• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Endülüs'te hızlı trenle seyahat

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.12.2011, 00:00
Bütün dünya dillerinde hala kullanılan bir deyim var: "Gemileri yakmak". Bu deyimi her vesileyle kullanırız, daha çok da bir işte kararlılığımızı, dönüşü olmayan bir yola girmeyi göze aldığımızı anlatmak için kullanırız. Bu söz dünya dillerine nereden girmiş biliyor musunuz? Arapça'dan, daha doğrusu Arap ordusunun Berberi kökenli komutanı Tarık Bin Ziyad'ın İspanya'ya ayak bastığı vakit askerlerine söylediği bir sözden. M.S. 711 tarihinde İspanya topraklarına ayak basan Tarık Bin Ziyad, askerlerine şöyle seslenir: "Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır." Nitekim bu kararlılık İslam ordularının İspanya'yı fethini, Endülüs Devleti'nin kuruluşunu ve 800 yıl sürecek pırıltılı bir medeniyetin kurulmasını sağlamıştır.
***
İşin doğrusu, hayatımın bir bölümü devlet heyetleriyle dış seyahatlerle geçtiği ve de bu "formel" gezilerden hiçbir zaman hoşlanmadığım için bu tip seyahat davetlerini genellikle kabul etmiyorum. Seyahat dediğiniz şey özgürce yapılması gereken bir iştir bence. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları'ndan gelen hem İtalya hem de İspanya davetlerine memnuniyetle katıldım ve çok da memnun kaldım. Çünkü TCDD'nin başında olağanüstü bir adam var. Genel Müdür Süleyman Karaman'ı tanıyın, çalışma biçimine, geliştirdiği özel dile, zekasına tanık olun, bu AK Parti'nin niye başarılı olduğunu anlarsınız. Hayatımızda kara tren bile yokken, birden bire dünyanın hızlı trene sahip 7 ülkesinden birisi haline gelivermemizin altındaki çabayı görürsünüz. İspanya gezisine hakikaten TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ı izlemek için gittim ben. Gittim ve bir resmi heyetin Avrupa'nın bir ülkesinde nasıl bir özgüvenle iş ilişkileri geliştirdiğini gördüm. Ama bunların hiçbirisi tesadüfen olmuyor, benim bugün köşemde övdüğüm bu kamu görevlisinin kalbinde 5 stendlik bir hasar yaratmış bu tempo ve bu başarılar. Şimdi hayatımıza bir hızlı tren gerçeği soktu bu siyasi ve bürokratik kadrolar. Rüya gibi ama gerçek, Ankara-Konya arası 1 saat 15 dakikaya, Ankara-Eskişehir arası 1 saate inmiş durumda. Sırada Ankara-İstanbul var, İzmir-İstanbul-İzmir-Ankara var. Öyle yalancı demir ağlarla değil, gerçek hızlı tren ağlarıyla örülüyor vatan toprakları. Süleyman Kahraman ve arkadaşlarını İspanya'yı fetheden Tarık Bin Ziyad'a benzetiyorum. Bu benzetmem biraz abartılı bulunabilir ama Yüksek Hızlı Tren'in ortaya çıkma ve gerçekleşme hikayesini dinleyenler, bunun Türkiye'nin ulaşım tarihinde bir "gemileri yakma" olayı olduğunu anlar.
***
İspanya, Yüksek Hızlı Tren İdaresi (ADİF) Başkanı Antonia Gonzalez Marin'i dinliyoruz resmi heyetle birlikte. Anlatılanlardan öğreniyoruz ki İspanya işi gücü bırakmış hızla hızlı tren yapıyor. Yatırımlarının yüzde 60'ını hızlı tren yatırımlarına ayırmış. Sadece AB'den bu iş için alınan para dudak uçaklattırıcı bir miktar: Tam tamına 15 milyar euro. Verilen rakamlardan, yapılan planlamadan anlaşılıyor ki İspanya hızlı tren işini tamamen bir etnik ve bölgesel entegrasyon projesi olarak düşünüyor. Bölgesel gelir dağılımındaki adaletsizliği hızlı trenin yaratacağı yüksek mobilite ile çözmeye çalışıyorlar ve bu nedenle de kaynaklarını bu işe akıtıyorlar. Bir milli birlik projesi haline gelmiş hızlı tren. İspanyolları dinleyince, bizim çalışkan, büyük işler başaran ama bir o kadar da mütevazı ve yaptıkları işin devasa önemini anlatmaya adeta utanan demiryolcularımızı bir kez daha taktir ettim.
İspanya izlenimleri tek yazıda anlatılamaz, devam edeceğiz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA