Ünlü çocuk kitabı "Alice Harikalar Diyarında"nın yönetmen Tim Burton tarafından sinemaya uyarlanmış filminde Alice, 17 yaşındadır ve sosyeteye tanıtım partisine katılır. Babası öldüğü için annesi ve ablası bir an önce evlenmesini ister. Ona sunulan tek seçenek evliliktir. Yoksa annesine yük olacak veya evde kalacaktır.
Oysa Alice'in evlenmeye niyeti yoktur. Hem damat adayından hoşlanmamaktadır, hem de eniştesinin ablasına ihanet ettiğini gördüğü için evliliğe güveni sarsılmıştır. Ayrıca henüz belirlemese de gelecek için başka hayalleri vardır. Kısacası yazgısına boyun eğmek niyetinde değildir.
Partide damat adayı herkesin önünde diz çökerek Alice'e evlenme teklifinde bulunur. Alice'in aklı ise son günlerde sık sık karşısına çıkan tavşandadır. Herkes teklife vereceği yanıtı beklerken, o kendisini çağıran tavşanın peşinden gider. Bir delikten aşağıya yuvarlanarak kendini bir masalın ortasında bulur.
Rüyada olduğunu zanneder doğal olarak ve gördüklerinin kendi kurduğu bir düş olduğuna inandırmaya çalışır kendini ama uyanmadığı ve masal devam ettiği için de sonuna kadar gider. Yapamayacağını düşündüğü şeyleri yaptıkça kendi gücüne kendisi de şaşırır.
Masaldan uyanıp gerçek dünyaya döndüğü zaman, cevabını bekleyen damat adayına ve topluluğa evlenmek istemediğini söyler. Amacı babası gibi iş hayatına atılmak, gemilere binip uzak diyarlara gitmektir. Düşündüğünü de yapar.
HAYAL KURMAK
Filmdeki Alice, hayalini gerçekleştirir ya gerçek hayattaki Alice'ler? Mesela bizim genç kızlarımız. Evlenmek ve çocuk sahibi olmayı her insan ister elbette ama gencecik bir insanın tek hayali bu mu olmalı? Bir meslek sahibi olmak, bir spor veya hobinin peşinden gitmek, dünyayı dolaşmak hayalini kurmaz mı bizim gençlerimiz?
Evlenme programlarına katılan gencecik insanları dinleyince tek hayallerinin evlenmek ve yuva kurmak olduğunu görüyoruz. Aradıkları veya erteledikleri mutluluğu bulamayan ve ikinci bir şans isteyen orta yaş üzerindeki insanlar neyse ama hayatın baharındaki gencecik insanların evlenme telaşını ve bunu milyonların gözü önünde bulmak istemelerinde bir terslik olmalı.
Hayattan beklentiler, mutluluk anlayışı, cesaret ve kendine güvenle ilgili bir konu bu.
GERÇEK HAYALLER
Küçük yaştan itibaren hayallerimize de sansür uygulanıyor. Sıradan olmayan hayaller gerçekçi olmamakla değerlendiriliyor ve ayaklarımızın yere basması gerektiği hatırlatılıyor. Herkesin yaptığını yapmamız isteniyor. Evlenmek ve çocuk sahibi olmak için hayal kurmaya da gerek yok zaten. Birileri sürekli bunu hatırlattığı için zaten kaçınılmaz bir son. Ama mutluluk bu mu? Tartışılması gereken konu da bu değil mi?
Bu arada bir dip not: Alice Harikalar Diyarında, her ne kadar çocuk kitabı olarak bilinse de aslında mantık ve matematik kavramlarının arka planda tartışıldığı bir eser. Yazarının her ne kadar Lewis Caroll takma ismini kullanmış olsa da Charles Lutwidge Dodgson aslında Britanyalı bir matematikçi.
Dikkatlice incelendiğinde matematik oyunlarıyla örüldüğü de ortaya çıkıyor. Mesela Alice, gerçek hayatta olup olmadığını anlamak için çarpım tablosunu saymaya başlar bunu yaparken de yerdeki fayanslardan değişik kombinasyonlar yaratır. Ana karakterlerinden biri de mantığı temsil eden Cheshire Kedisi. Alice istediğinde ortaya çıkar ve genellikle Alice'i kızdıran konuşmalar yapar. Ama Cheshire Kedisi'nin tüm konuşmaları felsefi değer taşır ve Alice'in hayata bakışını zorlar. Bizim de hayata bakışımızı zorlamamız ve geçek hayallerimizin peşinden gitmemiz gerekiyor.