• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

5 yaşında başlarsa ne olur?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.04.2012, 00:00
Dün başladığımız "Eğitim Reformu"nu tartışmaya devam edelim. Bu konuda en yetkili isimlerden biri Eğitim Reformu Girişimi. Bakanlığın da görüşlerini aldığı bir STK. Tek amaçları var, herkes için kaliteli eğitim. "4+4+4" ile ilgili olarak da görüşlerini bakanlık yetkililerine de iletiyorlar, birlikte ortak çalışmalar yapıyorlar.
Önce kesintisiz eğitimin ne demek olduğuna bakalım. Kesintisiz temel eğitim, çocuklara en azından liseye başlayana kadar ortak bir öğretim programı ile eğitim sunulması demek. Bu sürede, aynı yaştaki çocuklar farklı program ve okul türlerine ayrılmaz. Temel eğitim içinde farklı kademelerden bahsedilse dahi tek bir program izleniyorsa bu kesintisiz eğitimdir.
MEB, dünyada 8 yıllık kesintisiz eğitim verilen tek ülkenin İrlanda olduğunu söylüyor ama asında başta ABD, İngiltere, Fransa olmak üzere birçok ülkede ilkokul ve ortaokul ayrımı var. Ama öğrenciler 16 yaşından önce eğitim programları arasında seçim yapamıyorlar.

KADEMELİ EĞİTİM
Gelelim en önemli konuya, yasa teklifinin kademeler açısından ne yenilikler getirdiğine. Bildiğiniz gibi, Türkiye'de ilköğretimde temel eğitim programı izleniyor. Ancak ilköğretimde, ilki 5 yıllık ikincisi 3 yıllık iki kademe bulunuyor. ERG diyor ki, "Bu kademeler çocukların gelişim özellikleriyle örtüşüyor. Kademeler farklı programlara ya da okul türlerine ayrışma anlamına gelmiyor.
Yasa teklifi, kademeleri dörder yıllık düzenleyerek ve eğitime başlama yaşını geriye çekerek çocukların gelişim dönemleriyle uyumlu olmayan bir kademe sistemi yaratıyor. Çocukların işlemler dönemine geçmeden 5 yaşında ilkokula, soyut işlemler dönemine geçmeden 9 yaşında ortaokula ve 13 yaşında ortaöğretime (yani liseye) başlaması hedefleniyor. En önemlisi, çocukların 9 yaşından itibaren farklı programlara yönlendirilmesi olanaklı kılınıyor."
Sorun da aslında burada düğümleniyor. Çünkü ERG'nin itirazı da, dünyadaki deneyimler bu yaşta farklı programlara ayrıştırmanın artan eşitsizliklere neden olabileceğini gösteriyor.

OKULA BAŞLAMA YAŞI

Ve en çok tartışılan konu, okula başlama yaşı. Eğitim sisteminde yaş hesabı, bitirilen yıla göre yapılıyor. Örneğin, 60 ay yaşamış bir çocuk 5 yaşında, 72 ay yaşamış bir çocuk 6 yaşındadır. Halen geçerli olan düzenlemeye göre çocuklar ilköğretime 6 yaşında başlıyor. Yani 2005 doğumlu çocuklar, 6 yaşında, yani 2011-2012'de ilköğretime başladılar.
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği gereği, belirli bir yılın başından sonuna dek 72 ayını dolduran çocukların tamamı aynı yıl okula başlıyor. Yani Ocak 2005 doğumlu da olsa Kasım 2005 doğumlu da olsa, 2005 doğumlu çocukların tamamı, 2011-2012'de ilköğretime başladı.
Yeni düzenlemeye bakarsak, Bakanlık, yeni düzenlemeyle birlikte, çocukların 60-72 ay aralığında, yani 5 yaşlarının içindeyken okula başlamalarını öngörüyor. Buna göre, 2012-2013 öğretim yılında 2006 doğumlu çocuklara ek olarak 2007 yılında Eylül'e kadar doğmuş çocuklar da ilköğretime başlayacak.

ÖĞRENCİ SAYISI ARTAR

Eğitimcilerin ön önemli itirazı da bu konuya. ERG'nin açıklaması şöyle: "Çocuklar gelişimsel olarak ilköğretime hazır olduklarında başlamalı. Bunun için okula başlamadan en az bir yıl okul öncesi eğitim önemli. 177 ülkede çocuklar okula 6 ya da 7 yaşında başlıyor. 5 yaşındaki çocukların birçoğu henüz ilkokula gitmeye hazır ya da okuma-yazma becerilerini edinebilecek durumda olmayabilirler. Ayrıca 2006 doğumlu çocukların aksine, sonraki yıllarda doğan çocuklardan çok azı okul öncesi eğitim almış durumda. Anaokuluna ya da anasınıfına gitmeden ilköğretime başlayacak olan çocuklar, yeterli bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi sağlayamadan ilköğretimde sunulan becerileri edinememe riskiyle karşılaşabilirler.
Ayrıca, Eylül 2012'de hem 2006'da hem de 2007'nin ilk dokuz ayında doğan çocukların okula başlamasıyla, okula başlayan çocuk sayısı 1.2 milyon yerine 2 milyon düzeyine yükselir. Bu denli yüksek sayıda öğrenci kabulü okullar, öğretmenler ve kademeler arası geçiş/sınav sistemleri üzerinde hatırı sayılır ve kalıcı bir baskı yaratabilir. Artan öğrenci sayısı nedeniyle ortaya çıkan, sistemdeki bu şişkinlik üniversite kapılarına dek sürer ve tüm çocuklarımıza istediğimiz kalitede eğitim vermemiz riske girebilir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA