Birkaç yıldır şekillendirmeye çalıştığım bir tezi, şimdi daha net ifade etmek istiyorum:
Emanat-ı Kudsiyye, yani Kutsal Emanetler; Topkapı Sarayı'ndan alınmalı ve Ayasofya'da sergilenmeye başlanmalı.
Çünkü...
1- Emanat-ı Kudsiyye bize, 3. Mütevekkil ve 2002 alim tarafından Ayasofya'da bir biat töreni ile teslim edilmiştir.
2- Bu kimliği ile Ayasofya, sıradan bir kilise olmaktan çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarındaki bütün kiliseleri, cemaati varsa ibadete açar. Özgürlük alanı bu kadar geniştir. Ancak Ayasofya'nın hilafet transferinin yapıldığı yer olarak BAŞKA bir anlamı vardır.
3- Madem Ayasofya'nın şu andaki statüsü müzedir, o halde müze fonksiyonu göstermelidir. Yani, ilgili eserler, içerisinde sergilenmelidir. Emanat-ı Kudsiyye de en önemli ilgili eserler koleksiyonudur.
4 - Bu sergilenme ile birlikte, Ayasofya'da 24 saat Kur'an-ı Kerim okunmaya başlanacak ve maksat hasıl olacaktır.
5 - AYASOFYA KAT'İ SURETTE TEK BAŞINA CAMİ OLARAK AÇILMAMALIDIR. AYASOFYA'NIN KUTSAL EMANETLER SERGİLENMEDEN CAMİ OLARAK HİZMETE AÇILMASI, ONUN SEMBOLİK ANLAMININ YOK OLMASI DEMEKTİR.
Ellah Teala'ya şükür Türkiye topraklarında cami sıkıntısı yoktur ve Ayasofya da sıradan bir camiye dönüştürülmemeli, anlam kaybına uğratılmamalıdır.
6 - Şu halde; Ayasofya ile ilgili önceliğimiz, Emanat-ı Kudsiyye'nin orada sergilenmesi olmalıdır. İbadete açılması eşzamanlı tartışacağımız bir konudur.
Vesselam.