Başlıktaki söz çok önemli...
Herşeyden korkan, herşeyi tabu kabul edip konuşmayan-konuşturulmayan, yok gören, yokmuş gibi davranan, yok dersek olmadığını sandığımız dönemler artık bitiyor.
İşte çevremizi görüyüroruz. Irak, Kuzey Irak (!), Suriye sorunlu... Ki ne sorun...
***
29 Ağustos'ta BASİFED, Kürt sorununun çözümüne katkı sağlamak için İzmir'de çalıştay düzenliyor.
BASİFED, Doğu Güneydoğu Sanayi ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) işbirliğiyle gerçekleştirecek bu çalıştayı... Artık konuşuyoruz, konuşacağız, konuşmalıyız. Aynı şekilde İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi ve Anadolu Birliği Derneği Genel Sekreteri Alaattin Hepözdemir de "Artık susulmaması gerekir" diyenlerden. İTO'nun son meclis toplantısında da konuştu.
Bakın neler diyor:
* Sorunu şiddetle, silahla bugünkü yöntemlerle çözmek mümkün değildir?
Bu sorunun Cumhuriyet'in kuruluşundan beri sürdüğünü bilmiyor muyuz?
Yapılması gereken şey, kapsamlı bir yol haritasıyla açılıma devam etmek, herkese şemsiye olacak yeni bir anayasadır. Kürt sorununun nihai çözümü için cesaretle radikal çözümler üretmektir.
* Artık içimiz derinden acıyor.. Artık kimsenin tahammülü kalmadı. Artık bu genç ölümler bitmeli.. Şiddet, savaş ve her türlü baskı bitmeli. Silahlar artık toprağın derinliklerine gömülmeli.
* Kimin ne derdi varsa yasal ve demokratik yollarla derdine derman aramalı. En acil ihtiyacımız barıştır. Bu meclis umut veriyor. Başbakan Erdoğan'ın, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, Bakan Beşir Atalay'ın, Leyla Zana'nın çabaları sorumlu ve sağduyulu mesajları umut veriyor.
* Meclis'te bu siyasi şahsiyetler bir şanstır. Önemli bir şans da MHP lideri Devlet Bahçeli'dir. Bahçeli gerçekten sorumlu bir devlet adamıdır. Yeter ki hükümet azimli, kararlı ve gerçekçi bir proje sunsun. Herkes bu projenin arkasında duracak.
hayattan
Kulüp Orhan için
Kulüp Orhan bir meyhane miydi?
Cevap, okkalı bir "Hayır..." olacak.
Peki Kulüp Orhan neydi?..
Bunun en güzel tarifini rahmetli Nezih Acun vermişti:
"Burası bir meyhane değil, burası İzmir efkar-ı umumiyesi...Vali de burada, belediye başkanı da. Milletvekilleri de, gazeteciler de... Hepsinin ötesinde İzmirli burada.... Kentin kalbi de burada atar."
* * *
Orhan Hoşkan'ın "Kulüp Orhan" diye anılan mekanı, Alsancak'ın ünlü Bornova sokağının girişinde sağdaki ikinci kapı.
Toplumun bütün katmanlarının temsilcilerini zaman zaman burada bulabilirdiniz.
Seviyeli bir muhabbet ve hepsinin ötesinde rakı keyfinin ve coşkusunun üstüne çıkamadığı bir saygı halesi...
Kapı girişinde herkesin gözüne çarpan bir "çan" vardı.
İzmir'in popüler simalarından Ayı Nezihi "Acun" hergün 19.30-20.00 arasında bu kapıdan içeri girer girmez o çan işlemeye başlardı.
Özdemir Hazar ağabeyimizin köşesine kimse oturmazdı. Bir başka köşenin sahibi de Kral Burhan "Güneş" ti.
Hemen yanındaki vitrinde gün aşırı tüneyen bir popüler kişi daha vardı. Ünlü Form Dekorasyon'un kurucusu sevgili ve rahmetli bacanağım Fikret Tan "Figo" idi.
* * *
Işık Ersan, Bahri Balıkçılar, Turgut Pura, Mustafa Öklü, Zafer Çapkın, Mehmet Ali Tekayak, Reşidaki Orhan, Rüştü Güneş, Resai Oruç, Kulüp Orhan'ın müdavimlerinden...
Metin Coşkuneren, Fabio Kapadonna, Şadan Gökovalı, Onur Şenli de Kulüp Orhan'da sık sık rastlanan isimlerden...
Ve, bu güzel mekanı tek başına omuzlayan Orhan Hoşkan'ı geçtiğimiz hafta sonu kaybettik.
İzmir, "Özünden İzmirli" bir insanını kaybetti.
Hepimizin başı sağolsun...
Çeşme'de palmiye katliamı
Ilıca'ya hayat veren otellerden biridir Marina Otel...
Ilıca Çeşme'nin nasıl kalbiyse, Marina Otel de Ilıca'nın şah damarı.
Yapısı ve işletmesi ile Çeşme'ye yakışan bir kurum oldu burası.
Ne var ki, geçtiğimiz hafta içinde bu güzelim otelin önünde yıllarboyu unutulmayacak bir çirkinlik yaşandı.
Daha doğrusu bir doğa vahşetiydi bu...
Marina Otel'in hemen dibinde boy vermiş palmiyeler yüzlerce kişinin gözleri önünde kesildi.
Palmiyeler heem söküldü, hem kesildi.
Testereler hınçla işledi.
Sağdan soldan tek-tük protesto haykırışları yükseldi ama, takan olmadı.
Faik Tütüncüoğlu'nun Belediye Başkanı olduğu bir kente doğrusu yakışmadı.
küpe
İnsan ya acılarını unutmasını ya da kendi mezarını kazmasını bilmeli.
Balzac