• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ahh nerede o eski günler, o eski kentler HÜROL DAĞDELEN

Ahh nerede o eski günler, o eski kentler

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.04.2011, 00:00
Karşıyaka'da, şimdiki Gazi Lisesi, o zaman kız lisesi civarında büyüdüm, 60'lı yıllar... Yani o komşuluğun ibadet olduğunu, insanların birbirlerini kırıp dökmediği, tüketimin çılgınca yaşanmadığı, sırların yüreklerde kaldığı, dedikodunun ayıp kabul edildiği, tek katlı eski Rum evlerinin revaçta olduğu yıllar...
Turşucu Rıza Amca'nın satış rekorları kırdığı, Temiz Mandra'nın ürettiği doğal yoğurtların üzerindeki kaymağın, dükkandan eve gidene kadar bittiği yaşanmışlıklar...
Ne güzeldi.
Aslında anlatılacak o kadar çok şey var ki, ama hepsi anılarda...
Şimdi orada, sokak arasında dolaşmak bile yok, komşuluk bitmiş... İki taş bulup kurdukları kaleler arasında top oynayan çocuklar da...
Bir başka diyara uçup gitmişler sanki...
***
Çocukluğumun bayram yerinde Karşıyaka Kız Meslek Lisesi, eski bir pazar yeriydi, hayal meyal hatırlıyorum. Ya da o meyve bahçeli evlerde koşuşturduğumuzu...
Çabuk yitip gitti o değerler...
Bayram yerine atlar gelirdi, harçlığımızı alır almaz ata binerdik, en büyük eğlencemiz oydu; el öpmek, mendil-harçlık almak, şeker yemek, mantar patlatmak ve daha nice geleneksel değerler, eğlenceler...
Hangisi kaldı?
Şimdi çocuklar bilgisayar başında, gerçeği yaşamadan, sanal dünyanın pençesinde...
O yıllarda bile bu kadarını beklemiyordum...
***
Alaybey, babamla pazara gittiğim semtti benim için... Tek katlı, renk renk evlerin sıra sıra dizildiği alanda, köylerinden sepetlerine doldurdukları ürünleri satardı köylüler...
O yıllarda da pazarlık vardı, o dönem de para yoktu ama insanlık vardı, güleryüz, tatlı dil, gerçekçi ilişkiler...
Şimdi pazar yerlerinde köylü kaldı mı, bence bir elin parmakları kadar az...
Pazarın yerini hal mafyası aldı, pazarcının yerini de tüccar... Pazarlık yapmak ne mümkün, alırsan al, almazsan ben satacak birini bulurum, havası var ilişkilerde...
Sahte, iki yüzlü...
***
Şimdiki Girne Caddesi'ni bilirsiniz değil mi, o zaman yoktu! Aksoy Caddesi'nin bitişiyle, evler de biterdi.
Onun yerine geniş tarlalar, karpuz, patlıcan, domates bahçeleri çevrelerdi etrafı...
Şimdi modern binalar arasında sıkışıp kalmış karayolları evleri, o dönemin en lüks binalarıydı.
Birinde okul arkadaşım otururdu, oradan biliyorum. Nergis İstasyonu'ndan ötesi yoktu. Tek katlı tek tük binalar, uzaktan bakınca boylu boyunca bir köydü sanki...
Girne şimdi Karşıyaka'nın en modern caddesi... O da yetmedi, "Yeni"si de açıldı.
***
Bu anıların Karşıyaka boyutu...
Oysa hayatımda, İzmir'in daha nice ilçesi, nice semti, nice mahallesi var...
Hepsi birer değer...
Anneannemin oturduğu Halilrıfat Caddesi, sanki İzmir'in tarihidir. Şükür orada hala bir umut var.
Halamın yaşadığı Tilkilik, İki Çeşmelik birer birer geliyor anı yüküme...
Ya, üzüm bağlarıyla Buca... O daracık yolları, kargacık burgacık evleriyle Balçova, en modern caddesiyle Göztepe ve Hatay, şimdi yerini büyük bloklara bırakmış "Karafatma dağı", şeftali ve kiraz ağaçlarıyla çevrili Kemalpaşa, Levantenlerin yaşadığı köşklerin dizildiği Bornova ve daha niceleri...
***
Bugün anlattığım birçok değer, artık yok. Yaktık, yıktık, yok ettik, bitirdik. Sadece belleklerde yer etti o anılar...
Çocuklarımıza nasıl bırakırız geçmişi, o güzellikleri, o dönem yaşanan acıları, hasreti...
Bugün kulağımıza yapışan cep telefonlarının, o yıllarda olsaydı, nice ölümün önüne geçeceğini...
Ve daha nice anı bütününü...
Onu ancak bir kitap anlatır; iyi organize edilmiş, geçmişin o güzelim İzmir'inde yaşamış fikir adamlarından, yazarlarından oluşmuş bir kitap...
Yani, 41 İzmirli yazarın, İzmir'in 41 semtini yazması gibi...
Böyle bir kitap var artık, "İzmirim" dizisiyle...
Yukarıda kısacık bir bölümünü sığdırabildiğim sadece bana ait anıların binlercesi içinde...
Her İzmirli'nin başucunda olması gereken bir anı hazinesi...
Ve çocuklarımıza bırakacağımız en güzel armağan...
Emeği geçenlere selam olsun.

GÜNÜN SÖZÜ
Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.
TOLSTOY

Durum vahim!

Ekrana gelen dizilerde, tecavüz, öpüşme, sevişme sahnelerinin reytingi fırlattığı iddiaları, iki açıdan incelenecek özel bir durum.
Ya bizim toplum sapıttı, artık bacak arasına sarktı. Ya da dizilerin hamileri olan medya, sırf haber olsun diye, diziyi fazla abartma yolunu seçiyor.
***
Düşünün bir kez, yeni bir film çekiliyor, gündeme sadece sevişme sahneleriyle geliyor. Konu, monu kimin umurunda...
Türkiye'deki toplumsal değişimi, emniyet güçlerindeki Atatürkçü karşıtı yapılanmayı gündeme taşıyan Behzat Ç gibi sıradışı ve başarılı bir dizinin en çok izlendiği bölüm, Komiser Behzat'ın, savcıyı öptüğü anmış...
Gazete, bunu "öpüşme dizide reytingi fırlattı" diye veriyor.
***
Amacını aşan tecavüz sahnesiyle gündeme oturan "Fatmagül'ün Suçu ne" dizisiyle ilgili de aynı saptamayı yapmıştım.
Toplumda gerçekten bir "sapıklaşma" emaresi var.
Nerede belden aşağı film ve dizi yayında, millet ekran başında...
***
Bu açıdan bakınca, gazete ve televizyonlar, topluma yeni bir kimlik arayışı peşinde...
Aşktan, meşkten başka bir şey düşünmeyen, "götürmekten" başka laf etmeyen bir toplum inşa etmek...
Dikkat edin, oraya doğru bir gidiş var.
Bilinçli, hakkını arayan insanlar topluluğu kimsenin işine gelmiyor çünkü...
Yani, durum vahim.
Lütfen kendimize gelelim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA