O bizim mutluluk koçumuz. Adı Ömür İlbaş. Kırmızı'nın mutluluk yazarı. Her ay basılı dergide, her hafta web sitemizde mutluluğun tarifini yapıyor. Bu hafta eski yılın dökümünü yapmamızı istedi: "Acısıyla, tatlısıyla bir yıl daha bitmek üzere. Şimdi sizden iki dakikalığına gözlerinizi kapatıp geçen yılın Aralık ayına dönmenizi istesem: O sırada kendinize bu yılla ilgili verdiğiniz sözleri, kurduğunuz hayalleri, yaptığınız projeleri hatırlıyor musunuz? Kaç tanesi gerçekleşti? Geçirdiğiniz yıldan ne kadar memnunsunuz? Boşa kürek çektiğinizi, vakitsizlikten, imkansızlıktan, yoğunluk ve yorgunluktan istediklerinizi yapamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Bazı şeyler tam da hayal ettiğiniz gibi mi gerçekleşti? Yoksa 2012 için de yine aynı listeyi mi yapacaksınız?"
Kendi adıma hemen cevap vereyim; geçen Aralık ayında, aklımda sadece KIRMIZI vardı ve bu projeyi hayata geçirdim. Bu, en büyük mutluluk kaynaklarımdan biri. Ama çok çalıştım. Hep çalıştım. Hiç tatil yapamadım, hiç dinlemedim. Kendime vakit çok az ayırdım. Ama öyle gerekti. Bu anlamda mutsuzum. Denize giremedim mesela! Kendimi soğuk sulara bırakamadım, kulaç atamadım.
BAŞARI NEDİR?
Peki, başarıya ulaştım mı? Boşa kürek çektiğimi düşünüyor muyum? Bazen bu duygulara kapılmıyor değilim. Projemi hayata geçirdim ama hedeflerime henüz ulaşamadım. Bu yıl inşallah. Bu yılın dileği, projeyi ayakta tutmak ve hedeflere bir an önce ulaşmak.
2012 listemde hedefe ulaşmak, başarılı olmak, daha çok kendime vakit ayırmak, televizyon programı yapmak, yeni kitaplar yazmak, daha çok gezmek var.
Ve tabii sağlıklı olmak. Sevdiklerimle beraber mutlu bir şekilde yaşamak.
Bugüne gelirsek, bazen sıkıntılı oluyorum, umutsuz, yorgun, bıkkın. Kendimi başarısız hissettiğim anlar da oluyor. "Eğer hızla geçen zamanı ve kaçan fırsatları düşünerek içinizde bir öfke ve pişmanlık yumağı büyütüyorsanız, geçmişte elde ettiğiniz bir başarıyı düşünün. Küçük başarı, büyük başarı, düşününce içinizi ısıtacak bir başarı öyküsünü seçin." diyor mutluluk koçumuz bu sırada... "Bu başarıyı elde ederken ne gibi koşullar vardı? Ya şimdi durum nasıl? Hala idealleriniz, hayalleriniz var mı? Yoksa zaman tünelinden geçerken, umutlarınızı da yanlarına alarak, yolda yitip gittiler mi?" diyerek devam ediyor. Ve bugün tekrar bir başarı öyküsü yazmamızı istiyor. "Nereye ulaştığınızda kendinizi başarılı kabul edeceksiniz?"
KENDİMİZİ ANLAMAK
Evet. Güzel soru. Başarı nedir? Başarılı olmak istiyorsak, önce kendimizi yeterince tanımamız, anlamamız gerekiyor. Kendimizi anlamak. "En zoru bu!" diyor Ömür. Benlik bilincinin üç boyutu varmış çünkü:
- Duygusal benlik bilinci: Duygularımızı ve duygularımızın üzerinizdeki etkilerini yeterince tanıyor muyuz? Kızgınlıkla, hırsı, öfkeyle, kıskançlığı birbirinden ayırabiliyor muyuz?
- Öz değerlendirme: Güçlü yönlerinizi ve eksiklerinizi biliyor muyuz ve bu listeyi en gerçekçi şekilde yapabiliyor muyuz? Kendinizi küçümsemek de, dev aynasında görmek de doğru verilerle harekete geçmenize engel olabiliyor.
-Özgüven: kendi değerimiz ve yapabileceklerimiz hakkında güçlü bir inanca sahip miyiz?
Bu kısmı hallettikten sonra yeni yıl listemizi yaparken kendimize sormamız gereken başka sorular var:
1. Ne istiyorum? Bu sorunun yanıtı kontrol alanınızın içinde ve olumlu olarak ifade edilebilmeli. Örneğin: "Geç kalmak istemiyorum" yerine "İşe vaktinde giden biri olmak istiyorum"
2. Bunu nasıl elde edebilirim? Cevap net, ölçülebilir, gerçekçi, değerli olmalı. Zaman verilebilen hedefler olmalı.
3. Kendimle ilgili neler bana engel olabilir? Burada yapmamız gereken şey, risk yönetimi ve beklenmedik durumlar için alternatif plan oluşturmak.
4. Onu elde ettiğimi nasıl bileceğim? Sonuçları ne şekilde ölçeceğim, değerlendireceğim? Tüm sorulara yanıtlarınız hazırsa, 2012'nin güzel ve verimli bir yıl olması için listenize başlama zamanı gelmiş demektir.