• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Perdenin arkası ve önündeki adaylar ERKİN USMAN

Perdenin arkası ve önündeki adaylar

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.09.2013, 00:00
Seçim henüz sokaktaki vatandaşın "gündemi" değil ama siyasi partiler çoktan yola çıktı. İç ve dış hamleler Mart 2014'e göre hesaplanırken, partililer de aday adaylıklarını açıklıyor, başvurularını yapıyor. Siyasi tansiyon yükseliyor. Gazetelerin politika sayfalarını da bir süredir "Dosya aldı, dosya verdi" başlıkları süslüyor.
"Dosya almak" aslında bir çeşit deyim... Partililer başvuru dosyası alıp, doldurup teslim ederek siyasi teamülleri yerine getirirken, partiye de gelir kazandırır.
Malum siyasi partilerin gelir kalemleri bizde kesin çizgilerle belirlenmiştir. En büyük gelir kalemini bizzat devlet kendisi verir. Diğer kalemler ise işte bu zamanlarda gündeme gelir. Partililer partilerinden aday olmak için dosya alırken, partisine bağışta bulunur. Her makamın ayrı bir bağış bedeli vardır. Bu dosya alma, verme sürecindeki bağışlar ile parti, seçim döneminde örgütlere aktaracağı harcama kalemlerinin bir kısmını karşılar.
Kişi ise partisinin kurullarına aday adayı olduğunu resmi olarak bildirmiş olur. Dosya almak bağlayıcı bir karar mıdır? Hayır, değil. Aday gösterileceğin anlamına gelmez. Bambaşka bir kişi de aday gösterilebilir. Partiye üye olmayan başkaları da... Ancak, siyasi nezaketi bilen siyasetçiler için bu süreç partiye olan bağlılığın bir ifadesi, bir göstergesidir.
Politikaya yıllarını vermiş, politikanın içenden gelmiş partililer için bu süreç önemlidir. Çünkü, siyasi etik bunu gerektirir. Partili, partisinin belirlediği zaman içinde, partisinin belirlediği kurallar çerçevesinde, aday adaylığını resmileştirir.
Kızalım kızmayalım, beğenelim beğenmeyelim ama hakkını verelim, Hakan Tartan ve pek çok başka CHP'li isim bunu yaptı. Tartan çıktı dedi ki: "Aziz Başkan'a saygım sonsuz, başvurum öncesinde kendisini arayıp bilgilendirdim de. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne talibim. Partim bu sürecin nasıl işlemesini istiyor ise o kurallara uyarım. Benim örgüt bilincim, siyasi etiğim bunu gerektirir."
Bu bir rakip olma süreci, nezaketsizlik, terbiyesizlik değildir. Bu bir siyasi süreçtir. Bir parti üyelerine, "2 Eylül 2013 saat 17.00 aday adaylığı için son başvuru zamanıdır" demiş ise partililik, bu kurala uygun davranmayı gerektirir.
Bunun dışındaki bir yönteme, yani hem adaylık kulisi yapıp hem de aday adaylığını resmileştirmemeye ne denir? Bunu da size bırakıyorum.

kentten
Yakıştı mı bu pislik sana ey güzel Ege?

Şu beğenmediğimiz Yunan'ın adalarına gezmeye gidince şehirsel ve çevresel estetik anlayışına bakıp içimizi çekiyoruz. "Neden bizim Egeli turistik beldelerimiz Çeşme, Kuşadası, Didim, Bodrum, Marmaris ve diğerleri böyle değiller" diyoruz.
Yunan adalarında yapılara tek tek bakarsanız belki mimari şaheserler göremezsiniz.
Ancak bir bütünlük, bir uyum, bir devamlılık var. Komşuya, çevreye, insana saygı var. Binaların neredeyse tümü tertemiz, beyaza boyanmış, onları begonviller, sardunyalar süslüyor, palmiyeler gölge getiriyor. Mimari dil genel bir uyum içinde. Bina ölçeği insanı ezmiyor. Sokaklar geleneksel taş ile döşeli, kanserojen asfalt çok az. Tabela terörü yok. Ve de en önemlisi her köşede çöp dağları yok.
* * *
Türkiye'nin ünlü kentbilimcisi Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp'in bu konuda daha diyecekleri var.
Prof Alp'i dinleyelim:
"Ancak bizim Ege'de durum farklı.
Çöpler dağ boyu, çöp bidonları leş, pislik etrafa yayılmış... Sağlık açısından mı ağlarsınız görsel açıdan mı?
Buralara yerli, yabancı turistler geliyor. Ayıp olmuyor mu hanımlar, beyler, başkanlar...
Buralar seçkin turizm bölgelerimiz, en gelişmiş batılı yörelerimiz, buralarda belediyeler yazlıkçılardan çeşitli başlıklar altında büyük paralar topluyor. Bir tanesini ödeme hemen suyun kesiliyor.
* * *
Pek tabii bu resimler tüm Ege Bölgesi'ni temsil etmiyor. Bu yüz kızartan kareler bir hafta evvel Ege sahiline yakın bir bölgede çekildi. Denize yakın demek, seçkin, pahalı alanlar demek. Bidonların yazılarını inceleyenler bu fotoğrafların nerede çekildiğini az çok tahmin edebilirler.
Kıyı Ege'de çevrelerini temiz tutan idareleri ve halkları tenzih ediyor, bu pisliğe neden olanları ve bu durumu sonlandırmayanları Allah'a havale ediyorum.
Bu pespaye görüntüler ne Ege sahillerimize, ne de Türkiyemize yakışmıyor.
Bir milletin ulaştığı medeniyet çizgisi şehirlerinin görüntüsüyle doğrudan orantılıdır.
Daha ne diyeyim a dostlar?"

küpe
Kadın çok defa en çok hoşlandığı şeye dudak büker.
Shakespeare

geçmişten
İngiliz ile evlilik

Enver Paşa'nın babası Ahmet Paşa, Malta'da sürgünde bulunan Süleyman Nazif'in yanına gönderilmişti.
Süleyman Nazif, bir gün Paşa'ya, "Paşam, sizi bir İngiliz kızı ile evlendirelim" dedi.
Ahmet Paşa hayretle, "Durup dururken nereden çıktı bu teklif" diye sorunca, Nazif Ahmet Paşa'nın İttihatçı oğlu Enver'i kastederek şu cevabı verdi:
"İlk evliliğinizden bir oğlunuz oldu. Koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nu batırdı. Belki İngilizle evliliğinizden de bir oğlunuz daha doğar, o da İngiltere İmparatorluğu'nu batırır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA