Aday tespitleri tamamlandı. Üzülenler üzüldü, sevinenler sevindi. Listelere giremeyenlere bir tavsiyem var: Üzülmek yok, kızmak yok, yola devam! Siyaset yerine göre çok keyifli bir uğraştır ama bir o kadar da meşakkatli bir iştir. Siyaset, hayatımızın bir dönemini doldurmak üzere gündemimize aldığımız bir tercih olamaz. Ciddi iştir, şundan dolayı: Bu işin içine girdiğiniz ve belli statüleri kazandığınız vakit içinde yaşadığınız toplumun bugünü ve geleceği hakkında kararlar veriyorsunuz. Kanunların altında sizin imzanız oluyor. İktidar milletvekili olarak aldığınız kararlar veya muhalefet milletvekili olarak yaptığınız itirazlar millet hayatının her safhasını derinden etkiliyor. Bu nedenle, önümüzdeki seçimlere girme hakkı kazananların da kaybedenlerin de bu gerçekleri bilmesi gerekiyor. Siyasete girme fikri başlı başına saygıdeğer bir fikirdir. 4 yıl su gibi akıp geçiyor. Listelere giremeyen adayların önümüzdeki seçimlere hazırlanması, bu aralar kurdukları ilişkileri geliştirmesi yapacakları en doğru iştir. Siyasetin en iyi arkadaşı şans değil inattır, bunu unutmayalım.
***
Şimdi 12 Haziran süreci başladı. Halkımız yeni bir iktidar seçecek. Sözgelişi AK Parti yeniden iktidar olsa dahi, ki öyle görünüyor, aslında halk yeni bir iktidar seçmiş olacak. Yeni insanlar, yeni yaklaşımlar, yeni fikirler girecek hayatımıza. Bu muhalefet için de geçerli. Yepyeni bir muhalefet yer alacak Meclis'te. Peki, halkın oy verme davranışını belirleyecek temel etkenler neler olacak? Halk hangi parti de neyi görürse öncelikli tercihini, yani iktidarı belirleme hakkını kullanacak? Bence bu sorunun cevabı çok açık: Halk hem bugününe hem de yarınına dair ümit ışıkları gördüğü partiyi iktidar yapar. Esasen bütün dünyada insanların oy verme davranışları böyle şekillenir. Şimdiki duruma baktığımızda AK Parti'nin 12 Haziran seçimlerinde ipi açık ara göğüsleyeceğini görüyoruz. Peki, neden böyle bir sonuçla karşı karşıyayız? Başbakan Erdoğan karizmatik bir lider olduğu için mi? AK Parti çok başarılı bir parti olduğu için mi? Şanslı olduğu için mi? Bunların hiçbiri 12 Haziran seçimlerinin galibinin şimdiden belli olmasını izah etmek için kendi başına yeterli değil. Bence asıl sebep aşağıdaki satırlarda aranmalı.
***
Şimdi okuyalım şu sözleri:
"Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur."
Kimin bu sözler? Mustafa Kemal Atatürk'ün 10. Yıl Nutku'ndan satırlar. Bu satırlarda müthiş bir umut, heyecan, inanç ve vizyon var. Gelelim bugüne: Aynı heyecan maalesef, sadece AK Parti liderinin sözlerinde, AK Parti'nin programında bulunuyor. 2023-Yüzüncü Yıl Programı, 10. Yıl Nutku'ndaki hedeflerin ve arzuların hayata geçirilmesinden başka bir şey değil. Halk bunlardan dolayı AK Parti tercihinde bulunuyor.
Onun için diyorum, artık zamanımızda siyasetçi olmak da, siyasi parti olmak da, iktidar ve muhalefet olmak da öyle pek kolay işler değil!