İyi pazarlar, dilerim hepiniz afiyettesinizdir. Şöyle yaşıma göre bir özlem gidereyim dedim. Gençler anlamıştır umarım afiyette olmanın sıhhatli ve keyifli anlamına geldiğini. Biz yaştakiler hergün yeni kelimeler, diyaloglarla karşılaşıyoruz. Tabii ki anlamaya çalışıyoruz da. Aşağı yukarı hergün hava durumunu, yeni açılan mekanları, eskilerin nasıl gittiğini öğrendiğim için çok mutluyum. İzmir'i çok özledim. Hepinizi tüm kalbimle selamlıyorum.
Gelelim NY mektubumuza. Önce burada haberlerde en önemli mevzu olan (10 en fazla 15 dakikada bir tekrarlanan) hava durumundan bahsetmek istiyorum. Geçen yıl bu zamanda her sokağa çıktığınızda ciddi ne kadar korunmalı giyineceğinizi düşündüren çok soğuk havalar vardı.
Geçtiğimiz hafta 2 gün ciddi soğuk yaptı ardından kıştan bahara geçiş havası. Herkesin düşüncesi normal şartlar olmadığı. Mevsimler mi kaymaya devam ediyor?
Hani bir hava durumu spikerimiz vardı, o geldi aklıma 'hava nasıl olursa olsun, bizim havamız iyi olsun' derdi.
METRO KOLAYLIK
Hazır havalar iyi giderken yakın tiyatroları, gösterileri ilerki günlere bırakalım taaa Brooklyn'de bir gösteriye gidelim dedik, Unique Settings'den Mehveş (Sönmez) ile. Burada tren yani metro alışkanlığı çok iyi bir şey.
Zengini, orta hallisi, az gelirlisi, kadını, erkeği ailesi herkes her saatte trenle ulaşım yapıyor. Biz de atladık trene ilk defa 'BAM' isminde bir tiyatro ağırlıklı eğlence merkezine gittik.
'Nutcraker' yani 'Fındıkkıran' balesinin modernize 50'li yıllara adapte edilmiş şekilde hazırlanan harika bir dans gösterisi ile karşılaştık.
Salon tıklım tıklımdı, alkıştan inledi oyunun her sahnesi. Asıl güzel şoku antik bezemelerle kaplı binaya girerken yaşadık. Ana bölümde yine tıklım tıklım başka bir gösteri vardı ki onun da son galası olduğunu öğrenince cidden üzüldük.
Bu gösterileri takip etmek kolay olmuyor. Şehrin her tarafında apayrı sanat gösterileri var.
Bizim şovu izleyeceğimiz tarafta ilk katta inanılmaz şık bir restoran bar ve de resim galerisi vardı. Gelecek gösteriye yerler ayırtıldı ve metro...
İSTANBUL DELİKANLISI
Ziyarete gelen dostlar her hafta değişiyor. Geçtiğimiz haftalarda Demet ile (Sağıroğlu) Times Meydanı'nda buluştuk. Misafirimiz vardı.
İstanbul'dan ünlü Aspendos Kuyumcusu. Dünya efendisi Ömer Yelgeç'in kendi gibi asil oğlu Batuhan Yelgeç. İnanın Batuhan'ı belki 13 yaşındayken görmüştüm. Kibar bir İstanbul delikanlısı olmuş. En sevdiğim hali de ayrılırken 'karşı sokağa gidiyorum' dediğinde haliyle 'nereye' diye sorunca 'Les Miserables'e (Sefiller) dediğinde alnından öptük. Bu yaşta gelen hiç kimseden bu cevabı almamıştım. Eeee böle bir babadan böyle bir delikanlı yetişir.
CHARLES KRAL OLURSA
Bu arada hazır Broadway'e gelmişken burada son izlediğim oyunlardan "King Charles III'ten bahsetmek lazım geldi. Oyun çok değişik bir temada. Başında İngiltere Kraliçesi'nin vefatı... Ardından oğlu Charles ve genç karısının başa geçmeleri gerektiği durumları ve yapılabilecek oyunlar. Yer yer İngiltere'nin hala unutamadığı Prenses Diana hayali ile katılıyor. Prens Williams ise halktan bir kıza aşık oluyor... Kamara, başbakan... vs epey düşündürüyor. Bu oyun Londra'dan geldi. Oralarda nasıl serbestçe oynandı, şaşırdık. Bu oyun aylarca Helen Mirren'in başrolünü üstlendiği 'Queen" İngiltere kraliçesinin hayatı gösterisinin tam karşısındaki tiyatroda sahneye konuyor. Tesadüf...
MÜTEVAZI NEIL PATRICK
Tesadüf demişken, geçen gün Ekmel'in ofisinde tanıştığım sizler için harika bir söyleşi yaptığım uluslararası çok değerli bir erkek terzisi, modacısı Tacettin Şeker'in (Taji) Madison'daki dükkanından çıktım son sürat Unique Settings of NY'a gidiyordum ki hemen karşısındaki Barneys'e şöyle bir uğrayayım dedim. Hızlı bir tur atıp trene binmek üzere. Tam 2. kata çıktım uzun uzun dolaşmadan tadı çıkmaz dedim ve yan kapıdan çıkayım dedim. Aklıma bile gelmezdi gözlük reyonundan geçmek. Biri ile adeta çarpıştık. O kadar sade o kadar kibar o kadar olgun olacağını düşünmezdim 'Oscar' töreni host'u, şu sıralarda TV'yi kasıp kavuran eğlence programı sahibi, ünlü dizilerin prensi, vs vs başarılı olayları kahramanı Neil Patrick'in. Tanıştığım en mütevazı karakterlerden biri e tabii ki bir o kadar da seviliyor sayılıyor.
ENCİ İLE MÜZİKAL
Veeeee benim Broadway prensesim, güzeller güzeli Enci'm gelir de, gelir gelmez bir müzikal yapmaz mıyız? Acil başta 2007 Oscar, 2008 Altın Globe ve onlarca ödül sahibi Jennifer Hudson'un müzikaline gittik. Konu, kostüm, dekora... bakmaya zaman kalmıyor, Jennifer Hudson ve Cynthia Erivo'nun birbirinden güzel sesleriyle performanslarını dinlerken. Bu arada bunu da eklemek isiyorum, ikisi muhteşem ama tüm kadro yıkılıyor... Bu süper 'The Color Purple'da yıllaca önce Oprah Winfrey oynamıştı. Çenem yani kalem ciddi düştü. Bıraksalar arka sahifede devam edeceğim. Haftaya o kadar çok şey kaldı ki. Yenilerle karma yine kafaları karıştıracağım. Sizinle sohbet o kadar güzel ki, doyamıyorum. Sevgiler...
BESİM KAZADO