• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Mekanik komplo ve demokrasinin doğası

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.01.2014, 00:00
Dün yedi yıl önce öldürülen gazeteci Hrant Dink'in ölüm yıl dönümüydü. Öldürüldüğü günden beri her ölüm yıldönümünde geniş bir anma ve tartışma etkinliği yapılıyor Hrant Dink'in için.
Bugün "Hrant Dink ölmeden önce mi daha güçlü bir isimdi, şimdi mi daha güçlü bir isim?" Sorusunu sorsak, verilecek cevap bellidir; Hrant Dink bugün sadece Ermeni toplumu için değil, tüm Türkiye için bir mitoloji kahramanı, bir abide şahsiyettir.
Oysa onu katledenlerin, onu yok etmek isteyenlerin amacı asla onun isminin böylesine büyük ve kalıcı bir sembole dönüşmesi değildi; onların basit bir amacı vardı, kendilerine göre 'düşman' olarak tanımladıkları birini yok etmek, adını silmek.
Yapılmak istenenin tam tersi ortaya çıktığına göre, bu cinayete azmettiren kafa nasıl bir kafadır, biraz ona bakmak gerekir.
Bu kafanın hasta bir kafa olup olmadığından emin değilim; ama bu kafanın mekanik işleyen bir kafa olduğu konusunda ise hiç şüphem yok.
***
Mekanik kafa şudur: "Hrant diye bir düşman var. Bu adam Ermeni, bize düşman. Biz bunu ortadan kaldırırsak Türkiye'yi bir düşmandan kurtarırız, aynı zamanda onun gibi düşünenlerin yüreğine de korku salarız" şeklinde düşünen, akıl yürüten bir kafa.
Bu kafa Hrant Dink'in hayatına son veren kararı verirken bu kadar basit düşünmüştür eminim.
Çünkü bu kafa, bu mekanik düşünce biçimi tarihte hep böyle akıl yürüttü.
Sokrates'in idamına karar verenler de, Menderes'i öldürenler de, Hrant Dink'i vurduranlar da aynı kafa setine sahiptiler.
Onlar 'yok ettik' sanıyorlardı.
Öldürdükleri adamlar bugün güçlenerek yaşamaya devam ediyorlar.
Sokrat bize hala ışık saçıyor, savunmaları hala başucu kitabımız.
Menderes'e aşkımız, bağlılığımız gün geçtikçe daha da artıyor.
Hrant Dink ismi giderek milli bir sembole dönüşüyor.
Bu durumun bizim önümüze koyduğu güncel gerçek şu: 17 ve 25 Aralık darbesini düzenleyen savcıların ve onların arkasındakilerin kafalarının işleyiş biçimi de Atina Mahkemesi yargıçlarından veya Menderes'i öldüren 27 Mayıs'çılardan hiç farklı değil; yok ettiklerini sanırlarken ölümsüzleştiriyorlar.
***
17 ve 25 Aralık darbe girişimlerine bakalım mesela.
Iki yıl boyunca varlıklarını borçlu oldukları hükümet aleyhine delil toplamışlar.
Sonra seçime giderken AK Parti'ye bir seçim başarısızlığı yaşatmak ve Başbakan Erdoğan'ı siyaseten ve hukuken imha etmek için cemaat medyasıyla birlikte düğmeye basıyorlar.
Hukuku kullanıyorlar ve plan mükemmel.
Yalnız bir problem var:
Bunu yapanlar kesinlikle demokrat olmadıkları için, diğer bir değişle mekanik bir kafaya sahip oldukları için, bir başka değişle mühendis kafasıyla yaklaştıkları için, seçmen-sandık-siyaset/siyasetçi arasındaki duygusal ilişkiyi, fizik ötesi alışverişi bilmiyorlar.
Demokrasi sıradan insana her beş senede bir krallık/kraliçelik verir.
O, zamanı gelince elindeki büyük gücü kullanacak, başkanını, başbakanını, cumhurbaşkanını seçecektir.
O yetki sadece ona aittir.
Siz onun egemenlik alanına girip çeşitli yöntemlerle seçimlere ve siyasete müdahale ederseniz, o sıradan insanın bir günlük krallığını elinden almış olursunuz.
O sıradan insan zekidir, kendi kendine sorar: "dosya varsa niçin iki ay önce değil veya iki ay sonra değil de şimdi?"
Siz 'dosyayı patlatır işini bitiririm' diye mühendislik kurgularken, küçümsediğiniz insanlar geçer, sizin yok etmek için tezgah kurduğunuz Tayyip Erdoğan'ın arkasında durur.
Bu işleri yapanlar, bu fizik ötesi ilişkiyi hiç anlamazlar, tarihte de anlamadılar.
O nedenle bizler hala 'ölümsüzler'le beraber yaşamaya devam eder gideriz.
Mekanik kafaları ise çoğu kez tarih bile hatırlamıyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA