• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İlk konserini ve son nefesini Fuar’da verdi ERKİN USMAN

İlk konserini ve son nefesini Fuar'da verdi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24.09.2014, 00:00
Buğulu bir eylül akşamıydı. O zamanlardaki Ege Ekspres Gazetesini aramış, beni bulamayınca gazetenin sekreteri Özlem Baki'ye:
"Erkin'e söylemenizi rica edeceğim. Bu akşam İzmir'e geliyorum. Buluşalım ve bir kadeh rakı parlatalım" demiş.
Günlerden 24 Eylül 1996 çarşamba... Türk Müziğinin Paşası ile buluşmak üzere Fuar'daki TRT binasına gittim. Orada Zeki Müren'in aziz naaşı ile karşılaştım.
Kadere bakın...
Türk Sanat Musikisinin altın adamı, sanat hayatının ilk konserini Fuar Açıkhava Tiyatrosunda vermiş, son nefesini de o tiyatronun 200-300 metre önünde...
***
Zeki Müren, 6 Aralık 1931 yılında Bursa'da doğdu.
Ortaöğrenimini Bursa'da tamamladıktan sonra İstanbul'a geldi. İstanbul Boğaziçi Lisesi'ni tamamladı.
İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. 1950'de sınavla İstanbul Radyosu'na girdi. İstanbul Radyosu'nda 1951'de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi.
Bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. Alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı.
Zeki Müren 600'ü aşkın plak, kaset, CD doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te, "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak ödülünü kazandı.
Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum'daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Cenazesi görülmemiş bir halk kalabalığının katılmasıyla büyük bir törenle kaldırıldı. Mezarı, doğum yeri Bursa olan Emir Sultan mezarlığındadır.

hayattan
Süleyman Seba'nın kemikleri sızlıyor

Beşiktaş'ın efsane başkanı Süleyman Seba'yı büyük acılar içerisinden ebediyete uğurladık. Futbolumuzun efendisi, dürüstü, namuslusu ve ahlaklısı Süleyman Seba'yı anmak için Futbol Federasyonu'nun 2014-2015 sezonuna "Süleyman Seba Sezonu" adını vermesini de memnuniyetle karşıladık.
Pek umutlu değildik ama, "Belki futbolcular bu büyük insanın hatrına, maçlarını centilmenlik içersinde oynarlar" dileğinde bulunduk. Nerdeee.. Süper Lig başlayalı 3 hafta oldu, birbirine girenler, tribünden hakem dövmek için atlayanlar, kulüp yöneticilerinin birbirlerini suçlayan demeçleri berdevam. Fenerbahçe'de iç harp çıkıyor, Emre topuk pası verdi diye Emenike'ye hakaret ediyor sonra sarı-lacivertli taraftarlara onu afişe ediyor, sürekli yuhalanmasını sağlıyor, Nijeryalı futbolcu da tribünlere tepki gösteriYor, oyundan alınıyor.
* * *
Başakşehir-Trabzonspor maçında Hakem Halis Özkahya, kararlarını sürekli eleştiren Trabzonspor Teknik Direktörü Vahid Halilhodziç'i tribünlere gönderiyor. Trabzonspor'un kaptan kalecisi Onur kalesinden koparak 50 metre geliyor, hakeme demediğini bırakmıyor. Haklı mı haksız mı ona bakmıyoruz da, Avrupa'da sayısız maç seyrediyoruz, hakemlerin çok hatalı kararlarını görüyoruz ama futbolcular hiç böyle bir eyleme kalkmıyor. Sahadakilerin tahrik ettiği birkaç Trabzonsporlu taraftar da sahaya atlayarak hakemi dövmeye kalkıyor.
Bursaspor-Beşiktaş maçından sonra Beşiktaş kalecisi Tolga ile Bursaspor'un Brezilyalı futbolcusu Fernandao birbirlerini boğazlamaya kalkıyor. Ve maç sakatlanmalar ve olaylar yüzünden 9 dakika inkitayla tamamlanabiliyor. Kimbilir bundan sonraki maçlarda daha neler olacak. Benim Futbol Federasyonuna önerim, Süper Lig'den Süleyman Seba ismini geri çekmesi. Çünkü o muhterem insanı, bu kötü niyetliler kabrinde ters döndürürler.

küpe

Cömertlik kadar kendi kendini yıpratan bir meziyet olamaz.
Machiavelli

günün fıkrası

Ojeye dikkat

Tecavüz davasında yargıç davacı kadına sordu:
"Sanık üzerinize atıldı, elbiselerinizi yırttı ve size şiddetle saldırdı. Peki kendinizi savunmayı hiç düşünmediniz mi?"
Kadın:
"Onu yapamadım sayın yargıç, tırnaklarımın ojesi henüz kurumamıştı."

laflama

* Sen beni bırakıp gitmezdin böyle. Çoraplarımın koktuğunu söylesene be kadın!
* Hep bana kına yak, kına yak deyip durdular. Ben de pazarda kına satmaya başladım. Nafakayı doğrultuyorum!
* Ağlarsa anam ağlar diyordum. Meğer o da pembe dizi izliyormuş!
* Ben KARI TOKLUĞUNA çalışıyorum abi. Hanım; parayı aldığım zaman cebellezi ediyor!
İbrahim Ormancı'dan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA