Bu köşeden onlarca kere seslendim, şu Genelkurmay bildirilerini Türkçe bilen, cümle kurmayı bilen birine yazdırın diye. Bir ordunun karargahında kendi dilini bu kadar kötü kullanan subayların olması elem vericidir. Genelkurmay karargahının son yıllarda yayınladığı bütün bildirilerde dil ve anlam hataları var. Bunu sürekli olarak hatırlatmaktan da doğrusu utanır oldum. Üstelik Genelkurmay son dönemlerde bir saçma sapan alışkanlık daha edindi. Söz konusu reaksiyoner bildirilerde akıllarınca imalı, cümle altı gizli mesajlar vermeye başladılar.
Gerçekten bunu niye yapıyorlar, ben anlayamıyorum. Mesela, kozmik odayı arayan hakimin takip edilmesi olayını ele alalım: Polis hakimin şikayeti üzerine iki aracı durduruyor ve arıyor. Araçlar sivil plakalı. İçinden aşçı, elektrikçi gibi rütbesiz erler çıkıyor. Ama ne hikmetse onları almaya korgeneral geliyor. Genelkurmay hemen bir bildiri patlatıyor. Bildiriyi de toplumla alay eder gibi şu cümlelerle bitiriyor: "Söz konusu olay toplumun ne hale geldiğini göstermektedir."
Kim söylüyor bunu? Aylardır halka bir süre sonra gerçek dışı olduğu ortaya çıkan bilgiler veren Genelkurmay.
***
Şimdi burada biraz duralım. Son aylarda dile getirilen iddialarla askerlerin ilişkisi olabilir veya olmayabilir. Onu ben bilemem. Ona yargı karar verecek. Tabii ki, benim gönlümün istediği ordumuzun bu iddialarla hiç ilgisinin olmadığının ortaya çıkmasıdır. Ancak hiçbir ciddi ordu halkına, "Sen paranoyak oldun" anlamına gelen bir laf söylemez.
Türk halkı paranoyak filan değildir, her şeyin cin gibi farkındadır. Ama farz edelim ki bu halk paranoyak oldu, peki bu halkı paranoyak yapan kim acaba? 27 Mayıs'ta darbe yapıp toplumun en çok sevdiği masum insanları öldürenler kim? Solcu gençleri işkence tezgahlarında telef edenler kim? Ülkücüleri zindanlara dolduran kim? Kürtleri Diyarbakır cezaevinde devlete düşman yaratıklar haline getiren kim? Kendi halkına karşı andıçlar hazırlayan kim? Vatandaşlarını yasadışı olarak fişleyen kim? Toprağın altına silah gömenler kim? "Yok etme" belgeleri hazırlayan kim? Bu ülkede son elli yılda askerlerden dayak yememiş bir toplum kesimi kalmış mı acaba? Şimdi Genelkurmay'ın bildirisinde yer alan o alaycı cümleyi soru kalıbıyla yazalım: Bu toplum paranoyaksa onu paranoyak hale getiren kim?
***
Bir film izlemiştim bir vakitler. Evli adam evinde, kendi yatağında, karısı tarafından bir başka kadınla yakalanıyor. Karısı şok vaziyette "Bu ne?" diyor. Adam hiçbir şey olmamış gibi yanındaki kadını odanın dışına çıkartıyor, yatağı düzeltiyor ve bu arada bütün sevimliliğiyle karısına dönüp, "Anlamadım, ne ne?" diyor.
Kadın şaşkın, "Biraz önce burada, benim yatağımda bir başka kadınla beni aldatıyordun" diyor. Adam hiç oralı olmadan, "Sen hayal görüyorsun karıcığım, yok öyle bir şey" demeye devam ediyor.
Uzatmayayım, adam o kadar inandırıcı bir biçimde bunu tekrarlıyor ki, bir süre sonra kadın bir tür paranoyaya kapıldığını düşünüyor ve eşine inanıyor. Kimse kusura bakmasın ama bizim Genelkurmay'ımız bize, gözümüzün önünde olan bitenleri hiç olmamış saymamızı veya birilerinin komplosu olduğunu düşünmemizi istiyor.