• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Bir rejim krizi nedeni olarak "içki"...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.01.2011, 00:00
Geçenlerde Ankara'da tuhaf bir olay yaşandı. Herkesin bildiği bir et restoranına polis baskın yaptı ve oradaki çocuklu müşteriler hakkında tutanak tuttu. Gerekçe şu: Restoran içkili, onun için çocuklu aile burada yemek yiyemez. Gerçekten çok aptalca ve çok can sıkıcı bir olay bu. Üstelik bakanlık bir hafta sonra bu yasağın yıllar önce kaldırıldığını açıkladı. Açıkladı ama polisin yaptığı bu hödüklük memlekette siperde bekleyen korkuları harekete geçirdi. "İşte bakın, gördünüz mü, ülke nasıl adım adım şeriata doğru gidiyor" dediler. İçki bir kez daha rejim meselesi haline gelmişti böylece.
***
Aslında bu hikaye, yani içkinin siyasi mevzulara alet edilmesi meselesi, yeni bir mesele değil. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşı İsmet Paşa'nın bilinen en ciddi kavgasının sebebi de, içkidir. Atatürk'ün meşhur rakı sofrası bir gün İsmet Paşa'nın şu öfkeli sözlerine sahne oldu: "Memleketi içki sofrasından mı yöneteceğiz!" İsmet Paşa'nın hükümetten tasfiyesini getiren de bu sözler oldu. İçki çarpmıştı!
***
Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu günlerde Cumhuriyet Gazetesi'nde, "Belediyelerde Kimlik Bunalımı" başlıklı bir yazı yayınlanıyor. "Halka hizmetin ancak alkol serbestisinden geçtiğini" ima eden bu yazıda, bakın ne deniyor: "Denebilir ki İstanbul, şu ünlü 'İstanbul' şarkısını artık şöyle yürürken söyleyecek bir belediye başkanını her dönemden çok daha fazla bu geçen bir yıl içinde aramaya başladı: 'Bu akşam bütün meyhaneleri dolaştım İstanbul'un/Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde..." Cumhuriyet Gazetesi için içki içmeyen bir belediye başkanı bir "kimlik bunalımı" nedeni... Şaka gibi ama gerçek!
***
Ya 28 Şubat... Şu muhtıraların verildiği, "postmodern" günler... Bir kadeh rakı resmen bir askeri müdahale dönemini başlatmıştı. 1996'nın Ağustos ayında YAŞ toplantısı yapılmış ve dönemin Başbakanı Erbakan, Başbakanlık konutunda geleneksel YAŞ yemeği vermişti. Fakat yemekte içki servisi yapılmamıştı. Bu açıkça laikliğin ihlaliydi ve ülkenin karanlığa götürülüşünün kanıtıydı kimilerine göre. Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, duruma müdahale ederek rejimi büyük bir tehlikeden kurtardı! "Oğlum bana bir kadeh rakı getir" diye seslendi, rakı geldi ve içti. 28 Şubat başlamıştı. Özgürlük sembolü içki, insanların inançlarından dolayı acı çektikleri, bankaların içinin boşaltıldığı bir sürecin kapısını aralamıştı.
***
Bizim İzmirlilerin, daha doğrusu bazı İzmirlilerin dünyasında da içki sadece içki değildir. İçki özgürlüktür, bağımsızlıktır, laikliktir ve hatta Cumhuriyeti korumaktır. Meşhur Kordon'da içki içildiği sürece Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet'in güvencede olduğunu hisseden bir zümredir bu. "Ak Parti İzmir'de belediyeyi kazanırsa,Kordon'da iki kadeh rakı içemeyeceğiz" diye kendilerine dert eden, hem de buna samimi olarak inanan insanlardan söz ediyoruz. Kendilerine arsenikli su içiren belediyeyi yeniden seçerken şöyle dedi bu insanlar: "İçeceğiz, arsenikli suyu hem de sek içeceğiz, oyumuzu da CHP'ye vereceğiz. İçkiye böylesine ideolojik bir anlam yükleyen bir şehrin insanının metro, ağaçlandırma, trafik gibi şehircilik konularına bakış açısı elbette farklı olacaktır.

***
İçkiye neredeyse Hintlilerin ineğe yükledikleri gibi bir anlam yükleyen bu zihniyet her yerde var. Askeriyede var, İzmirlilerin arasında var, siyasetçilerde var, gazetecilerde var. Hürriyet yazarı İzmirli Ertuğrul Özkök, bir vakitler köşesinde Başbakan Erdoğan'a neredeyse yalvarıyordu: "Başbakan bir içkili yere girse ve kadehini kaldırıp oradaki müşterilere 'şerefe' dese..."
"Bu içkinin bir başka kerameti mi var da biz bilmiyoruz?" diye düşündüğüm zamanlar oluyor. Sonuçta içki hayatın bir gerçeği. İçen içiyor içmeyen içmiyor. İçkiye bu kadar zulüm yapmak niye peki?
Aynı zulmü din adına yapanlar da var ve onların sicili aslında daha da bozuk. Bir pazar yazısında onları da yazacağız.
Herkese iyi yıllar!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA