Ankara CHP'yi konuşuyor. Ne gariptir ki, Türkiye üç ay sonra yapılacak seçime giderken CHP'nin ne bir projesi, ne bir stratejisi konuşuluyor. Konuşulan, CHP'nin Ergenekon'la dansı, yeni genel başkanla eski genel başkan arasındaki bel altı kumpasları. Ben CHP tarihi okumuş biriyim, Müdafaayı Hukuk'dan bu yana, CHP hiç bu duruma düşmemişti.
Bugün bu köklü parti manevi cıvataları iyiden iyiye gevşemiş bir siyasi yapı olarak önümüzde duruyor. CHP'de görülen bu korkunç iflas hali, mevcut varyantı bugüne kadar hiç görülmese de, aslında yeni değil. Türk düşünce tarihinin büyük üstadı Necip Fazıl, ta 1946'da yazdığı bir yazıda CHP'yi bakın nasıl uyarıyor:
"Ve sen ey CHP! Sana hitap ederken senin dimağ merkezin kimse şahıslanıyorsa ona söylüyorum!. Bu milleti bir hamlede ve bir an da fethetmek, herkesi ta ruhunun kökünden kavramak, beyninin ve ciğerinin içinden yakalamak ve bütün rakiplerini tuzla buz edip gönüllere tam hakimiyetle çökmek ve yerleştirmek ister misin?
Bütün bu sahte ve temelsiz muhalefetler, cavalocoz istismarcılıklar, adinin bayağısı kışkırtışlar; fakat her biri pis bir solucan ölüsüne karşılık sudan koskoca balıklarla çıkan bu açıkgözlük oltaları, tek bir şey ispat etmiştir: Artık ismine en kolay ve ucuz tarafından 'inkılap inkılap' dediğimiz hadisenin, temiz ellerde, tertemiz bir nefis muhasebesinden geçirilmesi zamanı gelmiştir.
Sen ey CHP! Senin bir gece başını ellerinin arasına alıp şafak vaktine kadar düşünmek ve nefsini en acı muhasebe ve murakabe iğneleri ile incitmek borcun tahakkuk etmiştir. Bunu hem de iktidarda kaldıktan sonra yapar ve Okyanus'ta birdenbire gerçek istikametini bulmuş gerçek bir transatlantik gibi kampana ve düdük sesleri ve makine homurtularıyla hak ve hakikat semtine yönelirsen, işte gerçek ve büyük inkılap o zaman doğmuş olur. Bu milleti, mekan, yani madde sahasında kurtaran senin temsil ettiğin ilk hareket, peşinden aynı milleti zaman, yani ruh sahasında bitik hale getirdikten sonra, şimdi bu vesileyle zaman sahasında da kurtarmaya muvaffak olursa, her şey tersine dönmüş, yani asli yüzünü bulmuş olur. Ondan sonra ismin ister 'Cumhuriyet Halk Partisi' kalsın, ister ne olursa olsun!.. Elverir ki kurtuluş, içinde bulunduğu şartlar bakımından bugün buna herkesten ve her şeyden fazla muktedir, senden gelsin! Hakiki tarih uydurması yerin dibine geçsin o zaman seni bir esere ihanet etmiş olmakla değil, bir eserin en ümitsiz anında kurtarmış ve tamam olmakla vasıflandıracak ve ismin bir an da azizleşecek ve kahramanlaşacaktır."
***
Şöyle tamamlıyor Necip Fazıl CHP'ye hitabını: "Bütün hayvani ve nebati başıboşlukların, bütün kepazelik abidelerinin, bütün rezalet destanlarının, bütün dalkavukluk neşidelerinin, bütün sahtekarlık tesellilerinin ve devletin sinek kağıdında bütün samimiyetsizlik ve halisiyetsizlik haşerelerinin, bütün vazife ve iş telakkisinin tepesine, yıldırım gibi inmenin günü gelmiştir.
Bunları yap; ve kurtar ve kurtul!"(*)
Tam 65 yıl önce Necip fazıl bunları söylüyor CHP'ye. Bu satırlar bugünün sığ CHP'lisi için çok ağır ve anlaşılmaz gelebilir; ancak CHP için kurtuluş reçetesi bu satırların tam da içinde bulunuyor.
İyi de, kim anlayacak da çıkaracak o reçeteyi?
* Büyük Doğu Dergisi: 19 Temmuz 1946; S-38.