• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

"Bu dünyadan Nazım geçti"

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.06.2010, 00:00
Tam 47 yıl olmuş Nazım Hikmet öleli. Öldüğü günden bugüne kadar bir efsane olarak yaşamaya devam ediyor Nazım. Ona bir tür kutsallık atfedip sevenler de, onun ismi geçince ağzından okkalı bir küfür dökülenler de, Nazım Hikmet gerçekte kimdir, pek bilmezler.
Mesela, ana tarafından safkan Polonya asıllı olduğunu, 1848 ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden Polonezlerden Konstantin Borzecki'nin torunu olduğunu bilmezler. O Konstantin Borzecki'dir ki, yetenekli adamdır ve Osmanlı vatandaşı olduktan sonra paşalığa kadar yükselmiş, Mustafa Celalettin Paşa ismini almıştır. Osmanlı ordusunun en parlak subayları arasında adı geçer Mustafa Celalettin Paşa'nın.
Çok ilginçtir ama Türkçülük hakkında tarihimizde yapılan ilk çalışmayı da işte Nazım Hikmet'in Polonya asıllı dedesi Konstantin Borzecki, yani Mustafa Celalettin Paşa yapmıştır. Yazdığı kitabın adı, "Les Turcs Anciens et Modernes", yani daha çok bizim bildiğimiz ismiyle, "Türklerin ataları"dır. Mustafa Celalettin Paşa, 1875'te Osmanlı ordusunda Ruslara karşı Karadağ Savaşı'nda savaşırken, bir Türk ve Müslüman olarak mirliva (tuğgeneral) rütbesiyle şehit oldu.
Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım yine çok enteresan kadındır. Bir kere rüya gibi güzeldir. Piyona çalar, Fransızca bilir ve profesyonel düzeyde ressamdır. Döneminin bütün erkeklerine hayal kurduran bu kadına yine döneminin büyük şairi Yahya Kemal aşıktır. Celile Hanım'da ona tabii. Evleneceklerdir. Ancak bir gün devlet katından birileri Yahya Kemal'in kulağına bir şey fısıldayıverir. O günden sonra Yahya Kemal Celile Hanım'dan uzaklaşır. Celile Hanım'a çok dokunur bu kendince sebebsiz ayrılık. Ben bu hikaye aklıma her geldiği zaman o çok sevdiğim büyük şair Yahya Kemal'in, devlet korkusundan aşkını satan karaktersiz ve korkak bir adam olduğunu düşünürüm.
***
Nazım Hikmet işte böyle bir aile çevresinde yetişti. Bizim tarihimizde en bilinçli yetişmiş koministti Nazım. Moskova'da üniversite eğitimi aldı. Sosyalizmi yerinde gördü ve sevdi. Benimsediği fikirleri şiiriyle ülkesine taşımak istedi. Ama 1938'lerin Türkiye'si böyle bir fikir işçiliğine asla müsade etmezdi.
Hayatını karartıverdiler Nazım'ın. Hapishane dönemi başladı. Tam 13 yıl zindanlarda yaşadı. Taki, Menderes ve DP iktidarı gelene kadar. 1951'de DP'nin getirdiği özgürlük havasında serbest bırakıldı. Ama iş siyasi iktidarın bu iyi niyetiyle bitmiyordu. Bu ülkede başbelası bir derin devlet vardı ve bu derin devlet Nazım Hikmet'in peşini bırakmıyordu. Nitekim şair bir gün vatanını terk edip uzaklara, zümrüdü ankasının olduğu ülkeye kaçıverdi.
Nazım niçin kaçmıştır? Bu soru bugün bile hala sorulur. Cevabı ben vereyim: Muhtemelen devlet içindeki o derin odak tarafından öldürülecekti. Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın, Sebahattin Ali'nin öldürüldüğü gibi. Ve muhtemelen, hem akrabası hem de Demokrat Parti'li Ali Fuat Cebesoy'un, ki Kurtuluş Savaşı komutanlarındandır, uyarısıyla kaçmıştır. Onun için Nazım ülkesini terk ettiği için onu hiç kınamadım, tam tersi kaçarak hayatını kurtarmış ve bu sayede pek çok şiiri edebiyatımızın malı olmuştur. Gerçi kaçtığı yerde de mutlu olamadı Nazım. Abidin Dino'ya, "Hata ettik be birader" demesinden bunu anlıyoruz.
***
Yıllardır Nazım Hikmet okurum ve yıllardır kendime sorarım: Nazım büyük bir şair mi? Bu soruya bir cevabım var; hayır, Nazım Hikmet büyük bir şair filan değildir. Çünkü dünya edebiyatına yaptığı bir katkı yoktur. Şiirleriyle kurduğu bir akım-ekol yoktur. Takipçisi yoktur. Ama yıllardır bir soru daha sorarım kendime: Nazım Hikmet iyi bir şair midir? Hiç şüphe yok ki iyi bir şairdir. Türkçe onun şiirlerinde farklı bir ritm ve musikiye kavuşmuştur. Serbest şiirin en iyi şairlerinden biridir denebilir. Bugün hala eskimeden okunması, sevilmesi onun iyi bir şair olduğunu gösterir. Ben mazlum Nazım Hikmet'i her zaman sevdim. Ömrünün bir kısmını sırf düşüncelerinden ötürü cezaevinde geçirmiş olması beni ona ve şiirlerine her zaman yakın tuttu.
Ama Bulgaristan radyosunda kendi ülkesi aleyhine yaptığı propaganda konuşmaları, "Beni Stalin yarattı" sözleri; kendisini affeden Menderes aleyhine yazdığı şiirler, kendisini zindanlara atanların yaptığı 27 Mayıs darbesini açıkça destekleyen tutumu zaman zaman ondan soğumama neden olmuştur. Ak Parti hükümeti şairi 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Türk vatandaşı yapmıştır ve doğru bir iş yapmıştır.
Çünkü Nazım Hikmet bizimdir; günahıyla sevabıyla bizimdir; ve o, Türk dilinin şairidir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA