Bugün şöyle bir geçmişe gideyim dedim; 85'lere falan... Nişantaşı'nda bir giyim atölyem vardı. Akşamları da Astoria Club'ı işletiyordum Osmanbey'de. Dört sene her gece tıklım tıklım dolardı.
Gece gezen güzel grupları, çok yakınımda olan Şenay Düdek'in işlettiği Este ile paylaşırdık. İnsanlar harika eğlenirdi. İşte o yıllarda herkes genellikle yemeğe Çapa'ların işlettiği Şamdan veya Neslihan Yargıcı'nın işlettiği Restaurant Restaurant'a giderdi. Ardından Hakan Elyaban'ın Regine'ini geçerdi sosyete. Oradan da bize gelirlerdi. Sosyete deyip geçmeyelim; bugün her yere gitmeyen hakiki sosyeteyi kastediyorum. Özel kıyafetler diktirilir, güzel gruplar yapılır. Yemeğe, oradan da bugün hemen hemen yok olan kulüplere geçilirdi. (Şimdilerde Şenay'ın katkılarıyla, biraz da benim yolumdan giden kardeşim İzzet Çapa'nın kulüpleri gibi)
İşte o dönem Astoria'ya Galata Kulesi'nde izlediğimiz dünya güzeli bir oryantal kız başlattık. Serpil Benay, Huysuz Virjin'in yanında. Yer gök inliyordu. Erol Simavi'den Duran Akbulut ailesine, Ahmet ve Celal Çapa'dan Emel Sayın'a tüm moda dünyası, sinema ve sahne dünyası, herkes ama herkes oradaydı. BU güzel kız sahneye çıkıncı nefesler tutulurdu. Bu arada kostümleri, saç modeli, her şeyini değiştirttik. Çok da şanslıydı. Yardımcı olanların hepsi bu işlerde imza sahibi kişilerdi. Yanında çok sevdiğim rahmetli annesi ve babası ile gelirdi işe. Oryantalde tek olmuştu. Adı da "en güzel"e çıkmıştı. Her gece dört yakışıklı genç en önden izlerdi bu güzel kızı; Kerem Alışık, Kaya Çilingiroğlu, Hakan Ural ve Zeki küçükberber...
Bir gece Gönül Yazar, Ahu Tuğba ile rahmetli Fahrettin Aslan geldi. Geliş o geliş... Tüm kadromuzla Caddebostan Maksim'in yanındaki Living Room'a tranfser olduk. Dört sezonluk çalışma yaptık. Artık kızımız Nükhet Duru ile Maksim'e başlayacak duruma gelmişti. O sihirli Maksim'in yerinde şimdi Migros var maalesef. İstanbul'un nasıl değiştiğini düşünebiliyor musunuz? Ne olur, İzmir'imizi böyle harcamalayım. ESki güzellikleri yok etmeyelim. FUAR GİBİ...
Bu kızımız yaşgününde şarkı söylemişti. Fahrettin Aslan Living Room'un bahçesinden her şeyi izliyordu. O gece yıllarca çalıştıracağı yeni solistini bulmuştu: Sibel Can! Yine maksim'de seyretmeye gittiğim Sibel'ciğim Hakan Ural'la düğün davetiyesini bir buket içinde masama getirmişti. Hiçbir zaman saygısında kusur etmemiştir bugüne kadar. Ne mutluyum, hani derler ya, bu yemekte tuzum biberim varsa...
VE BUGÜN SİBEL...
Yıllar acı tatlı olaylarla Sibel'i bugünlere getirdi. Bence hala en güzel iki kızımızdan biri. Bir de üstüne üstlük canlı performansta en güzel sesi. Sibel hatıralarını güncel bir olayla bitirmek istiyorum: Hayalleri suya mı düştü güzel kızımızın? Ekstradan ekstraya koşan Sibel Can, ekranlardaki şöhretini Show TV'de yapacağı "Sibel Can'la Show"a bağlamıştı.
Genel Müdür Soner Ayan'la prensipte el sıkışan Can, TV dünyasında dolaşan dedikodulara göre, Ayan'ın istifa edip uluslararası çok büyük bir kanala geçeceği için hayalleri suya düşmüş gibi görünüyor.
Ama televizyon dünyasında neler olacağı belli olmaz. Bu arada ekranların gözdesi Acun Ilıcalı da üç ay önce Kanal D'de İrfan Şahin'le el sıkışmıştı. Fakat büyük patron Mehmet Karamehmet, büyük bir meblağı Acun'a verince her şey değişti. Acaba Soner Ayan'ın gidişine Karamehmet dur diyebilecek mi? Sibel'in istediği meblağ verilebilecek mi?
25 sene olmuş
Benim en güzel hatıralarım Club Med'dedir. Eğlence adına her şeyi orada öğrendim. Hatta tatbik bile ettim. İlk sahneye de orada çıktım. (Pavarotti, Diana Ross...) Animasyon gerçeğinin tatbikatını oradan öğrendim. Şu an bana "Neden animasyonu bıraktınız?" diye soranlara tek cevabım hakiki tatil köyleri Club Med'lerle bitti. Ben mi çalışacağım bir tek diyorum. Bu gerçek. O zamanlar çok kaliteli misafirler gelirdi tatil köylerine. Bir haftada tenis öğrenir, oynar, sahnenin en mükemmelini seyrederlerdi. Maçların en kuvvetlilerini yaparlardı. En spor, en şık giyimleri ile tatile gelirlerdi. Bugünkü gibi bir şort, bir tişörtle değil. Maalesef her şey değişti. Zamana göre çarpışan bu güzellikler dışında hiçbir şey beni de cezbetmiyor. Geçmişteki anılar ve dostlarım bu yüzden olsa gerek benim için çok değerlidir. Geçen gün Lavanta'nın önünde Tanju'yu görünce heyecanlandım. "25 senelik arkadaşım" diye bağıra bağıra geldi. İki yaz boyunca Club Med'e cuma gecesi gidip salı sabahı dönerdik. Çok güzle şeyler paylaşmıştık. Tanju ve özel! arkadaşlarımızla. Benimki arkadaştı da, Tanju'nunki devlerin aşkıydı. Bugüne kadar gördüğüm en temiz dostluklardan biriydi. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en güzel kızlarından biri, ne güzeldi, ne eğlenir, ne heyecanlanırdık! Hiç unutmam beraber fotoğraflarımız için bana neler vaat edilmişti. Dostlukta olur mu böyle şeyler? Arkadaşımı her şeye tercih ederim. İşte yıllar sonra bu karşılaşmamız her şeye bedeldir. İZmir'e hoşgeldin, seni çok seviyorum Tanju. Tanju ile hatıralarımı güncel bir olayla bitirmek istiyorum. Tanju, İzmir'imize güzel bir spor okulu açıp, güzel bir tesis kazandırıyor. İzmir ne Tanju'ları, ne Şenay'ları, ne Narhan'ları çekti son zamanlarda. Herhalde Sibel de gelir!
Dostluk güzel şey
Bu anılardan bahsetmişken, anılarda ve hatıralarda adı geçen herkesin fazlası ile sevdiği (benim kadar olamaz!) Şenay'ımla beraber bazen oturup konuşuruz nelere sahit olmadık ki diye. Can dostumla kimseden alamadığım hazla yaptığımız seyahatler benim en güzel anılarımdır. Şenay'la olan maceralarımı anlatmaya başlarsam, haftalarca sürecek bir yazı dizisine imza atmak lazım. Benim tertemiz kalpli biricik dostum, ne mutluyum ki seninle çok şey paylaşıyorum Şenay'cığım. Bana kızacak ama onun çok yardımsever olduğunu herkes bilir. İstanbul'da iyi de İzmir'de bu mevzuda kimseyi tanımıyorum. Yine Şenay yardımıma koştu. Bu bayramda muhtaç insanları mutlu etmek için Şenay'ın peşine takıldım. Allah senden razı olsun Şenay'cığım. Geçen haftalarda yazdığım yazılardan birini bir hanım okumuş, beni aradı. Doktor Kemal Yücesoy'dan çok yakın bir hastası için randevu istedi. Sabahına yanındaydılar değerli hekimin. Yazılarımdan böyle bir faydalı sonuç alacağımı ilk defa gördüm. Bunu Şenay'a anlattım. Gözleri yaşardı. Ama gelgelelim bu bayram ben İzmir'De olmam gerektiği için bana yan çizdi. Hey Turizm'le Güney Afrika'ya uçuyormuş. Ki ben ne kadar gitmek istiyordum! Yüksel (Uzel) bekliyordu beni. E Şenay, senden intikamım şöyle olacak: bu koca yolu bir daha yapacaksın. Ancak affederim seni! İyi yolculuklar diliyorum. Gönül Yazar'ın okuduğu Fikret Şeneş'in bir şarkısının son sözleri ile bitirmek istiyorum bu pazar: "Alışkanlık bin betermiş aşktan/Ayırmasın tanrım seni yanımdan..."