• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

Lojistik üssü İzmir

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.01.2010, 00:00
Üç ayda tam 47 ülke. Aynı gün içinde dört ülkeye giderek buraların işadamları ve oda başkanları ile görüşmeler. Yüzbinlerce kilometre yol ve akıl almaz bir tempo. Bir milyon 300 bin üyeli TOBB'un Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu görünce, bu temponun kazandırdıkları kadar kaybettirdiklerini de gördük!
Muhakkak ki; camiasına kazandırdığı çok şey oldu ama kendisi 10 kilo kaybetmiş. Yıllardır özlenen işbirliği buluşması için; İTO, EBSO ve İTB'nin ortak düzenlediği "İzmir Ekonomisi 2008" başarılı işadamları ödül töreni için İzmir'e yaptığı kısa ziyarette uğradığı gazetemizde, aynı tempoyu devam ettirdiğini gördük. İzmir'in bu güçbirliği görüntüsü Başkanı çok memnun etmişti.
Bununla da kalmamış; İzmir'in ve aslında bölgenin TOBB'dan beklediği üç konunun da takipçisi olduğunu yaptığımız görüşmede tek tek anlattı. Haber sayfalarımızda okuyacağınız için ayrıntıya girmek istemiyorum. Ancak; Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili karamsar olanlara çok güzel bir örnek verdi, Türkiye'nin en büyük işadamı kuruluşunun başındaki Hisarcıklıoğlu. Herkesin bir kenara not etmesini öneriğim sözleri, dünyanın Türkiye'ye bakışını da çok güzel özetledi aslında.
Fransız Ekonomi ve Maliye Bakanı Chiristine Lagarde, bizzat kendisine anlatmış bu anekdotu; "Japonya'nın en önde gelen işadamlarından birisine sormuş ve bir milyar euron olsa, hangi ülkeye yatırım yapmayı tercih edersin? 500 milyon euroyu enerji için Brezilya'ya, 500 milyon euroyu da lojistik için Türkiye'ye yatırırdım..." Bu sözün bir başka adresi de; Lojistik Merkezin yeriyle ilgili lüzumsuz tartışmalara giren herkese. Böylesine önemli bir yatırımı, bu kısır tartışmaya hapsederseniz; elimizden kaçması işten bile değil beyler...

Yazmazsam olmaz...
Meslek yaşamımın 15 yılını geçirdiğim Ankara'da; Yeni Asır temsilciliği kadar, İzmir ve Ege ile ilgili her konuda bir gazeteci takibiyle de temsilcilik yapmaya çalıştım. Ankara'ya gelen her heyetle (siyasetçi, işadamı, kültür insanı da dahil) birlikte, bütün temas ve görüşmelerde, tüm toplantılarda bulundum. Her gelen İzmir ve Ege heyetinin doğal üyesi gibiydim. Hizmetlerin ve taleplerin takibini de birlikte yaptık. Her gelen kişi, istisnasız samimi ve istekliydi ancak; benim hep bir itirazım ve naçizane önerim oldu; "Herşeyi, her hizmeti Ankara'dan beklemeyin. Ancak; Ankara'daki lobi faaliyetinin ve yakın ilişkilerin, bütün hizmetler için öncü ve hatta itici güç olduğunu biliyorsunuz. İşte bu yüzden burada daimi bir temsilci ve temsilcilik bulundurmak şart."
Bu işi yapan tek kuruluş; EBSO oldu. Ama; bütün İzmir ve Ege'yi kapsayacak bir kurumsal kimlik şarttı. Neyse; son yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nda bu karar "nihayet" alındı. Öncelikli olarak belirlenen ve Ankara'nın (bürokrasi ve bakanlıklarda) onay vereceği işler için heyetler oluşturuldu. Ankara'da tüm bu işleri takip edecek bir temsilci ile anlaşılması kararlaştırıldı. Bu kararın altında imzası olan herkesi kutluyorum. Ancak; Ankara'da bir büro tutulması için henüz bir karar alınmaması, İzmir ve Egeli şirketlerin bürolarından faydalanılması düşünülmüş.
İşte; bu doğru değil. Bakanlıklara yakın merkezi bir yerde, İzmir'e yakışır bir büro tutmanın maliyeti nedir ki? İşin daha ciddi olduğunu göstermez mi? 15 yıldır söylediğim temsilci atama kararını alan beyler, bayanlar; bence siz bu işi büro için de düşünün ve hatta düşünmeden kararı alın. Benden söylemesi...

Kültürpark kazansın

Sanki partilerin yarıştığı bir seçim var. Sanki, kıran kırana geçen bir yerel seçim yaşanıyor. Ama, 6 aydır İzmir gündemindeki en ön sırayı kimselere bırakmadı. Aslında aktif olarak yaklaşık bin 100 üyeli bir kulüp ama, üyelerinin işleri ve kapsamına baktığınızda, cemiyet hayatının önde gelen isimleri olunca; gündemi neden kaptırmadıklarını anlıyorsunuz. Kültürpark Tenis Kulübü seçimlerini kastediyorum. Bugün, siz bu satırları okurken belki de seçim başlamış olacak.
İki güçlü aday var. Birisi, 12 yıldır başkanlık koltuğunda oturan Sermet Yeşilpınar, diğeri de Osman Savran. İlk ekip; "deneyim ve devamlılık" iddiasında, diğeri "değişim" sloganıyla yola çıktı. Yönetim Kurulu listelerine bakıyorsunuz; iki liste de son derece pırıltılı isimlerle dolu. Kültürpark Tenis Kulübü'nün tarihine baktığınızda, üçüncü en iddialı seçim olduğu görülüyor.
Kemal Çolakoğlu ile Hayri Şen'in ve Esin Özgener ile Rahmi Berki'nin yarıştığı seçimden sonra üçüncü kez kıran kırana bir yarış yaşanacak. Son 3 seçimdir pek heyecanlı geçmemiş süreç. Hatta; oylamaya katılanlar yüzlerle ifade edilmiş. Ancak; bu sefer, yarışın 6 ay önceden başladığı düşünüldüğünde; rekor bir katılım bekleniyor. 900'ler civarında üyenin katılımı, kongrenin heyecanını da, kalitesini de katlayacaktır. Bu çekişmeli yarışta, her iki tarafın ortak Divan Başkanı adayı; Kemal Çolakoğlu.
Her zaman uzlaşmacı kişiliğiyle dikkat çeken Çolakoğlu'nun, bir zamanlar başkanlığını yaptığı kulübün bugünkü durumuyla ilgili görüşlerini merak ettim.
Kemal Bey'in her kelimesi ve cümlesi zerafet doluydu. Sonuçla ilgili yorumu; "Her iki taraf ta şanslı. Kazanan, kıl payı alır yarışı" oldu ama benim sizlerle paylaşmak istediğim ve önemsediğim asıl yorumu bugünden sonrası içindi; "Kim kazanırsa kazansın, bu yarışın kaybedeni olmaz. İddialı projeler ve rekabet, Kültürpark'ı eski günlerine götürecektir. Üyelerin iktivitesi ve ilgisi artacak, kazanan Tenis Kulübü olacaktır..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA