• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Çin’in önlenemez yükselişi CAHİT SÖNMEZ

Çin'in önlenemez yükselişi

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.11.2009, 00:00
Çin kriz dinlemeden olanca hızıyla büyümeye devam ediyor. Sadece birkaç ülkenin büyüyebildiği olumsuz küresel iktisadi koşullar altında bile Çin yüzde 9 civarında büyüme hızı yakalayabildi. 2009 yılını büyüme ile kapatacak ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az görünüyor. Çin'in olağanüstü büyümesini yüzde 5.5 ile Hindistan takip ediyor, Mısır, Endonezya ve Pakistan da yüzde 3-4 aralığında büyüyebilecek ülkeler bu yıl için.
Küreselleşmenin hız kazandığı ve zirveye ulaştığı 1990'lı yıllarda, dünya nüfusunun dörtte birinden fazlasına sahip Çin, dış ticarette rekabet güçlerini korumak isteyen ülkeler için tam bir biçilmiş kaftandı. Çünkü, günde sadece birkaç övün yemek yiyebilen, geliri insani yaşam koşulları ile bağdaşmayan Çinliler bir Amerikalı'nın ya da bir Avrupalı'nın saat ücretinin yüzde birine razı idi.
Ucuz işgücüne bir de bedava topraklar eklenince büyük firmalar "üretim merkezlerini" Çin'e taşımaya başladılar. Çin daha fazla doğrudan yabancı sermaye çekme politikası çerçevesinde vergi teşvikleri ve ucuz elektrik kullanımı gibi faktörler de devreye sokunca süreç otomatikman hızlandı.

BENZER SENARYO
İlk başlarda Batılı firmaların işine gelen bu süreç son yıllarda farklı bir boyut kazanıyor. Konuyu biraz açalım...
ABD ve AB orijinli firmalar benzer süreci ilk olarak Uzakdoğu Asya ülkelerinde yaşamışlardı. Üretimler Hong Kong, Tayvan, Tayland, Singapur ve Malezya'da yapılıyor, oradan kendi ülkelerine ihraç ediliyordu. İhracata dayalı büyüme politikaları sayesinde bu ülkeler "Uzakdoğu Asya Kaplanları" unvanına hak kazanmışlardı. Tabi, firmaların hızlı büyümesinin finansmanı "ABD ve AB kaynaklı kredi kuruluşlarından" geliyordu. Bu sayede her şey batının kontrolü altında seyrediyordu. Sonuç, malumunuz... 1997 krizi.
Aynı film benzer senaryo ile Çin'de de çevrilecekti. Ancak, Çin büyümede batı finansmanına ihtiyaç duymayınca kontrol ABD ve AB ülkelerinden çıkmış oldu. Bu arada, Çin ulusal parası yuanı dolara sabitleyerek tüm kontrolü kendi eline geçirdi ve dışsal faktörlere kendisini mümkün olduğunca kapattı. 2.27 trilyon dolar ile döviz rezervi en büyük ülke.

TEMEL VERİLER
Kendi kaynakları ile büyüyen Çin bugünlerde önlenemez bir çıkış yaşıyor. Bu yıl Çin'in milli geliri 4.75 trilyon dolar civarında olacak. 2010 yılında ise yaklaşık yarım trilyon dolar artışla 5.26 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Eğer tahmin gerçekleşirse Çin Japonya'yı geçerek ABD'den sonra ikinci büyük ekonomi olacak. 5 yıl sonra da 8 trilyon doların üzerinde bir milli gelir ile Avrupa'nın lokomotif ülkeleri Almanya, Fransa ve İngiltere'nin toplamını aşacak.
Amerika, Çin'in bu çıkışından oldukça rahatsız... Birkaç veriye karşılaştırmalı göz atarsak ABD haksız da sayılmaz. Örneğin, Çin'in dış ticareti 280 milyar dolar artıda iken, ABD 575 milyar dolar açık veriyor. Bütçe açıklarında da durum Çin'in lehine. Bütçe açığının milli gelire oranı ABD'de yüzde 11.9, Çin'de ise sadece 3.4. Endüstriyel üretim bu yıl ABD'de yüzde 6.1 geriledi, Çin'de tam tersi yüzde 16.1 yükseldi. O kadar nüfusa rağmen işsizlik oranı da ABD'nin altında.
Çin son yıllarda kazandığı ekonomik gücünü siyasi alana da taşımaya çalışıyor. Rusya, Hindistan ve zaman zaman İran'ı da alarak bütünsel tavır sergiliyor. Bir yerde, ABD'ye aba altından sopa gösteriyor diyebiliriz.
Bakalım satranç oyunu nasıl sonlanacak?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA