lady Gaga'nın zengin gösterisi oldu. Kostüm, dansçılar, performans çok iyi idi... Ama yine gözler Liza Minelli'yi aradı.
HER ŞEYİN ORİJİNALİ
Bir minik hikaye geldi aklıma. 'My Fair Lady'i yıllarca Broadway'de ünlü star Julie Andrews oynadı ve dünyaya tanıttı bu müzikali. Filmi çekilmeye karar verilince kadronun birçok sanatçısı kadroya alınıyor ve Broadway'de 2717 kez sergilenen, 1957 Tony ödülüne layık görülen Julie Andrews'a yıllarca başarı ile oynadığı rol teklif edilmiyor. O dönemin gencecik yeni starlarından Audrey Hepburn'e teklif gidiyor. Tabii ki Andrews çok üzülüyor. Hepburn filimde şarkıları kendi sesi ile söylemediği gerekçesi ile Oscar'a aday bile olamazken yakın görüştüğü arkadaşı Julie Andrews o yıl oynadığı 'Mary Poppins' filmi ile Oscar'ı kazanıyor. Heykelciği aldıktan sonra 'İyi ki bu rolde oynamışım, çok üzüldüğüm diğer rolde oynasaydım ödülü kaybedecekmişim' diyor zarif bir şekilde Hepburn'e sarılarak. Bu sahneyi hatırladım birden, her şeyin orijinalı kalıyor akıllarda...
YİNE YENİDEN BOCELLI
Gelelim gösterilere. En tazesi ve en kalabalığı. Madison Square Gardens'da tıklım tıklım muhteşem bir konser. Amerikalılar, Türkler, Avrupa'nın her yanından 13- 14 bin kişiyi aşan bir topluluk İtalya'nın dünya opera starını ayakta alkışladığı muhteşem konser... Andrea Bocelli konseri. Geçen yıllarda sırası ile Floransa, Las Vegas, NY'ta defalarca izleyip doyamadığım Bocelli gecesine canım prensesim Mehveş Koçak taa Temmuz ayında biletlerimizi ayırttı ve büyük bir neşe ile geceye katıldık. New York Filarmonı Orkestrası ve dev korist grubu ile başlayan harika gecede her şarkı ayakta alkışlarla sonlandı. Hele 'Sound of Music'in parçaları ile başlayan 2. bölümde West Side Story'den 'Maria', 'Nessuno Dorma', 'Over the Rainbow', 'Phantom of the Opera'dan 'The Music of the Night', 'Cheak to Cheak'... yıktı geçti. Hele her konserinde yanında performans yapan Heather Headley... Benim favorilerimden onu her dinlediğimde kendimden geçiyorum ve de hep Işın (Karaca) geliyor aklıma.
VICTORIA'NIN MELEKLERİ
Neşeli bir gösteri ile veda edeyim dedim. Seyrettiğimde hiçbir hemcinsinin kıskanmaması ancak ayrı bir görüşle seyretmesi gerektiğini düşündüğüm, ayrı bir kategori, ayrı bir görüntü olarak adlandırdığım güzelliğin, cana yakınlığın tek sembolleri olarak gördüğüm 'Victoria Secret' mankenleri ve süper gösterisi... Hakikaten dedikleri kadar değil dediklerinden fazlası varmış. Hepinize harika bir hafta diliyorum. Bir an evvel karşılıklı görüşmek üzere hepinizi candan selamlıyorum.
Burada beni üzen olaylardan biri Chicago'da yaşayan çok sevdiğim Aras Yorulmazoğlu ailesinin büyüğü (Zeynep Aras Yorulmazoğlu'nun sevgili babası Erol Yorulmazoğlu'nun değerli kayınpederi) (Mehmet) Lütfi Aras'ın vefatı oldu. Lütfi abi memleketi İzmir'de toprağa verildi. Tüm yakınlarına sabırlar diliyorum.