Televizyonlarda en çok izlenen programlar da diziler, en çok eleştirilenler de. Çünkü çoluk, çocuk, kadın-erkek tarafından çok izleniyor ve gerçekmiş gibi algılanıyor. Bu yüzden kimileri verilen mesajlara dikkat edilmesi gerektiğini savunarak dizileri eleştiriyor.
Kadın dernekleri de eleştirenler arasında. Özellikle kadının nesneleştirdiği için eleştiriyorlar. Güçlü kadın karakterlerin olmamasını, kadınların mağdur ve boyun eğen olmasını, çaresizliği kabullenip hayata devam etmeleri eleştiriliyor.
Ve tabii tecavüz sahneleri. Geçtiğimiz günlerde yine böyle bir tartışma yaşandı. Bir panelde özellikle "İffet" dizisindeki sahnenin, gerçek hayatta yaşanmasına neden olduğunu söyleyen Türk Kadınlar Birliği Federasyon Başkanı Canan Güllü, yedi adet kadının, dizide gösterilen şekilde tecavüze uğradıklarına dair federasyona ihbar yaptıklarına ilişkin açıklama yapınca, gazeteci Cengiz Semercioğlu'ndan "Bunu ispatlayın" yanıtı geldi.
MAĞDUR KADINLAR
Yani demek istedi ki, kim bu kadınlar, çıksınlar ortaya görelim, gerçekten doğru mu söylüyorlar, yoksa siz "şehir efsanesi" yaratarak, sırf eleştirmek adına mı eleştiriyorsunuz.
Semercioğlu'nun açıklamasını popülist ve sorumsuz olarak niteleyen Canan Güllü bir açıklama yaparak, bu eleştirilere yanıt verdi.
. Tecavüz kadının vücut dokunulmazlığına, cinsel dokunulmazlığa ve yaşam hakkına yönelik en ağır şiddet biçimlerinden biridir.
. Ancak medyanın şehvetli çığlıkları eşliğinde, son zamanlarda yapılan diziler aracılığıyla magazinleştirilmekte ve milyonlara pazarlanmaktadır.
. Taciz, tecavüz, ensest gibi bireyin mahremiyetiyle doğrudan ilgili konularda kişisel beyan esastır.
. Federasyonumuza başvuran söz konusu mağdur kadınlar emniyet birimlerine, akabinde destek alabilecekleri kurumlar ve kadın sığınaklarına yönlendirilmişlerdir.
. Mağdur kadınları medya yoluyla açıklayacak, yaşadıkları şiddetin boyutlarını tartışmaya açacak ya da sizin söyleminizle "hangi pozisyonda tecavüze uğradıkları" ile ilgili mahrem detayları bu akıl almaz söylemlerinize cevaben sunacak değiliz.
BEYAN ESASTIR
Canan Güllü haklı. Kadınların beyanı esastır. Bu kadınlar derneklere başvurmuşlarsa, oradaki kadınlar da bu kadınlara yardımcı olmuş, hem psikolojik tedavi görmelerini hem de hukuki yoldan haklarını aramaları konusunda onları yönlendirmişlerdir. Zaten kadın derneklerinin de amacı budur ve bu bilgiler herkesle ve tabii basınla da paylaşılmaz. Çünkü bu kadınlar kimliklerinin açığa çıkmasını istemezler. Bu nedenle mahalle baskısına uğrayacakları için gizlenmeyi tercih ederler. Muhtemelen en yakınlarına bile açıklamamışlardır durumu.
Dolayısıyla burada kadınların ve dernek başkanını sözüne itibar etmemiz gerekiyor. Canan Güllü haklı olarak, "Unutmayınız ki medya eleştirisi yaparken sıklıkla tekrar edilen 'cinsiyetçi erkek egemen medya' gibi söylemler üzerinden salt retorik politikalar üretmeye kalkmak artık kadınlara yetmiyor, biz günde beş kadının cinayete kurban gittiği bu ülkede, kadının vücut bütünlüğüne yapılan en büyük şiddet olan tecavüzün bu kadar fütursuz şekilde seyirlik bir hale getirilmesine itiraz ediyor ve kadınlar arasında yaratılmaya çalışan mağduriyet hiyerarşilerini kabul etmiyoruz!" diyor.
Kısacası dizileri eleştireceğiz. Tecavüzün meşrulaştırılmasına karşı çıkacağız. Ama yok saymayacağız. Bir kadının tecavüze uğradığını göstererek, neler yaşadığını, ailesinin neler yaşadığını anlatan diziler yayınlayacağız. Ve böylece bir kadının hayatının nasıl değiştiğini empati kurarak anlamaya çalışacağız. Ve onun ayakta kalmasına, boyun eğmemesine de tanıklık edeceğiz.