• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Çocukta iştahsızlığın 6 nedeni var FİLİZ İÇKE ÖNAL

Çocukta iştahsızlığın 6 nedeni var

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.11.2011, 00:00
Uzmanlara göre yemekle ilişkisi bozuk olan her çocuk aynı sorunu yaşamıyor. Kalıcı çözümler elde edebilmek için ise, sorunun kaynağını doğru tespit etmek gerekiyor

Uzmanlar, beslenme güçlükleri olan çocukları 6 temel kategoriye ayırıyor. Buna göre "Yemek seçen çocuk", "iştahsız ve hareketli çocuk", "iştahsız sanılan normal çocuk", "yemekten korkan çocuk", "hastalıktan dolayı iştahı olmayan çocuk", "iştahsız ve içe kapanık çocuk" olarak beslenme alışkanlıklarına göre kategorize edilen çocuklara soruna özel çözümlerle yaklaşmak gerekiyor.

YEMEK SEÇENLER

"Yemek seçen çocuklar" belirli tat, kıvam, koku ve görüntüye sahip yiyecekleri reddediyor ve zorlandıkları takdirde aşırı tepki gösteriyorlar. Uzmanlar, bu çocukları zorlamak yerine teşvik edip model olmak gerektiğine dikkat çekiyor. Aynı besinleri, belli aralar ve değişik biçimlerde tekrar denemek de olumlu olduğu belirtilen davranış biçimleri arasında yer alıyor.

ÇOK HAREKETLİLER

İkinci kategoriye giren "iştahsız ve hareketli çocuklar" ise yemek yemeye karşı ilgisizler ve kolay doyuyorlar. Dikkatleri çabuk dağılan bu aşırı enerjik çocuklar, bir an önce masadan kalkmak istiyor. Bu tipte, sofrada keyifli yemek ritüelinin yüceltilmesi, yemek disiplini ve dikkat terbiyesi, başvurulması gereken yollar olarak belirtiliyor.

SADECE İŞTAHSIZ SANILANLAR

"İştahsız olarak değerlendirilen normal çocuk" ise diğer kategorilerin aksine aslında ihtiyaç duyduğu kadar yemek yiyen sağlıklı bir çocuk portresi çiziyor. Normal olarak sevdiği ve sevmediği bazı besinler olan bu çocuk tipi, annesi tarafından daha çok yiyen başka çocuklar ile karşılaştırıldığı için yanlış bir şekilde iştahsız olarak değerlendiriliyor. Bu çocuklarda, doktorların aileye muayene ile güven vermesi ve ailenin rahatlatılması yüksek önem taşıyor. Bu noktada ebeveynlerin beslenme eğitimi alması da tutumlarını olumlu etkiliyor.

YEMEKTEN KORKANLAR

Beslenmeye karşı şiddetli direnç gösteren, ağlayan ve ağızlarını açmayı reddeden çocuklar ise "yemek yemekten korkan çocuk" kategorisine giriyor. Bu çocuklar yemekle ilgili her şeyden kaçmaya çalışıyor ve yemek yememek için ellerinden geleni yapıyor. Bu çocuklar için kademeli duyarsızlaştıma yöntemi iyi sonuç veriyor. Gerekli durumlarda, beslenmelerini tam ve dengeli bir destek ile tamamlamak gerekiyor.

HASTALIKTAN DOLAYI YEMEYENLER

"Organik hastalığa bağlı iştahsız çocuk" sınıfında yer alan çocuklar için iştahsızlık, bilinmeyen başka bir sorunun göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Bu çocukların iştahsızlıklarının altında yatan esas sorunu bulmak çocuğun sağlığı açısından büyük önem taşıyor.

İŞTAHSIZ VE İÇE KAPANIKLAR

Son olarak, genel anlamda içe kapanık ve keyifsiz çocuklar "iştahsız ve içine kapanık çocuk" sınıfına dahil ediliyor. Bu tür çocukların iştahsızlıklarının temelinde çoğu zaman anne-baba ayrılığı veya kendisine bakan kişilerden, veya anne-babadan yeterince ilgi görememe gibi problemler yatıyor. Bu durumlarda bu kişilerin çocukla ilişkisini ayrıntılı biçimde ele alıp olumsuzlukları gidermek gerekiyor.

Annenin çaresizliği yanlışları doğuruyor

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, çocuklardaki beslenme sorunlarının sınıflara ayrıldığına değinerek, "Çocukta hangi beslenme güçlüğü olduğunu doğru analiz etmek doğru çözümleri sunabilmek açısından büyük önem taşıyor. İştahsız olan ya da yanlış beslenen bir çocuğu sağlıklı beslenmeye yönlendirirken zorlamak yerine ailecek doğru davranış biçimlerinin benimsenmesi ve tam ve dengeli beslenmenin sağlanması çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından olumlu sonuç veriyor" diyor. Çocuğa ısrarcı davranışın kesinlikle yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Büyükgebiz, bazı annelerin bu konuda zorlayıcı davranarak çocukların ilerleyen yaşlarda yemek ile ilgili önemli problemler yaşamasına sebep olduğunu belirtiyor.

Ebeveynler mutlaka beslenme eğitimi almalı
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülden Köksal anne babaların, yaş gruplarına uygun olarak tüketilmesi gereken besinlerin özelliklerinin yanı sıra öğün düzeni ve porsiyonların nasıl ayarlanması gerektiği konusunda da bilgi sahibi olmasının önemine dikkat çekiyor. Köksal, "Çocuklarda sağlıklı beslenme her gıdadan düşünmeden tüketmek anlamına gelmiyor. Sağlıklı beslenmenin yeterli ve dengeli beslenerek büyüme için gereken temel beslenme ihtiyacının giderilmesi anlamına geldiğini tüm ebeveynlere öğretmeliyiz" diyor.

Blendır kuşağı!

Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Yasemen Taner ise annelerin doğru yaklaşımlarının çocukların beslenme davranışlarını olumlu etkilediğinin altını çizerken, yapılan hataların da çocuktaki beslenme becerisi gelişimini çok olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor. Doç. Dr. Yasemen Taner, "Hatta benim 'blendır çocuklar' dediğim, çocuklarının protein alabilmesi için köfteleri süt ile birlikte blendırdan geçirerek yediren anneler var" diyerek iştahsız çocukların beslenmesinde karşılaşılan güçlükleri ve bu süreçte ortaya çıkan hatalı davranışların boyutunu ortaya koyuyor. Çocuğuna baskı ile yediren annelerin de çocuğun yemek ile ilişkisini bozduğunun altını çizen Doç. Dr. Yasemen Taner, bu çocukların ilerleyen dönemde temel güven duygusunun gelişiminde de problem yaşadığını vurguluyor.


Sıcak yemeği hızlı yemek midenin en büyük düşmanı

Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayip Yalçın, hızlı ve sıcak yemek yemenin mide kanseri riskini artırdığını kaydetti. Türkiye'de mide kanserli hastaların yüzde 55.7'sinde bir ya da daha fazla tanı konmuş mide hastalığının bulunduğunu ifade eden Yalçın, en sık görülen mide hastalıklarının gastrit ve ülser olduğunu kaydetti. Yalçın, "Hızlı yemek mide kanseri riskini 5 kat artırıyor. Yemekleri çok sıcak yemek de mide kanserine yakalanma riskini 3.3 artırıyor. Yemeklerin tuzlu yenilmesi riski önemli derecede artırıyor. Sofrada tadına bakmadan yiyeceklere tuz eklenmesi de mide kanserine yakalanma riskini yaklaşık 4.2 kat
artırıyor" diye konuştu.

TURŞUYA DİKKAT
Her gün içilen tuzlu ayranın mide kanseri riskini 1.8 kat artırdığının saptandığını belirten Yalçın, tuzlu tereyağının her gün kullanılmasının ise mide kanserine yakalanma riskini 1.5 kat, tuzlu çekirdeğin ise 1.3 kat arttırdığının belirlendiğini söyledi. Her gün turşu tüketiminin mide kanseri riskini 7 kat artırabileceğini anlatan Yalçın, hazır çorbalar, tavuk bulyonların da bu anlamda risk oluşturduğunu ifade etti. Yalçın, sık et tüketimi, şekerli gıdalar ve gazlı içeceklerin de mide kanseri riskini artırdığını dile getirdi. Mide kanserinden korunmak için yeşil yapraklı sebzelerin, soğanın ve sarımsağın günde en az bir defa tüketilmesinin gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Yalçın, turunçgillerin sık tüketilmesi ile mide kanseri riski arasında anlamlı bir ilişki tespit edemediklerini kaydetti.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA