İzmir insanının, 'Basmane Çukuru'ndaki çirkinliği tartıştığı şu günlerde, size bir 'mini çukur' olayını anlatmak istedim.
Olay yeri Karşıyaka'da metro istasyonu çıkışı ve dolmuş durakları önü...
Yaş 65... İki çocuk annesi emekli öğretmen Şenay Onuk kaldırımdan adımını atarken dengesini kaybetti, oraya yığıldı.
Düşme sonucu sağ bacağı iki yerinden kırılan talihsiz kadın ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Özel Gazi Hastanesi'nde ameliyata alınan Onuk'un bacağı alçıya alınırken, avukatlık yapan oğlu Ozan Can Onuk, olayın sorumluları hakkında dava açtığını söylüyor.
* * *
Bir ihracat firmasında çalışan kızı Deniz İdil Onuk ile birlikte hastaneden dönen Şenay Onuk, kaldırımdan adımını atarken yoldaki yaklaşık 5-10 santim derinliğindeki çukur nedeniyle oluşan eğim yüzünden dengesini kaybetti. Diğer adımını atamadan bir anda ayağı burkularak yere yığılan Şenay Onuk bir daha yerden kalkamadı. Annesinin yere düştüğünü gören Deniz İdil Onuk, yardım çığlığı atarken, çevreden yetişen vatandaşlar ambulans çağırdı.
* * *
Kısa sürede olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Şenay Onuk'un sağ bacağının kaval kemiğinde iki yerden kırık oluştuğu tespit edildi. Onuk'un kırılan bacağı özel çivilerle plaka ve titanyum takılarak alçıya alındı. Şenay Onuk'un İl Genel Meclisi eski üyesi ve milli futbol hakemi olan eşi Mithat Onuk, kızı Deniz İdil Onuk ve avukat oğulları Ozan Can Onuk, bu olayın peşini bırakmayacaklarını söylediler.
Şenay Onuk 6 ay boyunca yürüyemeyecek.
kentten
Eski ve Yenifoça'da gökyüzü zift gibi!
Her yıl, özellikle yaz aylarında Eski ve Yeni Foça'da yaşanan gerçektir bu...
Önce uzun, seri bir rüzgar ezer, ardından gökyüzünü kara dumanlar kaplar.
Bu zift siyahının ardından köylere çöken ağır koku da işin finali gibidir.
Çoluk-çocuk, yaşlı-genç, kadın-erkek binlercenin sağlığını temelden tehdit eden bu tablonun temelinde çevredeki demir çelik tesislerinin, gemi söküm çalışmaları yatıyor.
Her iki Foça'nın merkezleri, Gencelli, Kozbeyli, Ilıpınar, Sazlıca gibi yerleşim merkezlerinden kaçan kaçana...
Selim Soylu yüzlerce Foçalı adına gönderdiği şikayet yazısında:
"Yaz tatili için gelenler buralarda perişan oluyor. Çoluk çocukları hastalanıp gidiyor. Geldiklerine, geleceklerine bin pişman oluyorlar" diyor ve ekliyor:
"Bu fabrikalara hammadde taşıyan kamyonlardan yollara dökülen molozlar da ayrı bir facia... Büyük kısmı demir parçası olan bu atıklar, o yollardan gelip geçen araçların lastiklerini parçalıyor. Araçlar yönlerini şaşırıp kazalar oluyor. Yöneticilerimiz ise uyuyor."
günün fıkrası
Kimlik kartı...
Temel, Karadenizliliğin verdiği yırtıklık ve kendine özgü yaklaşamı ile çevresinde çok iyi bir çapkın olarak tanınıyordu.
İzmir'e geldiğinde yine oldukça başarı kazanmış ve bir genç kadının kalbini çalarak onun yatağına girmeyi başarmıştı.
Gecenin karanlığı içinde genç kadın ilk kez birlikte olduğu Temel'e dönerek şuh bir sesle mırıldandı:
"Sevgilim, bir tanem! Şimdi erkek olup olmadığını göster bakalım..."
Temel yataktan kalkarak ileride duran sandalyeye doğru ilerledi ve oraya bıraktığı ceketinin ceplerini karıştırmaya başladı.
Onun bu halini gören kadının şaşkın bakışları altında Temel, büyük bir üzüntü ve düş kırıklığı ile yatağın kenarına gelerek konuştu:
"Kusura pakmayasun sevculum. Kimlik kartımı evde unutmuşum..."
laflama
* Kadınların diyorum, kos-KOCA sorunları vardır günümüzde.
* Benim derdim çok daha başka... Mars'ta hayal kurmak var mıdır acaba?
* Aşk bence tesadüflerden daha çok teessüfleri sever. Sevenler birbirine teessüf edip dururlar habire, habire, habire!
* Bakıyorum gençliğe. Hiç bir kalıba oturtamıyorum. Bir yozlaşma ki sormayın. Mundar gençlik yetişiyor. Kimse kusura bakmasın.
* Ben giderim, dostlar beni hatırlasın... Ben dost kazıklarını unutmayacağım nasıl olsa.
* Bir muhterem çıkmış aynen demiş ki, "Bugüne kadar Türklüğümün hiç bir faydasını görmedim. Aman efendim, Türk olmasaydınız eğer, Türkçe nasıl saçmalardınız böyle!
İbrahim Ormancı'dan