Ümit Ünal, "E.B. İçin Şarkı" adlı kısa filmiyle İFSAK'ta ödül aldığı zaman, okulda (9 Eylül Ünv, GSF) içimizden biri adeta Oscar kazanmış gibi sevinmiştik. Hemen ardından Ümit "Teyzem" filminin senaryosu ile bir gazetenin açtığı yarışmayı kazanıp sinema dünyasına hızlı bir giriş yaptı. Peş peşe yazdığı "Hayallerim, Aşkım ve Sen", "Arkadaşım Şeytan", "Berlin Berlin" ile sinema dünyasında ayrıcalıklı bir yer edindi. "Dokuz" la yönetmenliğe başlayan Ünal "Anlat İstanbul", "Ara" "Gölgesizler", "Ses" gibi filmleri çekti. Son filmi "NAR" ise bir kadının kendi adaletini aramasıyla başlamasıyla hem mini bir Türkiye panoraması çiziyor hem de vicdan muhasebesi yaptırıyor.
Filminin öyküsü şöyle: Fal bakarak geçimini sağlayan Asuman Boğaz'da bir eve gider. Başta kapıcı onu tekinsiz bulsa da yukarıya çıkmasına müsaade eder. Kapıyı genç bir kadın açar. Asuman Doktor Sema'yı aradığını söyler. Genç kadı başta onu eve almakta tereddüt etse de birden bire kendisini onun karşısında fal baktırırken bulur. Bir süre sonra Asuman'ın geliş nedeninin fal olmadığı anlaşılır.
YANLIŞ VE DOĞRU
"Nar" bir odanın merceğinden bütün bir ülkeye bakıyor. Adaleti sorgulayarak son otuz yılda yaşanan adaletsizlikleri hatırlatıp bellek tazeliyor. Bu odada bir araya gelen bireyler adeta toplumun farklı kesimlerini temsil ediyor. Bir tarafta geleneksel değerlere inananlar, diğer tarafta gücün mutlaklığına. Falcı Asuman varoşta yaşayan bir kadın. Kendi küçük dünyası içinde yaşayıp gidiyor. Taa ki büyük bir haksızlıkla karşılaşana dek. Doktor Sema kadın erkek egemen dünyada güç savaşı veren bir kişilik. Deniz hayatın gerçeklerinden kaçmaya çalışan, sevgilisiyle sınıf değiştirmeye çalışan birisi. Ve filmin tek erkek kahramanı olan kapıcı ise hayatın sunduğu fırsatları kullanmaya çalışan bir köylü kurnazı. Vicdanın olmadığı yerde adalet, adaletin olmadığı yerde birlik beraberlik dağılıp gidiyor. Tıpkı nar taneleri gibi... Filmdeki bir karakterin de dediği gibi "Büyük kötülükler olmasın diye küçük kötülüklerin olmasına izin verilebilir. Bazen yanlış olan doğrudur."
Ümit Ünal "Nar" ile bir üçlemeyi tamamlamış oldu. "Dokuz" ve "Ara" gibi tek mekandan topluma bakan bir 'oda film' Nar". Her film toplumun unutmaya başladığı 'vicdan', gerçek 'adalet' gibi konuları sorguluyor, sorgulatıyor. Hikayelerinde insan ilişkilerini çok iyi kuruyor ve onların arasındaki iletişimi/iletişimsizliği, iniş çıkışları çok iyi hissettiriyor Ümit. Ayrıca kurduğu sinema dili ile zoru başarıp; tek mekandan sonuna kadar ilgiyle izlenen filmler ortaya çıkarıyor.
Kuşkusuz 'Nar'ın başarısında oyuncu performansları oldukça önemli. Falcı Asuman'da Serra Yılmaz ödüllük bir performans gösteriyor. Cinli perili hali, deli deli bakan mavi gözleri ile oyuncu Asuman'ı unutulmaz kılıyor. (Tıpkı "Anayurt Oteli"nde oynadığı gündelikçi, "Seni Seviyorum"daki konsomatris kadın gibi.) "Teyzem"le başlayan Ünal-Yılmaz işbirliği bu filmde başarıyla sürüyor. İkilinin birlikte yapmak istedikleri "Sultan Mutfakta" filmini merakla beklediğimi hemen belirtmeliyim. İrem Altuğ hayatın gerçekleriyle yüzleşmemeyi kendine yol seçmiş Deniz'de rolünün gereğini fazlasıyla yapıyor. Kısa ama etkili rolüyle İdil Fırat oyunculuğuyla dikkat çekiyor. Nar tanelerinin tek erkek karakteri kapıcıyı oynayan Erdem Akakçe'yi daha önce Ünal'ın "Ara"sında da izlemiştik. Çağan Irmak'ın, "Karanlıktakiler" filminde çizdiği başarılı kompozisyonla övgü toplayan Akakçe, "Nar"da da ustalığını konuşturuyor.
Sinemamızda az rastlanacak türden bir film Nar. Has sinemaseverlere tavsiye ederim.
Haftanın Filmi:
Labirent
Tolga Örnek'in yönettiği ve Meltem Cumbul, Timuçin Esen ve Sarp Akkaya' nın başrolü oynadığı 'Labirent' filmi, macera sahneleriyle dikkat çekiyor. İstanbul'da kalabalık bir caddede büyük bir patlama meydana gelir, içlerinde yabancıların da olduğu doksan beş kişi ölür. Bu katliam, Türkiye'den Londra ve Washington'a şok dalgaları halinde yayılır. Fikret ve Reyhan adlı iki istihbaratçı tarafından yönetilen bir grup Türk istihbaratçısı, terörist örgütünü durdurmak için çalışmaya başlar.