Dün de yazmıştım, 2010 yılı Türkiye için iyi başlangıçların yılı olacak. İçimde böyle bir duygu var. Aslında şu son günlerde olup biten bazı gelişmeler benim bu beklentimi doğrular nitelikte. Devletin en mahrem yerlerinin hukukun denetimine açılabilmesi, bu ülkede karanlık işlerin içinde olanların hiç şansının olmadığının iyice görülmesi, askerin kendisine dönük bu girişimler karşısında sergilediği olgunluk, Başbakan Erdoğan'ın sabırlı, adil ve kararlı tutumu, Cumhurbaşkanımızın Ordu'yu ve devletin diğer kurumlarını koruyan açıklamaları Türkiye'nin medeni, demokratik ve modern bir ülke olma yolunda ne kadar mesafe aldığını gösteriyor. Bunlar sevindirici gelişmeler.
***
Ordumuzla ilgili bazı can sıkıcı gelişmeler biliyorum ki birçok vatandaşımızı rahatsız ediyor. Doğrusu Cumhurbaşkanının duyduğu rahatsızlığı askerleri onca eleştirmeme rağmen ben de duyuyorum. Bazı eski komünist, yeni liberal tipler Türk ordusundan Yunan ordusundan bahseder gibi bahsediyor ki, bu kabul edilemez bir davranıştır. O nedenle, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Ordu'ya yapılan suçlamalar beni rahatsız ediyor" sözü çok önemli ve çok anlamlıdır.
Bu ülkenin gerçek demokratları askerin yanlışlarını eleştirir, nitekim eleştiriyoruz. Ama amaç, Ordu'nun varlığını tartışılır hale getirmekse hiçbir gerçek demokrat o safta yer almaz. Bu böyle, ancak Ordu'nun da lafına, sözüne ve davranışlarına ve pek tabi ki kendi içine dikkat etmesi gerekiyor. Genel Kurmay Başkanı son altı ayda halkı en az dört kez yanılttı. Elbette bilerek yapmıyor bu işi, ancak belli ki karargahı iyi çalışmıyor. Ordu gibi halk nezdinde bu ölçüde itibarlı bir kurum için affedilir şey değil bunlar. Örneğin şu son tartışmaya bakalım. Mahkeme Genel Kurmay'a "Jitem var mı?" diye soruyor. Genel Kurmay'dan cevap: "Hayır, öyle bir birim yok!". Şimdi bu cevaba kim inanır? Daha geçtiğimiz günlerde emekli bir ordu komutanı televizyona çıkıp Jitem'in varlığını kabul etmedi mi? Ne gerek var herkesin bildiği bir şeyi inkar etmeye? Bu tutumlar Ordu'ya dönük güveni sarsıyor.
***
Bütün bu gelişmelerin yanısıra Cumhurbaşkanımızın Ordu'ya sahip çıkan açıklaması da çok yerinde olmuştur. Tekrar edelim, Ordu'yu somut hataları ve yasadışı faaliyetlerin içinde yer alan elemanları nedeniyle eleştirmek başka şey, Ordu'nun millet nezdinde ki güvenilirliğini, anlamını bilinçli olarak zedelemek için özel çabalar sarf etmek başka şey. Hukuk Ordu içindeki yanlışları ortaya çıkarmaya devam ederken Cumhurbaşkanının ve Başbakan'ın Ordu'ya yönelik temelsiz suçlamaların ve saldırıların önüne kesmeye çalışmaları en doğru davranıştır.
Sevinmemiz gereken husus şudur: Sancılı da olsa ülkemizde her şey biraz daha yerli yerine oturuyor.