• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Suriye politikamız

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.08.2011, 00:00
Suriye meselesi uzunca bir hikayedir. Hafız Esad kurnaz ve tehlikeli biriydi. Bütün azınlık diktatörleri gibi acımasız yöntemleri kullanmaktan çekinmezdi. Yıllarca soğuk savaş şartlarını ustaca kullandı ve petrolü olmayan, sanayisi olmayan Suriye'yi Ortadoğu'nun en önemli oyuncularından biri olarak ayakta tutmayı başardı. Türkiye'den hep korktu ve Türkleri hiç sevmedi. Onun için iki ülke arasında daimi bir gerginlik olmasını özellikle istedi. Önce uzun yıllar Hatay meselesini kaşıdı, öyle ki hala haritalarında Hatay'ı kendi toprakları içerisinde gösterirler. Ardından Türkiye ile arasına bir gerilim hattı daha döşedi. Su meselesini uluslararasılaştırmak ve Arap dünyasını Türkiye'nin sınırı aşan suları konusunda aleyhimize örgütlemek konusunda her çabayı gösterdi. Bundan da bir sonuç elde edemeyince bu kez PKK kartını eline aldı. PKK konusunda Türkiye'nin başbakanları ve cumhurbaşkanları Hafız Esad'ı defalarca dostane duygularla uyardılar ama her seferinde Türk devlet adamlarına yalan söyledi. Ta ki bir gün Atilla Işık Paşa, Suriye sınırından kükreyince işin rengi değişti. Hafız korktu ve PKK lideri Apo'yu bir uçağa bindirerek ülkesinden çıkarttı.
***
Bir gün geldi, Hafız öldü, kendi yerine yetiştirdiği oğlu da bir trafik kazasında ölünce yerine tıp eğitimi almış ve devlet işlerinden hiç anlamayan Beşar Esad'ı getirdiler. Getirenler Baas Partisi'nin kodamanları, yani Hafız Esad'ın kaşar adamlarıydı. Beşar Esad aslında demokrat ruhlu birisi. Ancak etrafındakiler tehlikeli adamlar ve ne yapması gerektiğini ona dikte ediyorlar. Nitekim eski terörü kullanma alışkanlıklarını Beşar Esad döneminde de tekrarladılar ve Lübnan Devlet Başkanı Hariri'ye suikast olayına bulaştılar. Bu arada Türkiye'de AK Parti iktidarı dönemi başlamıştı. Başbakan Erdoğan Hükümeti uyguladığı yeni Ortadoğu politikasının gereği olarak Beşar Esad başta olmak üzere Lübnan başbakanı oğul Hariri ve Ürdün Kralı Abdullah'a kucak açtı ve onlara bir nevi ağabeylik yaptı. Aslında işler iyiye gidiyordu. Bu ülkelerle Türkiye arasında tam bir uyum ve işbirliği anlayışı gelişmişti. Hatta en son olarak bu dört ülke arasında AB anlaşması benzeri bir anlaşma da imzalanmıştı. Fakat ne olduysa "Arap Baharı" denilen isyanlardan sonra oldu, önce Tunus ve Yemen, sonra Mısır ve daha sonra Libya'da halk ayaklanmalarıyla yönetim değişiklikleri yaşanmaya başladı. Sonunda iş geldi Suriye'ye dayandı.
***
Suriye halkının istediği nedir? En başta demokrasi. Suriye'yi onlarca yıldır Nuseyri azınlığın içinden çıkmış bir diktatörlük yönetiyor. Halk eşitlik istiyor artık. Baas yönetimi ise bu talebi kanla bastırmaya çalışıyor, daha önce yaptıkları gibi. Peki Türkiye neden bu derece ilgili? Bir kere AK Parti Hükümeti'nin izlediği dış politikanın tutarlılığı açısından bu zorunlu. Ayrıca, Suriye coğrafi olarak Anadolu'nun tabi uzantısıdır ve gerçek bir Osmanlı toprağıdır. Halkının çoğu umudunu Türkiye'ye bağlamış Sunni Müslümanlardır. Dahası, Suriye'de çok miktarda Türkmen yaşamaktadır ve son olaylarda ölenlerin bir kısmı da Türkmenlerdir. Halep bugün dahi herkesin Türkçe konuştuğu bir şehirdir. Ve kimse unutmasın, bugün Suriye tanklarının ezdiği o halk, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu vakit Atatürk'e gelip "Biz sizinle birleşmek, sizinle yaşamak istiyoruz" diyen halktır.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA