İyi pazaralar. Yeni yıla 'merhaba' demeye 1 hafta kala umarım minik planlar hazırlığı içindesinizdir. Size samimi bir itirafta bulunayım. En heyecanlı yeni yıl gecelerini çocukluğumda yaşamıştım. Ailece yemek yerdik. Karşımızda birbirinden zengin sanatçılar, skeçler, haberler, gösterilerle bezenmiş TRT'nin uzun yeni yıl gecesi programı dolu dizgin...
Heyecan içinde elimdeki gazetede önceden yayınlanan programını takip ederdim. Her sene daha çoşkulu daha güzel yılbaşı geceleri derken, hatıralardan silinmeyen Zeki Müren- Ajda Pekkan'ın 12'ye birkaç dakika kala başladıkları danslarını unutmak mümkün mü? Düşündüm de bu gün o sahneyi kimler gerçekleştirebilir ve de kimler seyreder? Zaman mı değişti? Bizler mi? Belki de sunanlar kolaya mı kaçıyor. Bir kaç yıl evvelki yeni yıl yemeğinde Kıbrıs'ta eğlence müdürlüğünü yaptığım bir otelde Ajda Pekkan'la- Tarkan'ı 24'e 8 dakika kala aynı sahnede misafirlere sunduğumuzda belki 40 yıl sonra aynı hazzı duydum. Demek ki bu duygular yaşanabiliyormuş. Ama artık nerdeeeeee? Çok değişti eğlence tarzları, lüksler, güzellikler...
Belki bu yüzden, belki yılbaşı geceleri hep çalıştığım için (hatta bir keresinde İzmir'de 7 yerde sahne almıştık. Ancak sabaha doğru çocuklarımla evde yemek yerken yeni yıla girdiğimizi anlamıştık) 40'ın üzerinde senedir yılbaşı hediyelerini, heyecanlarını, unuttum. İnanın bu satırları yazarken hatırladım. Bir de yılbaşı gecesi diye kendimizi hazırlardık, giyim olsun, gideceğimiz yerler olsun, bana o kadar yavan gelirdi ki. Eğlenmek zorunda oluyor insan, belki de bu yüzden yeni yıl bende eğlence olmaktan yıllar evvel çıktı. Şimdilerde yaşlılık herhalde eskiye dönüş sanırım burada TV başında 1 milyon kişinin katıldığı Times Meydanı'ndaki yeni yılı karşılamayı izliyorum. Minik bir yeni yıl kronolojimden sonra geçtiğimiz haftanın haberlerine geçelim. 3 arkadaşım geldi. İlki Washington'dan, ikincisi Bodrum, üçüncüsü de İzmir'den. Washington'dan Işıl...
Bu can arkadaşım İzmir kökenli. Epey güzel minik turlar attık. Bol bol hasret giderdik. Columbus'taki Hudson Oteli'ni öğrendim sayesinde. Süper bir kafesi var, dekoru, hamburgeri, müziği ile hakikaten harika. Hele yağmurda hızlı hızlı yürürken Nobu'nun kapısında Will Smith ile acil selamlaşmamız, Mark Ruffalo ile Columbus'ta sohbetimiz, evde bitmeyen kahve falımız... Işıl'ın Washington'a dönmesinden 1 gün evvel Bodrum'un top restoranlarından 'Tango'nun sahibi eski arkadaşım Kazım Ak ile buluştuk. Akşam Roger Smith Oteli gece müdürü Güngör Küçük ve eşi ile ilk kez gittiğim Coney İsland'da Romanoff Restaurant. Akşam 8'den itibaren canlı müzik başlıyor. 2 kadın 2 erkek solist ve de dansçılar var. Gece boyunca geç saatlere kadar hiç durmadan birbirinden güzel şarkılar ve de arada harika şovlar.
KIRÇİÇEĞİ KRALİÇESİNDEN KÖFTE
Ve Türkiye'den üçüncü arkadaşım yaşının küçüklüğüne karşın ülkemizin en başarılı iş hanımlarından Meryem (Dilşad İpbaş)... İlk akşam müdürlüğünü arkadaşımız Ati'nin yaptığı 'Sarafina'ların en iyilerinden Madison Uptown'dakinde yemeğimizi yedik. Bana en çok neyi özledin denirse önce dostlarım ve de annemin patatesli köftesi derim hiç kuşkusuz. Meryem'e de bunu söyleme gafletinde bulundum. İyi ki de bulunmuşum. Sabah çıktığımız 5. Avenue, Braynt Park, Simit Sarayı, ünlü Rockefeller ağacı turundan sonra eve döndük. Meryem kolları sıvadı ve minicik mutfağıma geçti o muhteşem patatesli köfteleri, yoğurt soslu patlıcan, biber kızartmalarını bir çırpıda hazırlayıverdi.
'Ya misafir pişirir mi? Dur falan' derken birden aklıma geldi. Ya koskoca 'Kırçiçeği'nin sahibi abisine köfte hazırlıyor bu çok önemli bir hatıra dedim ve masada yerimi alıverdim. Ellerine sağlık güzeller güzeli Meryem. Hasretimi gideriverdim, Melek'in köftelerinden sonra. (1 yıl oldu desem) Bu arada size bir sır vereyim. Türkiye'nin 4 bir yanında 25'e varan mekanları olan 'Kırçiçeği' Amerika'da yeni yerini açıyor. İftihar vesilemiz olacak yeni yeri için çok sevindim bu hakiki et ve pide üstadı zincire. Eminim hakkımız olan beğeniyi kazandıracaktır ülkemize, çoğu restoranlarımızın tersine. Haftaya Meryem'le gezilerimizin devamını anlatacağım ama girdiğimiz bir şapkacıda mağazanın sahibi hanımın aldığımız şapkalarla fotoğraflarımı ısrarla dükkanın girişine asmak istemesi ve internet sitesinde yayınlamak istemesi pek havaya soktu bizi.
VE SANAT
Bu arada tiyatro filan niye yazılmıyor demeyin, atlamam. Ocak başında epey değişiklikler olur Broadway'de. İşte bunların takibinde olursanız önce o oyunlara gidersiniz. Ben de onu yaptım. Bunlardan biri, ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Mathew Broderick'in başrolünü oynadığı 'Sylvia'. Konusu Central Park'ta bulduğu bir köpeği eve getirmesi ve hanımının köpeği kıskanması ile başlayan komik olaylar... Yine yeni yılın başında kalkacak bir gösteri daha... 'Dame at Sea' Eski bir Broadway müzikali bu. Çok beğendim ve kalkacağına çok şaşırdım. Müzikleri, oyuncu ve dekorları ile çok başarılı olan bu müzikalin başoyuncularından Cris ile buluştuk. Epey tatlı bir sohbet yaptık hatta ona götürdüğüm lokumlar çok hoşuna gitti ve yaptığımız minik çekime de teşekkür etti. Size harika bir hafta veeeee nerede olursanız olun harika bir yılbaşı veeeee süper uğurlu, neşeli, rengârenk bir sene dilerim.
BESİM KAZADO