Gazinocular Kralı Atalay Noyaner'i kaybettik.
O, gazinocular aleminin son imparatoruydu. Atalay Noyaner, artık aramızda yok. Bir kalp krizi İzmir'in bu müstesna çocuğunu şu fani dünyadan aldı.
Üniversite mezunu bir gazinocuydu. Bu meslek Atalay Noyaner için bir geçim kaynağı olmaktan daha çok, yaşadığı kente ve çevreye hizmet için bir araçtı.
En büyük keyfi de, öğrencileri sevindirmekti. Bu konuda konuşmazdı ama yakın çevresinden öğrendiklerimize göre Atalaya Noyaner, 50'den fazla öğrencinin arkasındaydı. Aralarında üniversitede okuyanlar da vardı, ilköğretimde okuyanlar da. Bu iş için de öğrencilerin bütün masraflarını karşılamakta vardı.
Her öğretim yılı sonunda yapılan mezuniyet gecelerini beş kuruş almadan gazinolarında düzenlemek, Atalay Noyaner için asli bir görevdi. En büyük keyfi de bu geceler sonrasında okul idareleri tarafından verilen teşekkür plaketlerini çalışma odasının duvarlarına çakıp, gurur dolu bakışlarla seyretmekti.
***
Bir saz sanatçısı yokluk içinde hayatını kaybetmişti. Ailesi perişan, cenaze neredeyse ortada kalacaktı.
Gizli bir el uzandı. Ve o cenaze kaldırıldı. Mevlitler okutuldu. Aileye kendi ölçüleri içerisinde bir de aylık bağlandı. O gizli el, Atalay Noyaner'di.
Noyaner, Türkiye'de bir ilkti. Üniversite mezunu bir gazino patronunun patronunu, Türkiye Atalay Noyaner'in şahsında görmüştü.
Fuar Akasyalar Gazinosu'nda baba mesleği olarak atıldığı bu hayatı, Maksim'de sürdürmüş. Turkuaz dünyasında taçlandırmıştı. Bülent Ersoy ile başlayıp, Muazzez Ersoy ile devam eden sanatçı zincirinin halkalarında çok yıldızlı İzmir'i taşıyan Atalay Noyaner'di.
Fahrettin Aslan'ın vefatı sonrasında birçok menejer Atalay Noyer'in kapısını çaldı:
"Abi İstanbul'a gel" dediler.
Bu menejerlerin aldıkları cevap şöyleydi:
"İzmir'de doğdum, İzmir'de doydum, İzmir'de öleceğim."
Atalay bir vizyondu. Bu alem içinde ağzına bir yudum içki koymamış, bir nefes sigara içmemişti.
Göztepe formasıyla bir de spor hayatı vardı. En büyük hedefi de, Turkuaz tesislerini en mükemmel şekile getirmek ve işletmekti. Bu iş
şimdi kızı Berna'ya düşüyor.
Nur içinde yat Atalay.
hayattan
Bayraklı'da okuma atılımı
Bayraklı Halk Eğitim Merkezi ve Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) işbirliğiyle okuma yazmayı öğrenen 300 kadına sertifikaları verildi. Bayraklı ilçesinde hiç okula gitmemiş, büyük çoğunluğu evli bayanlardan oluşan kursiyerler, okuma yazmanın yanında çocuk yetiştirilmesi, engelli hakları, sosyalleşme gibi birçok konuda eğitimden geçirildi.
* * *
Tepekule Kongre Merkezi'nde gerçekletirilen törene, Bayraklı Kaymakamı Kaan Peker, Bayraklı İlçe Milli Eğitim Müdürü Şahan Çoker, Bayraklı İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Kocakalay, AÇEV Okuma Yazma İzmir Saha Sorumlusu Fatoş Dayıoğlu ile çok sayıda öğretmen ve kursiyerler katıldı.
Törende konuşan Kaymakam Kaan Peker, hayata çok erken başlayıp anne olan çok sayıda kadının çeşitli nedenlerle okuma yazma öğrenemediğini belirterek, "Kadınlar iyi bir aile hanımı, çocukları yetiştiren bir anne olduğu için çok farklı bir konuma sahiptir. Geleceğin sağlıklı yetişebilmesi için annelerin iyi eğitimli olması gerekir. Bu anlamda bu kursa katılıp sertifika alan kadınlarımızı gönülden kutluyorum" dedi.
Bayraklı İlçe Milli Eğitim Müdürü Şahan Çoker ise, geçtiğimiz yıl ilçede 9 bin kişinin halk eğitim faaliyetlerinden yararlandığını, bu yıl bu rakamın 18 bine ulaştığını ifade etti.
AÇEV Okuma Yazma İzmir Saha Sorumlusu Fatoş Dayıoğlu da, geleceğin bireylerini yetiştiren annelere büyük bir görev düştüğünü ifade ederek, "Annenin sağlıklı bir nesil yetiştirmesi için öncelikle kendini iyi yetiştirmesi gerekir. Bu da ilk olarak okuma-yazmayı bilmesinden geçer. Büyük bir azimle gelip okuma yazmayı öğrenen kadınları kutluyorum" dedi.
fıkra
Kazanç
Bir Avrupa turnesinden dönen ünlü ve palavracı müzisyen, yolda yakın bir dostu ile karşılaştı. Palavracı şöhret, konserlerden övgü ile bahsettikten sonra, arkadaşına sordu:
"Ne para kazandım, biliyor musun?"
"Biliyorum, yarısını..."
"Ne demek o? Neyin yarısını?"
"Neyin olacak?.. Bana söyleyeceğin rakamın yarısını..."