Sonbaharla birlikte dizi sezonu da başladı. Geçtiğimiz yılın gözde dizileri birer birer yeni bölümleriyle ekrana gelmeye başladı. Bu dizilerden birisi de "Öyle Bir Geçer Zaman Ki". Ali Kaptan, Cemile, Karolin ama en çok Osman öne çıkmıştı dizide. Küçük Osman'ın gözüyle anlatılan hikayede Osman'ı oynayan Berke Zincidi o kadar çok sevildi ki, onunla ağlanıp onunla gülündü.
Bana sorarsanız geçen sezon dizi daha hızlı yol alacakken, yani diğer karakterler gibi Osman'ın da daha büyümüş halini izleyecekken, Osman'ın seyirci tarafından çok sevilmesi nedeniyle yavaş seyretti. Bu da senaryoda aksaklıklara ve gereksiz dizi uzatma sahnelerine neden oldu ki, çoğu seyirci sıkılıp, başka dizilere yöneldi.
ZAMAN ÇABUK GEÇTİ
Bu sene artık küçük Osman yok. Büyüdü. Kimin oynayacağı epey gündemi meşgul etti. Ve geçtiğimiz akşam yeni Osman'la tanıştık. Sosyal medyada en çok konuşulan konulardan birisinin Osman olması bekleniyordu ve nitekim öyle oldu. Seyirci yadırgadı Osman'ı. Bana da biraz büyük geldi. Aradan 4 yıl geçtiyse, Aylin ve Soner'in kızı Deniz 4 yaşına geldiyse, Osman da o dönemler ilkokula gittiğine yani 8-9 yaşında olduğuna göre 13-14 yaşında olması lazım. 4 yılda bu kadar büyük değişimi yadırgar izleyici.
Zamanla alışacağız. Zira artık Osman önemini kaybetti. Onun yerini Deniz aldı. Nisa Melis Telli'nin oynadığı Deniz ilk bölümden itibaren seyircinin beğenisini kazandı ve "cimcime" tavırları ile diziye damgasını vurdu. Aylin'in deli doluluğu kızına da geçmiş. Kısacası artık dizide Deniz var.
Kayıp kuşak!
Aylar önce bu köşede, 4+4+4 sistemi gündeme gelince, "Eğer 5 yaşında okula başlanılırsa 2007'de doğanlar kayıp kuşak olacak" demiştik. Benim görüşüm değil, bütün eğitimcilerin, konuyla ilgilenen hemen herkesin ortak görüşü buydu.
Ne denildiğini hatırlayalım: "Çocuklar gelişimsel olarak ilköğretime hazır olduklarında başlamalı. Bunun için okula başlamadan en az bir yıl okul öncesi eğitim önemli. 177 ülkede çocuklar okula 6 ya da 7 yaşında başlıyor. 5 yaşındaki çocukların birçoğu henüz ilkokula gitmeye hazır ya da okuma-yazma becerilerini edinebilecek durumda olmayabilirler. Ayrıca 2006 doğumlu çocukların aksine, sonraki yıllarda doğan çocuklardan çok azı okul öncesi eğitim almış durumda. Anaokuluna ya da anasınıfına gitmeden ilköğretime başlayacak olan çocuklar, yeterli bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi sağlayamadan ilköğretimde sunulan becerileri edinememe riskiyle karşılaşabilirler.
Ayrıca, Eylül 2012'de hem 2006'da hem de 2007'nin ilk dokuz ayında doğan çocukların okula başlamasıyla, okula başlayan çocuk sayısı 1.2 milyon yerine 2 milyon düzeyine yükselir. Bu denli yüksek sayıda öğrenci kabulü okullar, öğretmenler ve kademeler arası geçiş ve sınav sistemleri üzerinde hatırı sayılır ve kalıcı bir baskı yaratabilir. Artan öğrenci sayısı nedeniyle ortaya çıkan, sistemdeki bu şişkinlik üniversite kapılarına dek sürer ve tüm çocuklarımıza istediğimiz kalitede eğitim vermemiz riske girebilir."
Şu anda yaşanan kaos ortada...