Pazar günü Başbakan Erdoğan'ın Meclis'te yaptığı konuşmayı izlerken gerçek bir siyasi lider olmanın tesadüfi bir şey olmadığını bir kere daha gördüm.
Kürsüde, bir hafta boyunca memlekette asker-sivil herkesin kaşlarını çatarak tartıştığı bir konuda hiç sesini çıkarmamış bir başbakan vardı. Aslında "işi zor bu sefer" diye düşündüm. Çünkü özerklik, iki dil gibi tartışmalı konularda tatmin edilmesi gereken iki ayrı kamuoyu var Türkiye'de. Ve üstelik sanki inisiyatif hükümetin elinden kaçmış da, bu tartışmaları başlatan bölücü partinin eline geçmiş gibiydi sanki. Ve kürsüdeki adam konuşmaya başladı.
***
Bir politikacı yarım saatlik bir sürede dünyanın en karmaşık meselesini yerli yerine oturtabilir mi? Bunun mümkün olduğunu pazar günü gördük. "Konuşmuyor" denilen Başbakan Erdoğan öyle bir konuştu ki, inisiyatifi eline aldı, karamsarlıkları dağıttı, bu saçma taleplerin sahiplerine söylenmesi gereken her şeyi söyledi. Ertesi gün sokağa çıktığımda insanların yüz çizgilerinin gevşediğini, herkesin kendisini güvencede gördüğünü hissettim.
Ben şahsen o abuk sabuk, asap bozucu talepleri hiç ciddiye almıyorum artık. Çünkü, ihtiyaç duyduğum güvencelerin tamamını ülkemin Başbakanı'nın konuşmasından elde ettim.
***
Ne söyledi pazar günü Başbakan? Pazar günü kimseye fırça filan atmadı; çok önemli, çok tarihi şeyler söyledi.
Bir kere hiç değişmeyecek kırmızı çizgileri çok net bir biçimde ortaya koydu. "Bu topraklarda bir millet yaşar, onun genel adı Türk milletidir, dili Türkçedir."
İkincisi, bu konuşma başlı başına askerlere örtülü bir mesajdı. Başbakan dedi ki, "Kendinizi bu ülkenin tek sahibi gibi görüp ikide bir bildiri yayınlamayın, bu ülkeyi ben yönetiyorum ve her şey kontrolümde."
Üçüncüsü, bölücü Kürtçülere seslendi: "Siz Kürt halkının temsilcisi filan değilsiniz, bu saçmalıklara devam ederseniz, bedelini ödersiniz."
Dördüncüsü, Türkler'e mesaj verdi: "Kürt sorununu destekliyorum. Demokratik haklar Kürt vatandaşlarımızın en tabi haklarıdır."
Beşinci mesajda Kürt meselesi üzerinden Türkiye'yi rahatsız etmeyi düşünen devletlere idi: "Bu topraklarda kimseye ameliyat yaptırtmayız."
Bu konuşma siyasi tarihimiz içerisinde yapılmış en mühim konuşmalardan birisidir. Başbakan Erdoğan kürsüden indiği zaman inisiyatif ondaydı artık.
Ve ben, siyasi ve sosyal tercihlerimi bir yana bırakarak söylüyorum, böyle bir Başbakanımız olduğu için gerçekten gururlandım; her Türk evladı da gururlanmalıdır diye düşündüm.