Başka bir insanın ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini tahmin etmeye, zihin okumak da diyebiliriz. Yapılan araştırmalar, kadın beyninin bu konuda erkeklere göre daha iyi olduğunu söylüyor. Kadın beyni, en ufak ipuçlarını kullanarak başkalarının düşüncelerini, duygularını, inançlarını ve eğilimlerini keşfetme konusunda uzman. Erkekler ise duygusal farklılıkları kavramak adına yüzleri okumak ve ses tonlarını ayırt etmek konusunda aynı içsel yeteneğe sahip görünmüyorlar.
Dolayısıyla kadınlar çevrelerindeki insanlarla ilgili pek çok şeyi bilirler. Örneğin ergenlik dönemindeki bir çocuğun stresini, kocalarının işlerindeki sorunlarını, kaygılarını, sadakatsizliğini, arkadaşlarının kıskançlığını vs...
KADININ İÇGÜDÜLERİ
Bu bilgileri "Kadın Beyni" adlı kitaptan öğrendim. Bunun nedinini şöyle açıklıyor kitabın yazarı nöropsikiyatr Louann Brizendine: "Kadınlar bu bilgileri içgüdüleriyle bilirler. İçgüdüler ise ortalıkta öylece salınan duygular değillerdir. Beyindeki çeşitli bölgelerin fiziksel verileri işlemesiyle ortaya çıkarlar. Bu gelişmiş içgüdülerin bir kısmı, kadının beynindeki vücut dilini tercüme etmeye müsait hücrelerin sayısıyla doğru orantılı olabilir. Bu sayı ergenlikten sonra artar. Yükselen ostrojen oranı kızların içgüdülerini geliştirmelerine ve fiziksel acıya karşı oğlanlardan daha duyarlı olmalarına neden olur."
Nasıl oluyor derseniz, bir kadın midesinde uçuşan kelebekler aracılığıyla duygusal veri almaya başladığında, vücudu "insula ve anterior singular kortex" bölgelerine mesaj gönderiyor.
İnsula, beynin içgüdülerinin ilk işlendiği bölümlerinden biri. Antreior singular kortex ise özdeşleşme, yargılama, kontrol ve olumsuz duygulara uyum sağlama konularında kritik rol oynayan bir bölge. Bu bölge kadınlarda daha geniş ve daha aktif. Bunun üzerine kadının kalp atışları hızlanıyor, midesinde bir düğüm oluşuyor ve beyni bunu yoğun bir duygu akımı olarak yorumluyor.
AYNA DAVRANIŞLARI
Bir bilgi daha paylaşmak istiyorum. Psikoterapistlerin hastaları konusundaki başarıları üzerine yapılan bir araştırma sonucunda, hastalarının duygularıyla bağlantı kurabilen terapistlerin daha başarılı sonuçlar elde ettikleri saptanmış. Terapist hastanın dünyasının içine girdiğinde ortaya çıkan "ayna davranışları" iyi bir iletişim kurulabilmesini sağlıyor. Araştırmanın sonucuna göre, "ayna davranışları" sergileyebilen terapistlerin hepsi kadınmış.
Brizendine, "Bu durum kızların beyinlerindeki, başkalarının ne hissettiklerini kavramak için sadece gözlemlemeyi değil, el hareketlerini, vücut duruşlarını, nefes alışveriş hızlarını, bakışlarını ve yüz ifadelerini taklit etmelerini yansıtmalarını sağlayan ayna nöronlarının bir etkisi olabilir." diyor.
Yani kadınlar başkalarının duygularını incitmekten nasıl kaçınabileceklerini değerlendirmek ya da bir öyküdeki karakterlerden birinin hislerini kavramak konusunda erkeklerden çok daha öndeler.
Bunları niye paylaştım. Barış sürecinde kadınların neden daha önemli bir rol oynamaları gerektiğini vurgulamak için. Hatta tamamen onlara bırakabiliriz bu meseleyi.