• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Ankara fısıltıları

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.10.2009, 00:00
Türkiye'de futboldan sonra herkesin kendisini otorite kabul ettiği ve söz söyleme hakkı gördüğü diğer mecra siyaset. Hal böyle olunca ortaya doğruluğu kesin olmayan, ancak siyasete ucundan kıyısından bulaşmış kimsenin kayıtsız kalamayacağı çok sayıda senaryo saçılıyor.
İşte AK Parti kongresinden sonra daha yüksek sesle dillendirilmeye başlanan o senaryolardan bazıları:
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında yapılacak olan genel seçimde son kez milletvekili seçilecek. Sonra Köşk'e çıkacak. Partiyi güvenilir bir isme teslim edecek. Türkiye yarı başkanlık belki de başkanlık sistemine resmen olmasa da fiilen geçecek. (Bu filmi daha önce görmüştük. Bknz: Turgut Özal - Yıldırım Akbulut dönemi)
- MHP'de Devlet Bahçeli önümüzdeki kongrede değil ama sonrasında yerini ülkücü camianın çok sevdiği Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan'a bırakacak.
- ANAP'la birleşecek olan DP'de partinin başına İlhan Kesici getirilecek. CHP'de mutsuz olan Demirel ailesinin damadı Kesici, parlamentodan çok sayıda arkadaşını da DP'ye getirecek. Hükümet ile sorun yaşayan basın grubunun desteği de seçime kadar Kesici'nin yanında olacak.
- 6 Ocak'ta resmen kurulacak olan Sarıgül'ün partisi seçime kadar Meclis'te grup kuracak çoğunluğa ulaşacak.
- Bu senaryoların kaçı filme çekilir? Ya da gişede başarılı olur mu? Yaşayarak göreceğiz...

Açılımın gölgesindeki Kıbrıs

Türkiye uzunca bir süredir tüm enerjisini açılım meselesine harcar durumda. Oysa dış politikada gergin günler kapıda.
AB Komisyonu'nun 14 Ekim'de yayınlayacağı, "AB-Türkiye İlerleme Raporu" ve 10-11 Aralık'ta toplanacak AB Devlet Başkanları Konseyi'nin bu raporla ilgili alacağı karar gündemi bir anda değiştirebilir.
Kıbrıs'ta kalıcı barışı sağlamak için yürütülen görüşmeler devam ederken, giderek hırçınlaşan Rumların AB'den Türkiye aleyhine kararlar çıkarmak için yeni sürprizlerle karşımıza çıkması kimseyi şaşırtmasın. Kıbrıs Rum Hükümeti, Türkiye hava ve deniz limanlarının Rum gemi ve uçaklarına açılmaması durumunda, Türkiye'nin AB üyelik sürecine takoz koyacağını Ulusal Konsey Kararı olarak açıkladı.
Türkiye'nin Rumların bu taleplerine olumlu yanıt vermesi 35 yıllık Kıbrıs politikasının inkarı demek.
AB'nin Türkiye'ye bu konuda bir dayatmada bulunması ise, zaten bıçak sırtında olan ilişkileri kopma noktasına getirebilir. AB ya şımarık Rumların yanında yer alacak ya da çok istemesine rağmen kapıyı bir türlü kapatamadığı Türkiye'yi kaybetmeyi bir kez daha göze alamayacak.

Eski bakan ikinci el uçak bakıyor
Devlet eski Bakanı Kürşad Tüzmen, "dalgıçlık" diplomasının ardından sonunda "pilotluk" kursunu da tamamladı ve lisans almaya hak kazandı. Meclis açılışına mutlu haberle gelen Tüzmen'i, ilk tebrik edenlerden biri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Ankara'daki Türkkuşu Tesisleri'nde uzun bir süredir uçuş eğitim alan Tüzmen'in hedefinde, şimdi bir uçak almak var. Gazetecilere, "Sizlerle beraber uçacağımız bir şey bulmamız lazım ama uçaklar biraz pahalı; ikinci eline bakacağız" diye espri yapan Tüzmen'in, sadece pervaneli uçak kullanma lisansı bulunuyor.
Denizlerden sonra gökleri fethetmeye hazırlanan Tüzmen'i, 'pilotluk da kesmez' diye düşünüyordum ki, Erdoğan onu MKYK'ya aldı. Bakalım parti işlerinden fırsat bulup, uçmaya vakit bulabilecek mi?

Arıtman pozitif ayrımcılığa karşı

Siyasette başlayan ve giderek hayatın her alanına yayılma eğilimi gösteren, "Kadınlara pozitif ayrımcılık uygulansın" popülizmi meğer sadece biz erkeklerin değil, bazı kadınların da sinirini bozuyormuş. Meclisin açıldığı gün şahit olduğum bir olay sayesinde, CHP'li Canan Arıtman'ın da bu kadınlardan biri olduğunu öğrendim.
Meclis bahçesinde çay servisi yaparken önceliği erkeklere veren garsona, "Servisi önce bayanlara yapacaksın. Bu en basit nezaket kuralıdır" diye sağlam bir fırça çeken Arıtman, erkek vekillerin, "Kadınlara pozitif ayrımcılık yapın mı demek istiyorsunuz?" şeklindeki esprilerine muhatap oldu.
Hayatının her döneminde kadına pozitif ayrımcılık uygulanmasına karşı çıktığını, doktorluk günlerinde sırf kadın olduğu için erkeklerden daha çok çalıştığını ve nöbet tuttuğunu anlatan Arıtman, erkek vekillere, "Türk kadınının kendisine ayrımcılık yapılmasına ihtiyacı yok. Ama nezaket kurallarını da kimse unutmasın" demeyi ihmal etmedi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA