Dün gazetelerde haberdi: Ünlü Time Dergisi'nin "Yılın Kişisi" anketinde Başbakan Erdoğan birinci olmuş. Bu tür ölçme ve değerlendirme sonuçlarının benim açımdan çok önemi yok. Ancak ben Başbakan Erdoğan'ın bir siyasi şahsiyet olarak süreçleri etkileme gücünün derecesini önemserim. Başbakan'ın hastalığı süresince yaşanan ilginç gelişmelere bir bütün olarak baktığımız vakit de, Recep Tayyip Erdoğan'ı sevin veya sevmeyin, onun, teşbihte hata olmaz, Türkiye füzesini sırtında taşıyan bir rampa olduğunu anlıyorsunuz. Onun geçici bir süre dahi bu rolünden uzaklaşmış görüntüsü, o kocaman füzeyi güdümsüz ve kaidesiz bırakıveriyor. Birkaç ay önce, orta büyüklükte bir medyası da olan ve Başbakan Erdoğan'dan çok fazla hazzetmediğini herkesin bildiği büyük bir işadamı bana "Allah Başbakan'a uzun ömür versin, ona bir şey olacak diye öyle korkuyorum ki" demişti ve gerekçelerini de anlatmıştı. Ardından yine İstanbul'un büyük sermayedarlarının Başbakan'ın sağlığının bozulmasından büyük endişeye kapıldıkları gazetelere haber olarak yansıdı. Üstelik o sermayedarlar ki Başbakan Erdoğan'la yıldızları hiçbir vakit barışmamıştır. Şaşırtıcı bir gelişme daha var bu cümleden: Başbakan'a ve AK Parti'ye karşı en ağır eleştirileri yapmaktan geri durmayan MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan'ın yokluğundan kaynaklandığı ileri sürülen bazı parti içi çekişmelerin ülkeye zarar vereceğini ve AK Parti'nin birlik ve bütünlük içinde olmasının Türkiye açısından önemli olduğunu söyledi. Bütün bunlar merkezinde Başbakan Erdoğan'ın olduğu çok anlamlı gelişmeler.
***
Söylemek istediğimizi biraz daha açalım: Başbakan'ın hastalığı neredeyse iki haftayı dolduruyor. Bu iki hafta içinde "düğmeye basıldı" meteforunu kullanmamızı gerektirecek cinsten olaylar bir birini izledi. Bunları sıralayalım:
- İran iki askeri yetkilisine ayrı ayrı "Türkiye'yi vururuz" tehditleri yaptırdı.
- Irak Başbakanı Maliki, Türkiye'yi Amerikalılara şikayet etti.
- Fransa, Ermeni Yasa Tasarısı'nı yeniden gündeme getirdi.
- İsrail, Kudüs'te ezanı yasakladı.
- Ermenistan Cumhurbaşkanı "Türkler gelip burada diz çökecek" açıklaması yaptı.
- "AK Parti içinde kavga var" imajı ortaya çıktı.
- "Ekonomide kötü şeyler olacak" havası oluştu.
***
Bütün bunların peş peşe yaşanmasının Başbakan Erdoğan'ın hastalığı ile doğrudan bir ilişkisi olabilir mi? Weber'in karizmatik lider tanımlamasını dikkate alırsak bu bağlantıyı kurabiliriz. Zira lider bir süre sonra sistemin güvencesi haline gelebiliyor. Başbakan'ın bugün için Türkiye açısından önemi budur: Erdoğan demokratik düzenin güvencesidir. Pazar ekonomisinin güvencesidir. Uluslararası ilişkilerde varlığı bir denge hali yaratmaktadır. Eğer Başbakan Erdoğan'ın siyasi gücü süreçleri bu seviyede etkiliyorsa, ki öyle olduğu görünüyor, o vakit Türkiye'de sistem sorunları hala sürüyor demektir. Başbakan Erdoğan'ın sistemin verimli çalışmasını sağlayan yegane güç merkezi olması iyi mi kötü mü herkes bunu bir düşünsün, sonra da Başbakan'ın bir an önce sağlığına kavuşması için herkes otursun gönülden dualar etsin.