Geçtiğimiz hafta, son Güney Afrika anılarımı nakletmeye başladım ve bu hafta da devam ediyorum, oralarda Yüksel'imi (Uzel) her zamanki gibi tanıştırdığı değerli kişilerden biri ile yaptığımız sohbetini sunmak istedim.Hiç ummadığı olayları yaşayan ve hayat hikayesini 'Erkek Cindrella' diye nitelendirdiğim hiç ummadığı halde Güney Afrika'da mutluluğu bulan, bunun ardından zekası ile başarıyı yakalayan bu kardeşim şu anda yüzbinlerce kişinin hayalinde canlandırabileceği tahta yerleşti. Cartier mağazasının ve Güney Afrika'daki mağazanın genel müdürü oldu.
SEVGİLİMİN PEŞİNDEN
Neden bu kadar önemli olduğunu orada öğrendim. Johann Rupert, G. Afrika'nın 2., dünyanın 217. zengini. Rupert, 50 doğumlu. Önce Rend Merchant Bank'ı açıyor, birçok ticari başarının ardından başta Cartier olmak üzere Van Cleff& Arpels, Chloe çanta bolümü, Dunhill, MontBlanc, British American Tobacco (BAT), Boume et Mercier ve daha birçok dünya markalarını firmaları arasına alıyor. Tabii ki en çok değer verdiği de birkaç yıl önce açtığı Joburg'daki 'Cartier' mağazası ve bu mağazanın müdürü ve Cartier'nin sorumlusu bizim Bora'mız... Bora Baysungur. Bora'nın hayran kaldığım tatlı mı tatlı bir annesi ve cerrah abisi var, İstanbul Kadıköy'de...
Cartier mağazasında kendi markaları olan şampanya ile başlayan söyleşimizi ertesi gün muhteşem villasında tamamladık. Biri Paris diğeri Hilton adındaki 2 köpeği eşliğinde.
- Yurt dışına çıkma fikrin nasıl oluştu?
Çok değer verdiğim sevgilimin peşinden Moskova'ya gittim, yine peşinden "sinema- tv set dizayner" okuluna gittim. Bu okula kabul edilen ilk Türk oldum.
- Tebrikler, orada çalıştın mı?
Maalesef sevgilim benden ayrıldı. Tek başıma kalınca ani karar vermek zorunda kaldım. Londra'da bir müddet kaldim, iş araken arkadaşlarla gittiğim bir bistroda bir arkadaşla tanıştık, Steven diye biri..
FİRMANIN ADI YOKTU
- Kesin Steven'dan bir şey çıkacak?
Tabii ki... Elton John'un arkadaşı, Duran Duran, Nena, Banana Rama'nın kostüm tasarımcısı. Beni çalıştığım Benetton'dan aldı, Luxury Brand'leri öğretti. O dönem dünyanın 1 numaralı piyanisti başta Keith Emmerson olmak üzere çok kişinin yardımı ile Londra'nın kalbur üstü muhitine geçtim. 4 yıl Londra, ardından 1997 Şubat'ta G. Afrika.
- G. Afrika nereden geldi aklına bu kez?
1996'da Mandela, İngiliz kraliçesi ile hapisten çıkınca ziyaretine gelmişti. O olay çok etkiledi beni, ver elini Cape Town...
- Cape Town son durak mı?
Nerde? 2 ay bir kızla beraber eğleniyoruz. 5 yıl sürecek bir evliliğe imza atıyoruz. Şimdi en iyi dostlarımdan biri Tania... Bu ara Anatoli Restoran'da çalışıyorum. Düşün nereden nereye? Bu arada uydu telefonları Türkiye müşteri hizmet müdürü oluyorum, Ankara'ya gidiyorum, eğitime. 2. gün maalesef o kötü zelzele oluyor. 1 milyon dakika hesap açtırıyorum. deprem bölgesine gidiyorum herkesi aileleri, dostları ile görüştürüyorum.
- Söyleyecek kelime bulamıyorum. Telefon tecrübesi bitip geri mi dönüyorsun?
Evet, bu kez casino'da çalışmaya giriyorum. Tesadüf bir ilan görüyorum. Firma adı yok. O kadar rahat konuşuyorum ki hiç girme şansı tanımıyorum. Kabul ediliyorum, o normal de, firmanın Cartier olduğunu öğrenince baygınlık geçiriyorum.
- Şimdi sorabilirim, en büyük hayalin gerçekleşti mi böylece?
Bu büyük bir mutluluk. Ama 2 sene içinde en büyük 11 Cartier mağazası saat koleksiyonları arasında benimki birinciliğe layık gorülünce bu hayallerimin gerçekleşmesi oldu. Düşün ki burası bir pırlanta ülkesi ve ben mal yetiştiremiyorum. Ayrıca burada çok kalabalık olmamasına rağmen Türk kolonisi beni çok destekliyor.
KEŞKELER ÖNEMLİDİR
- Keşken var mı?
Keşke, benim için çok mühimdir. Keşkelerimden ders alıp keşke dememek için düzeltiyorum. En büyük keşkem de (hep kendimden olgun arkadaşlarım olmasına rağmen) büyüklerimi dikkatle dinlemememdir.
- Sence iyi müşteri kimdir?
İyi müşteri beni dinleyen yani bana güvenen müşteridir.
- Cartier müşterisi olmak nedir sence?
Normal bir mücevher değildir Cartier almak, apayrı bir servis görürsunüz, ileriye açık bir yatırım yaparsınız. Ayrı bir kalitedir...
- İlk aklına gelen şık kadın?
Ajda Pekkan... İnan resim çizmeye kalkarsam ilk onu çizerim.
- En çok nerede mutlusun?
İstanbul. Dünyanın nersinde olursam, olayım İstanbul'daki mutluluğu tadamadım. Biraz evvel sorduğun keşke sorusuna cevap bir de İstanbul... Orası benim vatanım, canım, kanım..
VAHŞİ HAYVANLARLA
- Hobilerin?
Eşim bahçe dizaynırı. Bana da aşıladı mesleğini, şu an en büyük hobim, bahçe tasarımı. Şimdilerde doğa fotoğrafçılığı ve marangozluk. Bir de 3 köpeğim, kuşlarım ve de bahçemin ileri bölümündeki vahşi hayvanların yaşamları...
- Bahçe değil, park veya orman demek istiyorsun.
Etrafımdaki arsaların hepsi at çiftliğine dönüştüğünden vahşi hayvanların hepsi bizim parkın sonuna taşındılar.
"Madonna ile tango yaptım"
- Son olarak en heyecanlandığın, yani şöyle nutkun tutulduğu bir anın oldu mu?
En büyük hayalim sahnede olmaktır. Londra'da iken tango dersleri alıyordum. Aynı dönemde 'Evita' müzikaline hazırlanan Madonna, bizim okula dansçı seçmeye ve dans dersi almaya geldi. Koluma girdi, "haydi tango" dedi, işte o an nutkum tutuldu.
- Sonuç?
"Gözlerin çok güzel, iyi dans ediyorsun ama boyun maalesef..." dedi, O an kendime geldim...
- Özlediğin?
Annem, erkek kardeşim ve onun ailesi... Yani ailem ve İstanbul. Ama görmek için sabırsızlandığım bir yer dersen ilk geleceğim yer, İzmir...
YARIN: GÜNEY AFRİKA'NIN RENKLİ GECE HAYATI