Haftalardır süren anayasa değişikliği tartışmalarında söz artık TBMM'de. Dün gergin bir ortamda başlayan Genel Kurul'daki görüşmeler de gösterdi ki, temmuz başı ya da ortasında referandum için sandık başına gideceğiz. Muhalefetin engelleme stratejilerine bakılırsa Meclis'in anayasa mesaisi Mayıs ayının ortalarına kadar sürecek. Genel Kurul'daki görüşmelerden sonra ilk tur oylama yapılacak. İkinci tur oylama için ise 48 saatin geçmesi beklenecek. İkinci turda sadece önergeler ile madde oylamaları yapılacak. Oylamalar sonunda 330'un altında oy alan maddeler reddedilmiş sayılacak. Paketin, 330 ila 367 arasında oy alması halinde Cumhurbaşkanı tekrar görüşülmek üzere Meclis'e iade etmezse, referanduma sunulacak. 367'nin üzerinde milletvekili paket için 'evet' oyu kullanırsa paket referandumsuz kabul edilmiş olacak. Ancak Cumhurbaşkanı'nın 367'nin üstünde oy alan değişiklikleri de referanduma sunma hakkı bulunuyor. Cumhurbaşkanı 15 günlük anayasal inceleme süresini kullanıp paketi Meclis'e iade ederse görüşmeler tekrar başlayacak. Meclis'teki paketin kabul edilip tekrar Çankaya Köşkü'ne gönderilmesi Mayıs ayının sonunu bulacak. Paket yine 330-367 arasında oy alırsa otomatik olarak referanduma sunulmuş olacak. Referandum süresinin 60 güne indirilmesi nedeniyle vatandaş Temmuz ayının ortalarında ya da sonunda değişiklikler ile ilgili son sözü söyleyecek.
Menderes'in kemiklerini kim sızlatıyor?
Türk siyasetinin köklü çınarı DP'nin anayasa değişikliği konusunda takındığı tavır, eski partilileri harekete geçirdi. Bir dönem DYP Genel Sekreterliği de yapan Manisa eski Milletvekili Tevfik Diker, "Menderes'in kemiklerini sızlatıyor" dediği Cindoruk'a rağmen DP tabanının referandumda 'evet' oyu kullanacağı görüşünde. Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı ile birlikte referanduma kadar kapı kapı dolaşarak vatandaşa anayasa değişikliğini anlatma kararı aldıklarını anlatan Diker, "DP'deki dava arkadaşlarımdan Cindoruk'u aşarak pakete evet oyu vermelerini istiyorum. Cindoruk ve Mesut Yılmaz, bugünkü icraatlarıyla Menderes ve Özal'ın mirasına ihanet ediyor" diyor. DP'de Ergenekon'dan sonra anayasa değişikliği konusunda da derin bir çatlak yaşanır mı dersiniz? Gidişat biraz öyle gibi sanki...
Bir insan öyküsü
Aslında bir "İnsanlık henüz ölmemiş" yazısı bu. Tuncer Günay, terör ve istihbarat konuları üzerine kafa yoran gazetecilerin yakından tanıdığı bir isim. Asıl mesleği öğretmenlik olan Günay bugüne kadar çok sayıda kitap ve makaleye imza atmış bir araştırmacı. Günay, yaklaşık 4 yıl önce lenf kanserine yakalanmış. Bir ara dize getirdiği illet hastalık, 2 ay önce yeniden kapısını çalınca adeta dünyası başına yıkılmış. Kanserle mücadele etmek, onun için problem değil aslında. Ancak ilk hastalık sürecinde tüm birikimini harcamak zorunda kalınca, parasızlık nedeniyle tedaviyi erteleyerek hayatını büyük bir riske sokmuş. Tam her şeyin bittiğini düşündüğü bir anda, yardım eli hiç beklemediği bir yerden uzanıvermiş. Ankara'nın köklü eğitim kurumlarından Özel Fatoş Abla Koleji'nin sahibi Fatoş Abla, eski öğretmeni olan Tuncer Günay'ın kansere yakalandığını basından öğrenince hemen devreye girmiş ve tüm tedavi masraflarını üstlenmiş. "Manevi oğlum" dediği Günay'ı gerekirse Amerika veya Almanya'ya da göndermeye hazır olduğunu söylüyor Fatoş Abla. Benim için günün en iyi haberi bu. Tuncer Günay yaşamayı, Fatoş Abla her türlü övgüyü sonuna kadar hak ediyor çünkü...