Hüseyin Çalışkan, KSK'nin başkanıdır.
Hüseyin Çalışkan aynı zamanda Karşıyaka Belediye Başkan Yardımcısı... Hemen belirteyim. Karşıyaka Spor Kulübü sıradan bir camia değildir.
Karşıyaka da Türkiye'nin en büyük ve köklü ilçelerinden biri. Zaman zaman il olması da gündeme geliyor. Karşıyaka Spor Kulübü de sıradan bir oluşum değildir. Ne Göztepe'ye, ne Altay'a hatta ne Fenerbahçe'ye, ne de Beşiktaş'a benzer. KSK, Türkiye'nin en büyük kulübüdür, 16 branşla Türkiye rekoru kırmış, tarihe geçmiştir. Futbolun yanı sıra özellikli olarak basketbol, yelken, voleybol ve tenis ağırlıklı, yüzme, su topu, atletizm, güreş, boks, hentbol, judo, tekvando, bisiklet, hatta dağcılık branşlarında bile faaliyeti vardır. Diğer kulüplerin hiçbirinde böyle bir zenginlik yoktur. Yasalar gereği kurmak zorunda oldukları şubeler, göstermelik birer kuruluş konumundadır.
Kaf-Kaf'lar, sıkıntılara ve kimi zaman yönetim hoyratlıklarına rağmen ayakta kalmayı başarmıştır ve başarmaktadır. Bu da temelinin ve dayandığı çekirdek kitlenin sağlamlığındandır.
***
İşte bu yapı içindeki kulübe başkanlık yapacak adamın, başka işi olmayacaktır, olmamalıdır, gününün 24 saatini kulübün çeşitli aksiyonlarını da yöneterek geçirmek zorundadır. Bunu beceremedi mi, "çuvallama" kaçınılmazdır.
Hem Karşıyaka Kulübü'nü yöneteceksin, hem de Türkiye'nin en büyük ilçelerinden birinin ve il adayı bir kentin Belediye Başkan Yardımcılığını üstleneceksin... Ayrıca parti içi görevlerden, siyasetten de geri kalmayacaksın. Bu herkesin altından kalkacağı bir yük değildir. Ve Hüseyin Çalışkan'ın bu tabloda günahı da yoktur.
***
100. Yıl şerefine Süper Lig hayali ile çıkılan yolda, varılan noktaya ve tabloya bakalım: "Şampiyonluk hayali kuranlar, şimdi kümede kalma yollarını arıyor."
Peki çare?
Onursal Başkan Selçuk Yaşar'ın iyileşir iyileşmez, kulübün akil adamlarını bir araya getirmesi, onların önerilerini dinlemesidir. Milyonluk Karşıyaka camiası, Yaşar Holding bünyesine sızmış "Çakma (!) Karşıyakalılar"ın dayatmalarından rahatsızdır. Ben, Onursal Başkan Selçuk Yaşar'ın 50 sene önce birlikte yola çıktığımız günlerin heyecanını bir kez daha yaşayacağına ve yaşatacağına inanıyorum.
kentten
500 yıllık tarihi hanın çatısına split klima!
Prof. Ahmet Yemenicioğlu İYTE Gıda Mühendisliği Bölümü'nde görevli bir bilim adamımız. Ahmet Yemenicioğlu, hayatta en büyük zevkini şöyle açıklıyor: "Kızlarağası Hanı'na gitmek, ortamını solumak ve orada çay içmek. Hiç şüphesiz şehrimizde turist aktivitesinin de merkezi burasıdır."
Ama Yemenicioğlu'nun Kızlarağası Hanı ile ilgili ilgililere ışık tutacak saptamaları var, dinliyoruz:
"Bir yandan İzmir'in turizm merkezi olması için herkes büyük uğraş veriyor, diğer yandan handaki esnafımız 500 yıllık tarihi hanın çatılarına split klimaları bilinçsizce, gelişigüzel dolduruyor. Geçtiğimiz gün hemen yanımdaki İngilizce konuşan turistler 2. kattan fotoğraf çekerken bu ilkel görüntüyü birbirlerine gülerek anlatıyorlardı.
İzmir gibi ülkenin en modern bir köşesinde böyle birşeye nasıl izin verildiğini şaşırarak ifade ettiklerini duydum ve utandım. Esnafımıza olan saygımız sonsuz ama onların da basit zevkler uğruna, bu otantik, tarihi güzelliğe aykırı davranmaması da gerekir.
Araştırılırsa dünyadaki benzer tarihi mekanların oranın yapısı tahrip edilmeden, nasıl ısıtılıp, soğutulduğu kolayca öğrenilebilir. Bu şekilde hanın daha güzel görünmesi ve daha fazla müşteri çekerek esnafın kazancının artırılması sağlanabilir.
Bu hususu esnafı da suçlamadan ve küstürmeden ancak soruna çözüm getirecek şekilde gazetenizde dile getirirseniz size minnettar kalırım."
küpe
Güzellik kudrettir, kılıcı da tebessümdür.
Charles Reado
günün fıkrası
Öğrenim dediğin
Ziraat fakültesini yeni bitirmişti. Bir gün babasına şöyle dedi:
"Ne kadar modası geçmiş usullerle çalışıyorsnuz, babacığım. Eğer bu çalışmayla devam ederseniz, mesela şu ağaçtan yılda on kilo elma elde edemezsiniz."
Babası tasdik etti:
"Elbette edemeyiz oğlum. Çünkü o elma değil, armut ağacı..."