• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Büyük İzmirliler bir bir ölüyorlar...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.10.2009, 00:00
Ne garip, İzmirli Atilla İlhan'ın dördüncü ölüm yıldönümünü andığımız gün bir başka İzmirli orijinal adamı, büyük bir sinemacıyı ve çok ciddi bir entelektüeli kaybettik. Halit Refiğ öldü. Onun ölümüne gerçekten çok üzüldüm. Çünkü Atilla İlhan gibi, Halit Refiğ gibi "nevi şahsına münhasır" insanların çok zor yetiştiği bir dönemi yaşıyoruz. Alabildiğine tek düzelik alabildiğine sıradanlık egemen sanat ve fikir hayatımıza. Ayrı kampların, ayrı ideolojilerin yazarçizer takımının eserlerine bakın, hepsi aynı paradikmal temele sahip.
Toplumun önüne yeni pencereler açan, oradan lezzetli fikir menüleri sunan kendine özgü sanat yapıcıları artık yetişmiyor. Türkiye'de yetişmiyor; her özelliği ile aslında bu tip adamların yetişmesi için münbit bir yer olan İzmir'de hiç yetişmiyor.
İzmirli koca bir nesil yok olup gidiyor, onların yerini doldurmaya aday kaç sanatçı yetişti bu şehirde. Allah gecinden versin, sezen Aksu'ya bir hal olsa yerine koyacağımız bir filozof sanatçı var mı? Atilla İlhan 4 yıl önce öldü; yerine konacak bir şair ve düşünce adamı var mı? Halit Refiğ öldü. Yerini doldurmaya aday, kendine özgü iddiaları olan, dünya görüşü olan, ekol kurmuş bir sinemacı var mı? Yok! Olamaz! Bunca çoraklıkta ne İzmir'de ne de Türkiye'de bu seviyede değer yetişmez.
***
Halit Refiğ, nereden bakarsak bakalım kendine özgüydü. Kendi başına, bir fikre ve bir dünya görüşüne dayanarak ürünlerini sağlığında vermiş çok verimli bir sinema akımını kurmuştur; ve bu yanıyla tektir. Ulusal Sinema Akımı onu sinema tarihimizi en fazla etkileyen insan olarak tarihselleştirmiştir. Bu sinema akımı başlı başına bir tez konusudur şüphesiz. Bu akımı değerlendirmek için öncesinde son yüzyıllık düşünce tarihimizi ilişki ve çelişkileriyle en baştan ele almayı gerekli kılar. Özünde bir tepki ve meydan okuyuş vardır Ulusal Sinema Akımı'nın. Orada biraz yerli bir Marksizmin izlerine rastlarsınız. Batının kültür ve hayat tarzı yayan sinema akımlarına açık bir tepki ve meydan okuyuş görürsünüz. Belki biraz Sultan Galiyevcilik de var Ulusal Sinema Akımı'nda.
Tabii, her şeyden önce Halit Refiğ'in bütün fikirlerinin ve yorumlarının arkasında onun başöğretmeni Kemal Tahir'in tarih görüşü ve yorumu var. Bir bakıma Kemal Tahir'i sinema üzerinden yeniden inşa etmiştir Halit Refiğ. Bu sadakatin doğal sonucu olan devleti kutsayan anlayış 12 Eylül'de "Yorgun savaşçı" olayında devletin barbarlığına maruz kalmasına rağmen çok fazla bir değişime uğramamıştır.
***
Onlarca dizi, yüzlerce sinema filmi çekti Halit Refiğ. Ama buna rağmen ben her zaman bu çok orijinal adamın harcandığına inanmışımdır. Bu kadar büyük bir entelektüel birikimden ve bu denli derin bir sinema ustalığından yerliden evrensele temsil kabiliyeti olan devasa değerde eserler çıkmalıydı.
Ortaya çıkardığı eserler kendi kulvarında anlamlı ama evrensel ölçülerde çok vasat eserler olarak kalmaya mahkumdur. Çünkü, bizim ülkemizde bu özel insanlar ne yaparlarsa kendi çabalarıyla yaparlar. Arkalarında ne bir toplum ne de devlet vardır. Bırakın arkalarında olmayı devlet gücüyle eserleri yakılarak hevesleri kırılmıştır.
Halit Refiğ öldü. İzmir'in ve Türkiye'nin başı sağ olsun. Ölen müthiş orijinal bir insandı. Yerini kim doldurur, kurduğu akım yaşar mı bilmem. Ama bildiğim ve içime dert olan husus Halit Refiğ'in Kemal Tahir'in ölümsüz "Devlet Ana"sını bir türlü filme alamamış olmasıdır ki, benim gibi biraz "tahiri" olan birisi için bu acı vericidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA