• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

Markamıza "nazar" değmesin

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.06.2012, 00:00
Kentlerin belki de en önemli eksiği "markalaşmaları"... 'Marka Şehir' olmanın önemini ve farkını, her yurtdışı şeyahatinizde bir kez daha anlıyorsunuz. Paris ve Roma'daki "aşk ve romantizm" şehirlerinden Las Vegas'taki "eğlence" şehrine, Hawai'nin "balayı" temasından Mısır'daki "tarih" markasına kadar bir dolu örnek verebiliriz. Bu konuda bir bilimsel çalışma yapılmasa da İstanbul, artık kültür ve tarihin buluştuğu markalaşma sürecini tamamlıyor neredeyse.
Fakat, dün sabah, İZKA ev sahipliğinde izlediğimiz "İzmir'in Marka Şehir" olma yolundaki Görsel Kimlik Lansmanı ve beraberindeki çalışma ve sunum, bu işin Türkiye'de ilk kez ayakları yere basan şekilde yapıldığına en güzel ispattı.
Nedir İzmir?
İzmir'i nasıl tanımlarsınız? dendiğinde hepimiz, "Markalaşmanın" eksikliğini görüp söylemiyor muyuz?
İşte bu anlamda, yapılan işi en başından bu yana şahsım ve Yeni Asır olarak çok önemsedik. İzmir'in görsel kimlik ve lansmanının belirleneceği çalışmayı yapacak olan firmanın ihale sürecini de bu titizlikle takip ettik.
Sevgili Ünal Ersözlü'nün "Afişlerin Efendisi" şeklinde tanımladığı genç tasarımcı Emrah Yücel'in ekibiyle yaptığı çalışma, dün bizlerle ve dolayısıyla sizlerle buluştu.

Afişlerin Efendisi
Hollywood yıldızlarının ve pek çok gişe rekoru kırmış Amerikan filmlerinin afişlerini tasarlayan genç bir Türk adam Emrah Yücel. Hep siyah giyen ve evini de sadece siyah ve beyaz eşyalarla döşeyen bir "stil" sahibi tasarımcı. Gaziantep, Adana, Ankara ve Los Angeles'lı Emrah Yücel, bir uçak yolculuğunda rahmetli Sakıp Sabancı'dan duyduğu şu sözleri de hiç unutmamış: "Sen, bu topraklarda doğup büyümüş bir ağaçsın. Ve, şimdi meyvelerini vermeye başka topraklara gidiyorsun." Başka topraklarda verdiği meyvelerden hep bir tutam kendi topraklarına serpiştireceği meyveleri olmuş Emrah Yücel'in.
İşte, böyle özgün bir tasarımcı ve ekibinden İzmir'in "markalaşma" serüveniyle ilgili çalışmasını heyecan ve merakla bekledik.
Benim, bütün aksesuvarlarda ve hatta takılarımda bayıldığım "nazar boncuğu" İzmir'in görsel kimliğinin de görünürü yapılmış bu ekip tarafından. Bayıldığım ve İzmirimizin denizini ve özgünlüğünü hatırlatan turkuaz renk de nazar boncuğundaki lacivert yerine kullanılan harika bir tercih olmuş.
Afişlerin Efendisi'nin yalın ve samimi sunumuyla, markalaşma yolundaki izledikleri stratejiyi dinledik. "Öncülerin şehri" tanımlaması elbette güzel. Ama, İngilizce söylenimi ve yazılımı benim daha çok hoşuma gitti. Çünkü, yazılımda "Öncülerin şehri" tanımı, birkaç tekrardan sonra yadırgatabilir insanı. Bazen, yazı işleri toplantısında manşetle ilgili önerileri konuşurken, haberi harika özetleyen ancak, başlığa çıktığı zaman pek de sıcak gelmeyen manşetlerden vazgeçeriz. İşte, bu tanımda biraz o his uyandı bende.

Marka'ya sahip çıkalım

Ama içeriğe gelince, 8 bin 500 yıllık 13 uygarlığı barındıran güzel İzmirimde, Homeros'un İlyada'yı yazdığı bu toprakların, Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk kurşunun atılmasının, ilk İktisat Kongresi'nin yapılmasının, ilk futbol takımının kurulmasının, ilk Akdeniz ve üniversiteler arası olimpiyat oyunlarının yapılmasına kadar pek çok 'ilk'i tanımlaması ve hemen her alanda "öncü" olduğunun ifade edilmesi açısından çok ama çok tutarlı buldum. Dünkü lansmanın yapıldığı Crowne Plaza Otel'inin Kordon Salonu'nda, valisinden belediye başkanına, meslek ve sivil toplum örgütü liderlerinden en üst düzeyde basın temsilcilerine kadar her kesimin bulunmasını da önemsiyorum.
Bugüne kadar dağınık görülen "Marka Şehir" bilinci ve tek bir görsel kimlik tespiti umarım bundan sonra "tek ve güçlü bir birleşmeyi" devamlı kılar.
EXPO 2020 hedefi için, inanın buna çok ihtiyaç var çünkü...

EBSOV-EGİAD ve kadınlar
Geçen hafta çok özel bir tiyatro izledim, yazmaya ancak fırsat buluyorum. EBSO'nun Bayanlar Birliği Vakfı'nın (ben bayan demeyi sevmem, beni bilen bilir. O yüzden lütfen buradaki bayan sözünü lütfen kadın diye değiştirin dostlar...) tiyatro topluluğunun Neil Simon'un Aklımdaki Kadınlar oyununu izledim. Tamamen amatör kadınların, harika bir amaç için bir araya geldiği ve muhteşem bir oyunculuk sergilediği oyun, EBSOV'un okuttuğu yüzlerce gencimiz için kaynak yarattı. Bugün de, EGİAD Sosyal İlişkiler Komisyonu'nun amatör oyuncuları, Shakespeare'in Geceler ve Gündüzler oyununu sergileyecekler Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM). Bu oyundan elde edilecek gelir Safiye Nadir Zihinsel Engelliler İş Eğitim Merkezi'ne bağışlanacak. Bu sosyal sorumluluk projesine bir katkınız olsun istiyorsanız, lütfen saat 20.00'de AKM'de olunuz. Ve, bugün yine Çeşme'de Allkoçlar Otel'de Nezaket Emine Atasoy başkanlığındaki BPW Smyrna İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği'nin düzenlediği ve modacı Jale Gelgör'ün Çeşme Esintileri isimli defilesiyle renklendireceği organizasyona da dikkat çekmek istiyorum. Çalışan kadının sesi ve soluğu olmak isteyen bu dernek ve gönül verenlerine destek, hepimizin görevi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA