Bundan üç yıl önceydi sanıyorum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir'in güneyine ve kuzeyine yapılacak statlarla ilgili bir basın toplantısı düzenlemişti fuarda...
Orada şöyle demiştim Başkan'a... "Gazeteci olarak değil, İzmirli bir futbolsever olarak soruyorum... Nasıl, ne şekilde, kim tarafından yapılacağı hiç önemli değil... Ben ne zaman koltuğunda rahat oturabileceğim, devre arasında tuvaletini kullanabileceğim (zira Alsancak'ta böyle bir şansınız yok), zemini düzgün, skorbordu çalışan bir statta maç izleyebilirim... Bana bu konuda bir takvim verebilir misiniz?" diye... Ne yazık ki veremedi...
Mavişehir "rant var" diye kabul görmedi... Örnekköy'de yüksek maliyetten... Atatürk Stadı için "olimpik" dediler, Alsancak için "nostaljik", Yalı için "trafik" bahanesini ortaya atarken birileri, "Gürültü olur, rahatımızı bozmayın topunuzu keserim" dedi kimileri... Yargıya gittiler. Gürsel Aksel "şehrin göbeği" dediler, ruhsat vermediler...
İhalesi bitmiş, ödeneği çıkmış projeler engellendi. Kime ne ki, o statlar kulüpleri kurtaracakmış?...
Hesapta siyasi rant var çünkü... Yani "ben yapmazsam, kimse yapmasın" mantığı...
Sonuçta İzmir takımları iç saha maçlarını oynamak için Manisa'ya, Sakarya'ya taşınmaya başlayınca film koptu.
İşte bu noktada İzmirliler girdi devreye... Benim gibi, "Rahat koltukta, tuvaleti olan, skorbordu çalışan, zemini halı gibi" statlarda maç izlemek isteyenler... "Yeter artık" dediler, "Yeteeeeer..."
Yarın sokağa dökülecek, mesajı verecekler... Karşıyakalısı, Göztepelisi, Altınordulusu, Bucasporlusu, Altaylısı, İzmirsporlusu, Menemenlisi, hepsi el ele...
Sakın duymazdan gelmeyin... Sakın bu talebi siyasi düşünüp göz ardı etmeyin... Çünkü bugüne, onları hep karşı karşıya gördünüz... Omuz omuza verdiklerinde gösterecekleri kararlılığı hayal bile edemezsiniz...
Sonuçta hesabın kesileceği yer "sadık..." Sonra "Biz her şey unutulur gider "sandık" demeyin... Benden söylemesi...