Genç, dinamik, heyecanlı... Üstelik "Manisaspor" denince parlayan gözleri, siyah-beyaz aşkını hemen açık ediyor. Zaten Emre Hasgör'ü tribünden Manisaspor'un başkanlık koltuğuna oturdan da bu sevda. Para ve çaba harcıyor Tarzan'ı yüceltmek için. Bundan da çok mutlu... Yeni Asır'ın Manisa ziyaretinde O'na da uğramamak olmaz diyoruz. Bizi kulüpteki ofisinde ağırlıyor... Biz soruyoruz, o anlatıyor... Geçmişi, bugünü ve geleceği...
Borç yükü büyüktü
Tabii önce başkanlık koltuğuna oturduğu günden bahsediyor, ve diyor ki;
"Kulüp, Süper Lig'den düşmüş, önemli borçlarımız var. Öncelikle kulübün borç yükümüzü hafifletmek için neler yapebileceğimizi masaya yatırdık. Süper Lig'de kadroda yer alan yabancı oyuncularımızla yollarımızı ayırıp önemli bir borç yükünden kurtulduk. PTT 1. Lig'de hedef gidebilecek bir takım kurduk. Play Off finalinde kaybettik, ama doğru işler yapmaya devam etmek için yeniden yönetici arkadaşlarımızla sıkı sıkıya sarıldık ve yola koyulduk."
Aslında işin özeti bu... Kulübü borç yükünden kurtarıp, doğru adımlarla sportif başarıya yönelmek... Kulüp yöneticiliğinin alfabesi bir yerde... Emre Başkan neler yaptıklarını sıralıyor sonra; "Görev süremizde borcun yarısını ertirdik. Taksitlendirilmiş vergi borcumuz 10 milyon lira. Futbolculardan da sadece Benfica'ya bonservisiyle Portekizli santrfor Ariza Makukula'ya olan borç kaldı. Bunun dışında hiç kimseye borcumuz yok. Hem zirve yarışı yapıyoruz, hem de borçlarımızı kapatıp Manisapor'u artı haneye geçirmek için tüm planlarımızı yapıyoruz."
Heyecana ortak olsunlar
"Peki bunu nasıl başarıyorsunuz?" diyoruz, açık yüreklilikle anlatıyor;
"Süper Lig'e çıkma hedefimiz olduğu için kadroyu bozmadık. Satılan oyuncuların yerine de daha yetenekli gençleri koyduk. Altyapıya çok önem verdik. Dört kişilik bir antrenör ekibiyle Ege'yi taradık. Çünkü uzağa gitmeye gerek yok, Ege futbolcu fabrikası. Manisaspor için hayal ettiğimiz şeylere yavaş yavaş ulaşıyoruz. Manisa kenti heyecanımıza t ortak olmalı. Manisaspor için hayatımızda almayacağımız riskleri bir dakikada alıyoruz." MURAT ARABACI
Vitrinimiz çok zengin
Ara transfer döneminde tüm oyunculara Süper Lig'den taliplerin olduğunu belirten Manisaspor Başkanı Hasgör, bakın neler anlatıyor: "Mustafa Denizli'nin Azerbeycan'da başında olduğu takım, kaleci Volkan Babacan için 2 milyon euro bonservis bedeli verdi. Ama Volkan, (Ben Manisa'nın Süper Lig'e çıktığını görmeden bir yere gitmem. Burası benim yuvam oldu) cevabını verdi. Bekir'i Bursaspor'a 1 milyon liraya, Oğuzhan Kayar'ı 2 milyon 250 bine G.Saray'a verdik. Bu sezon her maçta oyuncularımızı izlemek için G.Saray'dan Beşiktaş'a, Kasımpaşa'dan G.Birliği'ne bir çok antrenör Şeref Tribünü'ne akredite yaptırdı. Ara transferde tüm oyuncularımıza teklif vardı. İstesek hepsini satar, borcu kapatırdık. Ama hedefe gitmek de önemli..."
METİN GÖKALP
Bir omuz yeter...
Kongrede aday olup, başkan seçildiğinde 'Kimdir, kimlerdendir?' diye, merakla sormuştum... 'Tribünden geliyor!' dediklerinde, ani bir refleksle; 'Eyvah, eyvah!' kelimeleri dökülüvermişti, dudaklarımın arasından... Birçok darbelere maruz kalmış olan Manisaspor'un kaportası, bana göre küllüm düzelemezdi artık!
Futbolun tarihçesinde, tribünlere teslim olan nice takımların sayfalardan tek tek silindiğini, zaman zaman isimleri aklıma geldiğinde, sadece bir anı olarak yad ettiğimi, konusu geçerken 'rahmetliden!' bahsedercesine üzüntülerimi ifade ettiğimden, başlarda Manisaspor'a karşı soğuk kaldığımı da, en sammiyetimle söyleyeyim.
Bahsettiğim malum kişi, Manisaspor'un mevcut başkanı Emre Hasgör... Eskişehir'de, kaybedilen acılı final sonrası takım elbise ve boynundaki kravatıyla koyduğu tepkiyi de yakından izleyince, 'Hah, tam da yakıştı!' dediğimi, itiraf edeyim...
Önceki gün gazetemden, 'Toparlan, Manisa'ya gidiyoruz. Sana da Başkan'dan bir randevu ayarladık!' dediler. Ben sordukça, güler bir yüz, çok samimi bir şive ve makamı dolduran bir vucut diliyle başladı laflamaya... Dakikalar ilerledikçe kafamdaki O'na karşı olan şablon yer değiştiriyordu, ufaktan ufaktan... Mesela saygın bir mali müşavir olduğunu, uzun zamanlar altyapıda görev aldığını, yavaş yavaş altyapıcılık deneyimleriyle bugün oynayan kadronun, taliplerinin ne kadar çoğaldığını öğrendim. Hatta; Manisaspor'un şu anki futbolcu ederlerinin, mevcut borçları karşılayabilecek olduğunu duyunca; bi hoşluk kapladı içimi... Takıma iki yıl içinde monte olacakların fazlalığı, izleme komitesinin çevre coğrafyalardan ucuza tespit ettiği kazandırılan yeni yetenekler de, tüm bunların cabası... Dedim ki, 'Biri hariç (Altınordu) alt sıralarda debelenen, aynı bizim İzmir takımları gibi!!!'
Sohbet uzadıkça ukalalığım arttı, samimiyetinden peş peşe dayadım soruları... Altyapının kendisine ait bir tesisi gerçekleştirmek, en büyük hayali... Evet, 'kiracıkla' böylesi gençler yetişiyorsa, 'ev sahibi olduğunda, ne cevherler çıkardı acaba?' gibisinden, o an bir soru geçiverdi aklımdan...
Yönetim kurulunun kendi ceplerinden yaptıkları takviyeleri, attıkları imzalarla aldıkları riskleri, Manisaspor'u yakından bilen insanlara sorunca öğrendim, yaptığımız sohbet sonrasında...
Evet, Manisaspor kanadında işler tıkır tıkır amma, ' Bilmeyen bilsin, bilmiyenler bilenlere sorsun!' diyerekten, geleyim fasulyenin faydalarına...
Lig ikinciliği için hesaplar hala geçerliManisalı, iki haftada bir, niye çoluk çocuk tribünde değil? Niye, niye? Bu biiir...
'Ortak Payda' Manisaspor'sa eğer, tonla siyasinin, tonlarca para harcayarak sürdürdükleri seçim yatırımlarında, gerekildiği kadar gündeme getirilmediğini söylüyor, sokaktaki Manisalı! Etti ikiiii...
Tarih sayfalarında kaybolmamak isteniyorsa, bu çocuklar omuzlarınızı omuzlarında hissetmeliler...
Bu da üçüncüsü... Çünkü; 'Manisaspor'u seviyorum!' demekle yürümüyor, o peynir-ekmek gemisi!