Öğrenci eylemleri ve polisin müdahalesi, medyayı ve aydınları ikiye bölmüş durumda. İlginçtir, demokrasiden zerrece hazzetmeyen ne kadar hazret varsa, hepsi birden ultra demokrat kesildiler. Ve ne hikmetse, demokrasiyi ağzından düşürmeyen ve kendilerine "muhafazakar" diyen bazı kompleksi yazar çizer takımı da bunlarla birlik oldular. Öğrencilerin eylemlerinin demokratik bir hak olduğunu ve polisin orantısız güç kullandığını söylüyor bu ittifak halindeki kişiler. Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bu İslamcı, muhafazakar, sağcı aşağılık kompleksi bana her zaman iğrenç gelmiştir. Bir solcu yazarın köşesinde referans olmak, onlardan bir "aferin" almak için bazen ruhlarını bile satıyorlar. Akif Beki gibi kompleksiz, sözüm ona aydın zümresinin bütün numaralarını bilen gerçek entelektüelleri onlardan ayırıyorum ve buradan saygıyla selamlıyorum.
***
Sosyal olayları komplocu bir zihinle ele almamak gerekiyor. Ancak son yaşanan öğrenci olaylarında bir tuhaflık var. Nedir o tuhaflıklar?
1- Bu olaylar Türkiye demokratikleşirken ve özgürlük alanları hızla genişlerken ortaya çıkıyor.
2- Öğrencilerin eylemlerine gerekçe olarak gösterdikleri somut bir talepleri yok. "AK Parti gitsin" dışında bir slogan duymadım ben.
3- Bu eylemleri yapanlar neredeyse kadrolu kişiler. Aynı kişiler her yerde boy gösteriyorlar.
Bu tuhaflıklar dışında yumurta fırlatmak, sopa kullanmak, molotof atmak gibi davranışlar da sergiliyorlar. Çarşamba günü yaşananları hepimiz izledik. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde iki anayasa profesörü konuşturulmadı. CHP'li profesör öğrencilere "siz faşistsiniz" dedi ve salonu terk etti. Diğer AK Parti Milletvekili, TBMM'nin Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, yumurta yağmuruna tutuldu. Hukuk profesörü siyasetçileri "omlet" haline getirmenin demokratik hakla ne alakası var? Emre Aköz'ün sorduğu soruyu ben de sorayım: Bu eylemlere hoşgörüyle bakanların üzerine o vıcık vıcık yumurtalar bir bulaşsın bakalım, ne düşünürler?
***
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: Birileri, seçime giderken Türkiye'de bir öğrenci ayaklanması planlıyor. Daha önce askeri denediler, darbe planları yaptılar, tutmadı, sendikaları, işçileri denediler, tutmadı, Alevi vatandaşlarımızı meydanlara döktüler, tutmadı. Şimdi öğrenciler üzerinden oynamak istiyorlar Türkiye'yi istikrarsızlaştırma oyununu. Hükümet uyanık olmalıdır. Cin şişeden çıkmamalı. Öğrenci olayları diğerlerine benzemez. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül kurguları hep öğrenciler üzerinden yapılmıştır. Üstelik ben şu yaşanan son olaylarda yabancı parmağı da görenlerdenim. Maalesef öğrenci olaylarını yönlendiren birçok Marksist yasadışı örgüte yabancı istihbarat elemanları sızmış durumda. Bütün mesele şudur: İlgi alanları küresel ölçekte genişleyen Türkiye'nin dikkatini dağıtmak ve enerjisini iç sorunlarla tüketmek istiyorlar. Türkiye'nin istikrarını baltalamaktır amaçlanan.
Aynı filmi tekrar mı seyredelim yani!..