• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Futboldan kadınlar da anlar!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04.10.2012, 00:00
Futbol, erkeklerin oyunu, futbol sahası da erkeklerin mabedi gibi görülüyor ülkemizde. Erkekler oynuyor, erkekler yönetiyor, erkekler seyrediyor, erkekler yorumluyor. O kadar erkeklerin tekelinde ki bu konu, futbola ilgi duyan kadınların var olduğuna, olacağına inanılmıyor bir türlü. Oysa var. Var olduğunu federasyonun klüplere yani erkeklere verdiği ceza nedeniyle stadları kadınlara açmasından da anlıyoruz. Ceza meza, kadınlar stadları dolduruyor, tezahürat yapıyor, takımlarını destekliyorlar. Ama işte erkekler o kadar çok kendi oyun bahçeleri gibi görüyorlar ki futbolu, kadınların bu alana girmesini hazmedemiyorlar bir türlü. O yüzden kadın seyirciyi bir aşağılama, bir küçümseme, bir nefret söylemi alıp başını gidiyor. Neymiş, çok bağırıyormuş kadınlar, Dünya kupasında çok eleştirilen vuvuzela sesi bile daha iyiymiş kadınların sesinden, o kadar ki futbolcular konstantre olamıyorlarmış!

OFSAYTI KİM BİLİYOR?
En malum söylem ise kadınların futboldan anlamadığı. Ofsaytın ne olduğunu bilemediklerini iddia ederler ve bilemeyen kadınlarla da dalga geçerler. Oysa daha önce de söylediğim gibi futboldan anlayan kadınlar var. Sayıları az da olsa varlar. Hatta futbol maçı yönetecek, yani hakem olacak veya maç anlatacak, yorumlayacak, analiz yapacak kadar iyi bilenler var. Dolayısıyla, kadınların futboldan anlamadığını öne sürerek, kadın yorumcu olduğu için programı terk eden Ümit Özat'ın hayatı futbol olabilir, futbol onun ekmek kapısı olabilir, futbolla yatıp futbolla kalkabilir ama bu işi onun kadar iyi bilen kadınların var olduğunu da kabullenmesi gerekir.
Şunu unutmayalım ki, kızların futbolla ilişkisi de erkek çocukları gibi babalarıyla olan ilişkileriyle başlar. Babalar sevdirir futbolu kızlara, o ilgileniyorsa kızlar da ilgilenir, onun tuttuğu takım tutar, birlikte maç izler ve yorumlarlar.
"Futbola dair hatırladığım ilk görüntüler 1980 sonlarından. Tipik bir baba-kız ilişkisinden dolayı Beşiktaşlıydım; evde maçlarını izler, haberlerini takip ederdim. O zamanlar inanmazsınız neredeyse tüm takımı sekmeden sayardım!" diyen Kengarenk Kırmızı yazarı Nacide Berber gibi. Ben de öyleydim.

TEK ALAN DEĞİL

Farkımız, bir dönem futbolla yatıp kalkarken, büyüdükçe ilgimizin başka alanlara da kayması. Nacide şöyle açıklamıştı bu dönemi www.rengarenkkirmizi.com'daki yazısında: "Sonra kendi kendime Beşiktaş sevgimi anlamlandırmaya çalıştım. Ergenlik dönemimde melankolik halimin bir sağlamasıydı Beşiktaş'ın renkleri, siyah ve beyaz, işte buydum ben, zıtlıkların birlikteliği! Sonra ne olduysa grilikler oluşmaya başladı hem futbolla hem de Beşiktaş'la aramda. Başlamadan bitti çocukluk aşkı! 'Renklerine vurgunum' dönemi geçtikten sonra, uzun yıllar 'Metin-Ali-Feyyaz' dönemiyle idare ettim. Tabii emekçi kaptan Rıza ve Şifo Mehmet de unutmadığım Beşiktaşlı futbolculardı."
Tipik bir fanatik olarak maçları kaçırmayan, deplasmana bile giden kadınlar da vardır ama bizler genellikle çok gitmeyiz maçlara. Küçükken neyse ama büyükken babalar da, sevgililer de, kocalar da yanlarında götürmek istemezler, hemcinsleriyle dalaşmamak için. Malum orada kavga vardır, küfür vardır, şiddet vardır. E, tek başına gitmenin de bir anlamı yoktur onca erkeğin arasına. Bu şiddet, küfür, ırkçılık, futbolun adaletsizliği, haksızlıklar, mafyamsı ilişkiler de uzaklaşmamıza neden olan unsurlar. O yüzden tek ilgi alanımız olmaz, evde seyretmeyi tercih eder, ama futbolla ilgilenen herkes kadar iyi anlarız futboldan.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA