• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Bahçeli'nin 10 emri ve kitle psikolojisi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.11.2009, 00:00
Cumhuriyet tarihinin belki de en keskin virajındayız. Yıllardır kan ve gözyaşının hiç eksik olmadığı Anadolu coğrafyasında kalıcı barışı hakim kılacak açılım süreci, iç ve dış konjonktürden etkilenmeye maalesef çok müsait. Kandil'den gerilla kıyafetleri ile ovaya inen PKK'ları zafer sarhoşluğu içerisinde karşılayan DTP içindeki marjinal grupların sürece verdiği zararın ilk yansıması, hükümetten gelen "Dağdan inişlere şimdilik ara verdik" açıklaması oldu.
Terör uzmanlarının, "Miting ve toplumsal olaylarda kitlenin davranış biçimini o kitle içinde zeka seviyesi en düşük olanlar belirler" şeklinde özetlenebilecek saptamasını yabana atmamak lazım. Diyarbakır ve Cizre'de işi Atatürk'e ve Cumhuriyete sövme noktasına kadar taşıyan geri zekalı provokatörlerin iğrenç tahriklerine kapılmayan güvenlik kuvvetleri bir büyük sınavdan başarıyla çıktı. Ancak daha işin başındayız. MHP, demokratik açılım sürecine olan tepkisini önümüzdeki aydan itibaren yurt genelinde düzenleyeceği "Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat" toplantılarıyla göstermeye hazırlanıyor.
MHP lideri Bahçeli, küçük bir kıvılcımın büyük patlamalara neden olabileceğinin farkında bir devlet adamı. Teşkilatlarına gönderdiği 10 maddelik genelgedeki uyarılar Bahçeli'nin de böyle bir kaygıyı fazlasıyla hissettiğinin işareti adeta. Bahçeli'nin 10 maddede özetlediği hassasiyetini başta DTP olmak üzere diğer siyasi partiler, aydınlar, güvenlik kuvvetleri ve medyanın da paylaşması lazım. Bu topraklarda bugüne kadar çözüm için her şey denendi, sadece barışa şans tanınmadı. Önümüze çıkan tarihi fırsatı marjinal gruplar ve provokatörlerin heba etmesine izin verenleri tarihin asla affetmeyeceğini kimse unutmasın...

Erken seçimin yakın tarihi
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Erdoğan-Baykal ikilisi arasında geçtiği iddia edilen "erken seçim" muhabbeti seçim beklentilerine tavan yaptırdı. Birçokları gibi benim de kişisel kanaatim artık "Cinin şişeden çıktığı" yönündedir. Ekonomide ve siyasette tüm parametreler bir erken seçimin ufukta gözüktüğünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Bütün bunların dışında Türkiye zaten seçimin erkene alınanına alışkın bir ülke. Çok partili hayata geçtiğimiz 1946'dan günümüze bu ülkenin tarihinde normal zamanında yapılmış bir seçim -hafızam beni yanıltmıyorsa- yok. Tek istisnası 22 Temmuz 2007 seçimleri olabilir, ancak o da zamanından üç ay önce yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, 1983 yılından itibaren genel seçimler için tam 7 kez sandık başına gittik. 26 yılda 7 seçim; Türkiye'nin ortalama 3,5- 4 yılda bir sandığa gittiğini istatistik açısından da kanıtlıyor.
Zaten seçimlerin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılmasını sağlayan değişikliğin gerekçesi de bu istatistikti. Ancak iç ve dış politikada yaşanan baş döndürücü gelişmeler bu değişikliği de hükümsüz kıldı. 2010'da seçim olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek. Şimdi Ankara'da seçimin mevsimi tartışılıyor. İlkbahar mı, sonbahar mı?

Unakıtan gitti yabancı filme teşvik geldi
Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye'de çekilen yabancı filmlerin sayısını artırmak için KDV iadesinin ardından şimdi de parasal teşvik vermeye hazırlanıyor. Maliye Eski Bakanı Kemal Unakıtan'ın karşı çıktığı yabancı filme teşvik projesinden vazgeçmeyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın amacı, Truva gibi dev prodüksiyonları Türkiye'ye çekmek ve ülke tanıtımına sinema endüstrisi yoluyla katkı sağlamak. Günay'ın projesi hayata geçtiğinde Türkiye'de çekilen yabancı filmlere bütçesinin yüzde 5 ile 25'i arasında parasal teşvik verilecek. Yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de bu projeye sıcak baktığı belirtiliyor. Somut bir sonuç alınamayan, içeriği boş tanıtım kampanyaları yerine dev prodüksiyonlara ev sahipliği yapmak düşüncesi çok yerinde. Umarım daha önce olduğu gibi düşünce aşamasında kalmaz.

Kocaoğlu'nun tavla merakı
Aziz Kocaoğlu geçtiğimiz haftanın neredeyse tamamını Ankara'da geçirdi. Yoğun ve yorucu programdan kalan zamanlarda ise iddialı tavla maçları yaptı. Bize gelen bilgilere göre tavlada Kocaoğlu'nun bileğini büken yokmuş. İzmir'e dönüşte uçak saatini beklemek için Ankara'nın ünlü et lokantalarından Çelebi'yi tercih eden Kocaoğlu, tam 2,5 saat boyunca tavla oynamış. Karşısına kim çıktıysa mars eden Başkan'ın keyfi iddialı tavla partilerinde yerine gelmiş. CHP'de rakipsizliğini yerel seçim sürecinde kanıtlayan Kocaoğlu'nu tavlada olsun mağlup edecek bir rakip Ankara'da bulunamadı. İzmir'deki CHP'lilere duyurulur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA